Logo

1. Hukuk Dairesi2023/330 E. 2024/2109 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, taşınmazını devrettiği davalıdan satış bedelini alamaması nedeniyle, akdedilen resmi senet ile gerçekleştirilen taşınmaz devrinin hile nedeniyle iptali ve adına tesciline karar verilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Satış bedelinin sonradan ödenmesinin taraflarca kararlaştırılabileceği, davacının sözleşmeden dönme hakkını ancak sözleşmede açıkça saklı tutması halinde kullanabileceği ve davacı tarafından sunulan delillerin hile iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1834 E., 2022/2036 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/39 E., 2021/813 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davacıya ait 972 ada 28 parsel sayılı taşınmazda bulunan dükkan vasfındaki 9 numaralı bağımsız bölümün davalı ...'a devri ve bedelinin davalılardan ... tarafından ödenmesi hususunda davalılarla anlaşıldığını, davacının taşınmazı ...'a devretmesine ve satış bedelini çok kez talep etmesine rağmen bedelin davacıya ödenmediğini, daha sonra ... tarafından davacıya verilen senetlerin sahte olduğunun ortaya çıktığını ve davacının bunun üzerine aldatıldığını anladığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... cevap dilekçesinde; kendisi ile davacı arasında tapu devri hususunda anlaşma yapıldığını, kendisi ile diğer davalının farklı ticari işleri nedeniyle taşınmazı iş karşılığı diğer davalıya verdiğini, ancak diğer davalının aralarındaki sözleşmeye göre vermesi gereken jeneratörleri teslim etmediğini ve tapuyu haksız olarak elde ettiğini, diğer davalının tarafına gerekli ödemeleri yapmaması nedeniyle davacıya taşınmaz bedelini ödeyemediğini, sözleşmede belirtilen miktar kadar davacıya borçlu olduğunu, verilen senet bedellerinin ödenmediğini beyan etmiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olduğunun kabul halinde dahi bedel ödenmemesi nedeniyle işlemin hileli olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, satış bedelinin daha sonra ödeneceği hususunda anlaşıldığının davacının kabulünde olduğunu, davacının aldatılmadığının sabit olduğunu, bedel ödeme talebinin yalnızca davacının yaptığı sözleşmeye taraf olan ...'e yöneltilebileceğini, diğer davalının davacı ile işbirliği içerisinde davayı kabul ettiğini, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın hile hukuki nedenine dayalı olduğu, davacı tarafından sunulan 16.10.2018 tarihli adi sözleşme ve buna dair verilen bonoların davalı ...’la ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, anılan sözleşmede davalı ...'in adının geçmediği, davalılar arasındaki ticari ilişkinin kanıtlanamadığı, davalılar arasındaki nispi talebin davacı tarafından davalı ...'e karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, resmi senetle yapılan satış işleminin geçerli olduğu ve işlemin iptalini gerektirecek delil ve emare bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı ...'in iddiayı doğrulayan beyanlarının bulunduğunu, davalılar arasında ticari ilişki bulunduğunun davalı ...'un beyanı ile sabit olduğunu, davalı ...’in erkek kardeşinin diğer davalıya jeneratör teslim etmekle mükellef olduğunu, davacının iradesinin hile yoluyla sakatlandığını ve adi satış sözleşmesine rağmen taşınmazı ...'e devrettiğini, resmi senetteki satış bedelinin dahi çok düşük olduğunu, taşınmazın kararlaştırılan bedeli kadar miktarda bononun davalı ... tarafından düzenlendiğini, bu delillerle iradenin sakatlandığının sabit olduğunu, Mahkemece yeterli araştırmanın yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında yapılan 16.10.2018 tarihli sözleşmede bedelin peşin ödenmeyeceğinin kabul edildiği, buna istinaden borçlusu ... olan 7 parça vadeli senedin düzenlenerek davacıya teslim edildiği, davacının bu senetlerin sahteliğine ilişkin herhangi bir iddiasının bulunmadığı ve satış bedelinin ödenmediğinden bahisle dava açtığı, bedelin ödenmemiş olmasının tek başına tapu kaydının iptali nedeni olmadığı, temlik sırasında bedelin ödenmemesi halinde geri alım hakkının saklı tutulduğuna dair ihtirazi kayıt bulunmadığı, satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan davada davacının tapu iptali ve tescil talep etme hakkının bulunmadığı, tapu iptali ve tescil davasında da tapu maliki olmayan davalı ...'in husumetli olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davalı ... aleyhine açılan tapu iptali tescil davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarlamış, tanık listesinde belirtilen ... ve ... dinlenmeksizin karar verildiğini, bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçildiğine dair açık bir beyanın bulunmadığını, davalı ... tarafından sahte olarak düzenlenen senede ilişkin soruşturmanın akıbeti beklenmeksizin karar verildiğini, bu dosyanın davalı ...'un aldatma kastını ortaya koyduğunu, davalı ...'un hile yapan üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle davada yer alması gerektiğini, davalı ...'in ... Sistemleri Ltd. Şti. yetkilisi olarak taşınmaz malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiğini, davacının bu sözleşmeye istinaden inşa edilen uyuşmazlık konusu bağımsız bölümü davalı ...'den satın aldığını, taahhüt edilen yapının tamamlanamadığından bahisle mahkeme kararıyla sözleşmenin ileriye etkili olarak feshine karar verildiğini, davacının arsa malikleri ile birlikte mağdur olduğunu, davalı ...'un davacıyı aldatma kastıyla taşınmazı devretmesini sağladığını, davalı ...'un baştan beri taşınmaz bedelini ödemeyecek durumda olduğunu bildiğini, resmi senette davalı ... vekili olarak hareket eden Ayhan Binici'nin diğer davalı ... ile jeneratör ticareti nedeniyle ilişkili olduğunu, davalı ...'in diğer davalı ...'dan başka bir inşaattaki 2 daireyi daha satın aldığını, taşınmazın satış bedeli ile rayiç bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; 03.09.2022 tarihli avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanması gerekirken vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı TBK'nın 36, 232, 235, 246 ncı maddeleri; 4721 sayılı TMK'nın 6 ncı maddesi; 6100 sayılı HMK'nın 190/1 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 246 ncı maddesinde; ''Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.'', 232 nci maddesinin 1inci fıkrasında; "Alıcı, satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olduğu biçimde satış bedelini ödemek ve kendisine sunulan satılanı devralmakla yükümlüdür.", 235 inci maddesinde; " (1) Satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda alıcı temerrüde düşerse satıcı, herhangi bir işlem gerekmeksizin satıştan dönebilir. (2) Bu hakkını kullanmak isteyen satıcı, durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorundadır. (3) Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır." hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca satış bedelinin sonradan ödenmesi taraflarca kararlaştırılabilir. Davacı sözleşmeden dönme hakkını TBK'nın 235/3 üncü maddesinde yer alan düzenleme gereğince ancak sözleşmede açıkça saklı tutması halinde kullanabilir.

3.6100 sayılı HMK’nın 190/1 inci maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6 ncı maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

4.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

5. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 972 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki depolü dükkan vasıflı 9 numaralı bağımsız bölümün davacı tarafından 16.10.2018 tarihinde 100.000,00 TL bedelle davalı ...'a satıldığı, davacı tarafından davalı ... ile akdedilen aynı tarihli adi sözleşmenin ve 7 adet bononun dosyaya sunulduğu, davanın 22.01.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.