Logo

1. Hukuk Dairesi2023/3499 E. 2024/4268 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz devrinin inançlı işlem veya muris muvazaası hukuksal sebeplerine dayanarak tapu iptali ve tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının miras payına hasren dava açtığı, inançlı işlem talebinin mirasçı olmayan davalıya karşı açılamayacağı, muris muvazaası iddiasının ise tanık beyanları ile ispatlanamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/406 E., 2023/732 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/904 E., 2023/17 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil- bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddi ile, incelenen kararın resen gözetilen sebeplerle gerekçesi değiştirilerek HMK'nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ... ile kuzen olduklarını, diğer davalı ...’nın da davalı ...’in annesi olduğunu, mirasbırakanı ...’nin maliki olduğu 5358 ada 20 parsel sayılı taşınmazını yeğeni olan davalı ...’e satış yoluyla devrettiğini, satışın gerçek olmadığını, alacaklılardan ve mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, mirasbırakanın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığına dair sözleşme olduğunu, taşınmazın fiili kullanımının kendilerinde olduğunu, davalı ...’in taşınmazı daha sonra diğer davalıya devrettiğini, bu devrin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden şimdilik 1.000 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanın gizli ortağı olduğu şirketin borçları nedeniyle bir kısım taşınmazlarını sattığını, dava konusu taşınmaza ipotek tesis ettirerek kredi çektiğini, taşınmazı ipotekli olarak davalı ...'in satın aldığını, borcu ödeyerek ipoteği terkin ettirdiğini, mirasbırakanın diğer borçlarını ödediğini, mirasçı olmadığı için muris muvazaasının söz konusu olamayacağını, inançlı işlem iddiasının da doğru olmadığını, taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli ve 2020/480 Esas, 2022/421 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı itibariyle davacının dayandığı vakıayı ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 07.11.2022 tarihli ve 2022/1714 E- 2022/1958 K sayılı kararı ile ; " ... Somut olayda, davacı taraf inançlı işleme olmadığı takdirde muris muvazaasına dayandığı halde, ilk derece mahkemesince dayanılan her iki hukuki sebep değerlendirilmeden ve gerekçe yazılmadan, gerekçeli karara sadece tanık beyanları yazılarak davanın ispat edilemediğinden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Söz konusu kararın taraflarca ve üst mahkeme tarafından denetiminin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen kararın kaldırılması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki ilkeler karşısında tüm delilleri birlikte değerlendirmek, sonucuna göre her bir taleple ilgili ret sebeplerini içeren, tarafları tatmin edici, gerekçe ile hükmün birbirine uyumlu olduğu, hukuki denetimi mümkün ve 6100 sayılı HMK'nin 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir, denetlenebilir ve infazı mümkün nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır" gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı gereğince yapılan yargılama neticesinde davacı taşınmazın resmiyette davalıya devir amaçlarından birinin de mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğunu beyan etmekte ise de; davalı ...'in mirasçı olmadığı, davanın muris muvazaası ile ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle bu iddianın yerinde olmadığı, inançlı işlem iddiasının ise yazılı delille ispatlanamadığı, davacının yemin deliline dayanmayacağını bildirdiği gerekçesi gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın fahiş hatalarla dolu olduğunu, muris muvazasının bulunması için mal kaçırılan kişinin (yani davalının ) mirasçı olmasına gerek bulunmadığını, üçüncü kişiye de mal kaçırma halinde muris muvazaası olmasının pekala mümkün olduğunu, yine mahkemece gerekçede içtihatlardan alınma matbu ifadeler olduğunu, İnançlı işlemin varlığının yazılı belgeyle ispatlanacak olup yakın akrabalar arasında olunması halinde HMK 203 kapsamında tanık dinlenmesi ve her türlü kanıtla ispatlanmasının mümkün olduğunu, eldeki davanın terditli olarak açıldığını, inançlı işlem ve muris muvazasına dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğunu, mahkemenin inançlı işlem yönünden hiçbir araştırma yapmadığını, inançlı işlem yönünden bir araştırma ve yargılama yapılmamasının da ayrı bir usuli eksiklik olduğunu, yerel mahkemenin sadece tanık anlatımlarına dayalı olarak bir karar vermiş gözüktüğünü, tanık anlatımlarının tek başına bu şekilde hüküm kurmaya elverişli olmayıp her türlü kanıtın değerlendirilmesi gerektiğini, davalıların, anne-oğul olup aralarında gerçek bir ticaretin olmadığının çok aşikar olduğunu, davalarını net bir biçimde ispatladıklarını, davalı ... 