"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul, Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Osmancık ilçesi, Tepeyolaltı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacının dedesi ...'a ait olan 154 ada 26, 157 ada 9, 150 ada 1, 154 ada 1, 181 ada 3, 223 ada 144 ve 149 ada 3 parsel sayılı taşınmazların hatalı olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, davacıya murisinden gelen hissesinin verilmediğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının hissesi oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2014/324 Esas, 2015/78 Karar sayılı kararıyla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.05.2017 tarihli ve 2015/ 8547 Esas, 2017/3629 Karar sayılı kararıyla; " terekeye karşı üçüncü kişi konumundaki ... ... mirasçıları adına tespit ve tescil edilen çekişmeli 149 ada 3 parsel, 154 ada 26 parsel, 181 ada 3 parsel ve 223 ada 144 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin verilen kararın isabetli olduğu kararın bu taşınmazlar yönünden onanmasına, ancak çekişmeli 150 ada 1 parsel, 154 ada 1 parsel ve 157 ada 9 parsel sayılı taşınmazların terekeye göre üçüncü kişi konumundaki ... ... mirasçıları ile kök muris ...’ın bir kısım mirasçıları adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı bulunduğu, bu sebeple Yerel Mahkemenin üçüncü kişi ... mirasçılarının hisselerine yönelik olarak dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden ret kararı vermesinin doğru olduğunu ne var ki, aynı taşınmazlardaki kök muris ... mirasçılarına ait hisseler bakımından davanın, mirasçılar arasında görülen bir dava niteliğinde olduğundan ve davacının, tek başına dava açma ehliyeti bulunduğundan yerel mahkemece, kök muris ... mirasçılarına ait hisseler bakımından işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek..." hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2020 tarihli ve 2017/1433 Esas, 2020/157 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 149 ada 3 parsel, 154 ada 26 parsel, 181 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davacının talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, çekişmeli 223 ada 144 parsel sayılı taşınmaza yönelik talebin feragat nedeniyle reddine, çekişmeli 150 ada 1 parsel, 152 ada 1 parsel, 157 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazların davalılara ait olan tapu kayıtlarının Osmancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/359 Esas, 2008/409 Karar sayılı mirasçılık belgesinde davacının hissesi oranında iptali ile aynı mirasçılık belgesindeki davacının miras hissesi oranında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E.Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, görevsiz mahkemede yapılan keşif ile karar verildiğini, dava konusu taşınmazlar hakkında davalıların delil olarak sunduğu satış senetlerinden sadece bir tanesinin uygulanmadığını, mahkemece kısmen kabul kararı verilmiş olması ve davalılar hakkındaki 3 adet taşınmaz hakkında ret kararı verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin hepsinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul kararı verilen taşınmazlar hakkında yeterli açık bir değerlendirme yapmadığını, hükmün dayanaklarının ortaya konmadığını belirterek, kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
G. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene ve miras payına yönelik olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye el birliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü düzenlenmiştir.
Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701. ve devam eden maddeleri uyarınca el birliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. El birliği mülkiyeti, yasa veya Yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir ... da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya ... olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.
El birliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesi “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, el birliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu'nun 702/2. maddesi, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir” hükmünü taşımaktadır. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli, 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Ne var ki bir mirasçının terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, 3. kişi davalıya karşı tapu iptali ve kendi adına tescil isteminde bulunmasının önünde yasal bir engel yoktur. Ancak bu halde, davacının dava konusu taşınmazın muristen satış, bağış veya terekenin taksimi yoluyla kendisine intikal ettiğini, kısacası taşınmazın terekeden ayrıldığını ve bu yolla kendisine intikal ettiğini ispat etmesi gerekecektir.”
Bilindiği gibi yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1-2 maddesinde “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Bozma kararına uyulmuş olmakla ilgilileri lehine usulî kazanılmış hak oluşur ve mahkeme bozma gereklerini yerine getirmek zorundadır. Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; bozma kararında temyize konu taşınmazlarda sadece ... mirasçıları olan ... ve ...’ın paylarına yönelik hüküm bozulduğu halde, ...’ın terekesine göre üçüncü kişi konumunda olan diğer paydaşlar, ... mirasçılarının paylarına yönelik olarak verilen ret kararının doğru olduğu belirtildiği halde temyize konu taşınmazların tapu kaydının tamamının davacının hissesi oranında iptal edilip davacı adına tescil kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece sadece tapu kaydında paydaş olan davalılar ... ve ...’ın paylarından davacının miras payı oranındaki kısmın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi, tapudaki diğer paydaşlar ... mirasçılarının payı hakkında verilen ret kararı kesinleştiğinden bu paylar hakkında herhangi bir karar verilmemesi gerektiği hususunun dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan yargılama giderlerinin davanın kısmen kabul edildiği gözetilerek tarafların haklılık oranına göre paylaştırılmış olmaması da isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar ... ve ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.