"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzeni gereği kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 108 ada 173, 244, 248 ve 270 parsel sayılı taşınmazların 25 yılı aşkın zamandır malik sıfatıyla eklemeli zilyetliğinde iken kadastro çalışmaları sırasında davalı Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiğini, ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, zilyetlik koşullarının oluşmadığını, taşınmazlarda ... ve ekim faaliyeti olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli ve 2014/355E., 2018/358 K. sayılı kararıyla; sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gönderme Kararı
... Bölge Adliye Mahkemesi (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 24.12.2018 tarihli ve 2018/923 E., 2018/51007 K. sayılı kararıyla; komşu taşınmazlara ait tapulama tutanağı ile varsa dayanağı olan belge suretlerinin dosya içine alınması, davacının babasının senetsizden taşınmaz iktisap edip etmediği hususunun araştırılması, eklemeli zilyetlik suretiyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesi, sulu-kuru arazide 40-100 dönüm araştırması, tutanak bilirkişilerinin de hazır edilerek, mahalli bilirkişiler taraf tanıkları ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılması, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlenmesi, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, dinlenen mahalli bilirkişi, tutanak bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması ve teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili raporlar alınması için davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6'ıncı maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Gönderme Kararı Sonrasında Verilen Karar
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli ve 2019/146 E., 2019/542 K. sayılı kararıyla; sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacağını, dava konusu 108 ada 270 parsel sayılı taşınmazın taşlık ve kayalık oranı fazla olup tarımsal faaliyete uygun olmadığını, B harfi ile gösterilen kısmında sadece yabani ağaçlar olduğunu, A harfi ile gösterilen kısmında ise her ne kadar bağ omcaları mevcut ise de yaşına ilişkin tespit yapılmadığını, raporda bağ omçalarının kim tarafından ekilip dikildiğinin belirtilmediğini, kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı lehine gerçekleşmediğini, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının Yargıtay içtihatları gereğince usule uygun olmadığını, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücretinin hesaplanmasında da hata yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
E. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 28.05.2021 tarihli ve 2019/1803 E., 2021/688 K. sayılı kararıyla; zilyetlik şartlarının oluştuğu, ancak 108 ada 248 parselde (E) ve (F) harfi ile gösterilen kısımların bağımsız parsel haline geldiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, kamu düzeni gereği İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
Kadastro Kanunun 16/C maddesi; “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.”
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3. Değerlendirme
1-Dava konusu 108 ada 248 parsel sayılı 109.083,28 m2 miktarlı ham toprak, 108 ada 173 parsel sayılı 4.150,14 m2 miktarlı ham toprak, 108 ada 244 parsel sayılı 258.890,17 m2 miktarlı ham toprak nitelikli taşınmazların kadastro tespiti ile senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, ekonomik yarar sağlanması mümkün olan, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespitin itiraz edilmeksizin 27.03.2006 kesinleştiği, dava konusu 108 ada 270 parsel sayılı 921.321,64 m2 miktarlı hali arazi nitelikli taşınmazın ise eski 108 ada 247 parsel sayılı 932.764,53 m2 miktarlı ham toprak nitelikli olarak Maliye Hazinesi adına tespit edildiği ... Kadastro Mahkemesinin 21.2.2011 tarihli ve 2010/230 E.-2011/26 K. sayılı (davacı Abdülaziz Aktürk, davalı Maliye Hazinesi olup tespite itiraz edildiği, davanın kabulü ile 11.442,89 m2 nin ifrazı ile davacı adına tesciline, geri kalan kısmın Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği) kararın 28.4.2012 tarihinde kesinleştiği, 30.05.2012 tarihinde ifrazen taksim ile davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Dava konusu 108 ada 173 parsel sayılı taşınmazın tamamı ve fen bilirkişi... tarafından tanzim edilen 11.04.2019 havale tarihli rapor ve ekli 1-2 no.lu krokide 108 ada 248 no.lu parselde (D) harfi ile gösterilen 13084,38 m²lik yer ve 108 ada 244 parsel sayılı taşınmazda (G) harfi ile gösterilen 3524,88 m²lik yer yönünden, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
3. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, 19.03.2018 tarihli üç kişilik ziraat bilirkişi heyet raporunda dava konusu 108 ada 270 parsel sayılı taşınmazda bulunan (A) ve (B) harfi ile gösterilen alanlarda yabani meyve ağaçları ve meşeliklerin olduğu, taşlık ve kayalık oranın fazla olduğunun belirtildiği, 12.03.2018 tarihli jeodezi ve fotogrametri uzmanı tarafından sunulan raporda ise A, B, D, G harfleri ile gösterilen yerler ve 108 ada 173 parsel sayılı taşınmazların 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında genel olarak işlenmiş olduğu, tarımsal faaliyet yapıldığı, etrafında sabit ve belirgin sınırlar olduğunun belirtildiği mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, taşınmazların davacının babası tarafından kullanıldığını, davacıya babasından kaldığını, babasının diğer kardeşlerine de başka yerlerden pay verdiğini, 20-30 yıldır davacının kullandığını beyan ettikleri anlaşılmakla, dava konusu 108 ada 270 parsel sayılı taşınmazda bulunan (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımların kullanım durumunun net olarak açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır.
4. Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli taşınmaza ait kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek, taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu mahallelerde ve aynı mahallede ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu 108 ada 270 parsel sayılı taşınmazda belirtilen alanlarda davacının zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, uzman bilirkişi raporu ile hangi alanların taşlık ve kayalık olduğu, hangi alanların kullanıldığı belirlenmeli ve krokide gösterilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.