'nin devir tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ve yaşı vs ortada olduğunu, davalı tarafın tapuda gösterilen satış bedeli ile ödemeyi nasıl ne şekilde yaptıklarına dair denetime elverişli bir belge ortaya koyamadığını, davaya konu taşınmazın yıllardır davacı ve ailesinin zilyetliğinde olduğunu, tüm komşular ve çevre ahalisinin de bu durumu bildiğini, somut olayın tipik bir muris muvazaası olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.04.2023 tarihli ve 2023/406 Esas, 2023/732 Karar sayılı kararıyla; davacının miras payına hasren dava açtığı, terekeye döndürme isteminin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın ise dava tarihinde mirasçı olmayan üçüncü kişi davalı adına kayıtlı olduğu, davacı dışında başkaca mirasçının da bulunduğu, mirasbırakana teban kayıt maliki üçüncü kişiye karşı inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali ve tescil ve bedel istekli davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, inançlı işlem talebinin bu gerekçe ile reddedilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin gerekçesi değiştirilerek talebin reddine karar verildiği, muris muvazaası davalarında davalının mirasçı olmasına gerek bulunmadığı, davacı tanıklarının beyanlarında, temlikin mirastan mal kaçırma amacı ile yapıldığına ilişkin beyanda bulunmadıkları, aksine mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı dava dışı oğlunun borcu sebebiyle alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalıya devredildiğini beyan etmiş olup, dosya içeriğinden temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını gösterir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, böylece mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, bu durumda davacı tarafça muvazaa iddiasının usulüne uygun şekilde ispatlandığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı, bu gerekçe ile muris muvazaasına dayalı talebin reddedilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ile, HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca anılan mahkeme kararının resen gözetilen sebeple gerekçe değiştirilerek, kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisisine ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davanın her türlü delille ispatının mümkün olduğunu, tarafların yakın akraba olması nedeniyle HMK 203 maddesi kapsamında tanık delili ile de ispatın mümkün olduğunu, muvazaaya dayalı davaların kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle mahkemenin sadece tarafların göstereceği delillerle bağlı olmayıp, resen yapılacak araştırmalarla da sonuca ulaşması gerektiğini, dinlenen tanık beyanları ile iddialarının ispatlandığını, davalı tarafça ödemenin ne şekilde yapıldığına dair somut bir delilin ortaya konulamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın yerinde olduğunu, ancak AAÜT gereğince hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 69.107,69 TL olmasına rağmen, 40.659,89 TL olarak hesaplanan vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.

01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı, 640 ıncı, 701 inci, 702 nci, maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1949 doğumlu mirasbırakan ...'nin 17.03.2017 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile dava dışı eşi ve çocuklarının kaldıkları, mirasbırakanın kayden maliki olduğu 5358 ada 20 parsel sayılı taşınmazını 21.02.2012 tarihinde davalılardan yeğeni olan İbrahim'e satış yolu ile devrettiği, İbrahim'in taşınmazı ipotekli olarak (ziraat bankası lehine, 250.000 TL bedelli) devraldığı, daha sonra davalı ... tarafından ise 24.11.2017 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ... 'ye taşınmazın temlik edildiği, davalıların anne-oğul oldukları, çekişmeli taşınmaza 25.03.2020 tarihinde uygulanan imar uygulaması sonucu 33739 ada 2 ve 3- 33746 ada 2 ve 4- 33751 ada 2 ve 3 parsellere gittiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle ilk derece mahkemesince verilen 07.06.2020 tarihli ve 2020/480 E., 2022/421 K. sayılı ilk kararda davalı lehine 40.659,89 TL vekalet ücretine hükmedildiği, ancak söz konusu kararın davalı tarafından istinaf edilmediği gözetildiğinde, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararında hükmedilen vekalet ücretinin temyize getirilemeyeceği göz önüne alınarak, taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70'er TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.