Logo

1. Hukuk Dairesi2023/3566 E. 2025/1467 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya devredilen taşınmazın hile yoluyla devredildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, ilk el alıcısına ilişkin pasif husumet yokluğundan davanın reddine ve son alıcının iyi niyetli üçüncü kişi olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, hile iddiasını tam olarak incelemeden ve son kayıt malikinin iyi niyetli olup olmadığını yeterli delillerle araştırmadan karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/767 E., 2023/974 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/82 E., 2021/252 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.03.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ... ile bir arkadaşı vasıtası ile tanıştığını, davalının, Van ilinde muhtar olup İran'da ciddi çevresinin olduğunu söyleyerek güven sağladığını ve arkadaşı olan İranlıların birinde Van'da 2.000.000,00 TL değerinde bir taşınmaz bulunduğunu, o kişinin bu yeri çok hesaplı vereceğini, böylelikle çok kâr edeceğini, bu arsayı İzmir Torbalı'daki taşınmazı ile takas edebileceklerini söylediğini, davalının bu sözleri üzerine Van'daki taşınmazı alabilmek için Torbalı'da bulunan 800.000,00 TL değerindeki davaya konu 555 parsel sayılı taşınmazını davalı ...'ye devrettiğini, devirden sonra Van'daki taşınmazın tapu devir işlemleri için Van'a gittiğini, burada davalı ...'nin kendisini ... isimli bir şahsın evine götürdüğünü, burada Van'daki tarlayı alamayacağı kendi taşınmazının da boşa gideceği yönünde silahla tehdit edilerek zorla senet imzalattırıldığını, ertesi gün Van'da bulunan dava dışı 67 parsel sayılı taşınmazı devraldığını, ancak daha sonra devraldığı bu taşınmazın İranlılara değil davalı ...'nin akrabasına ait olduğunu, değerinin de 200.000,00 TL olduğunu öğrendiğini, kandırıldığını, davalı ...'nin 555 parsel sayılı taşınmazı çok kısa süre sonra diğer davalı ...'ye devrettiğini, davalılar arasındaki satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek 555 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ...; davaya konu taşınmazı dava dışı kooperatif lehine 105.000,00 TL ipotek borcuyla satın aldığını, satış bedeli olan 360.000,00 TL'yi davacıya elden verdiğini, satış bedelini İzmir, Torbalı'da bulunan dava dışı 794 ada 10 parsel sayılı taşınmazının satışından elde ettiği 350.000,00 TL ve birikimleri ile karşıladığını, geriye kalan tüm ticaretin dava dışı ... arasında gerçekleştiğini, davacının iddia ettiği gibi tehdit olayı yaşanmadığını, hileli ve muvazaalı bir işlem gerçekleştirilmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ...; usulünce tebliğe rağmen davaya süresinde cevap vermemiş, aşamada davacının davasını usulünce ispatlayamadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tanıklarının davalılar arasında muvazaalı işlem bulunduğunu ispata elverişli somut bir beyanda bulunmadıkları gözetildiğinde son kayıt maliki olan davalı ...'nin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davalı ... yönünden ise kayıt maliki olmadığı, davada alacak isteğinin de bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan dava reddedilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava dilekçesindeki iddialarını yinelemiş, davacının aldatıldığını, büyük zarara uğratıldığını, iddialarının tanıklarının beyanları ile sabit olduğunu, taleplerine rağmen Van'daki taşınmazın değerinin keşfen saptanmadığını, davalıların birlikte hareket ettiklerinin davalı ...'nin savunmasından da açık olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının İzmir ili, Torbalı ilçesi, Eğerci Mahallesinde bulunan dava konusu 555 parsel sayılı taşınmazını (2740 m2, tarla) 19.02.2019 tarihinde dava dışı Kooperatif lehine ipotekli şekilde davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...'nin de taşınmazı 07.03.2019 tarihinde yine ipotekli şekilde diğer davalı ...'ye satış yoluyla devrettiği, öte yandan dava dışı ... adına kayıtlı Van ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde yer alan dava dışı 67 parsel sayılı taşınmazın (14900 m2, tarla) 21.02.2019 tarihinde davacıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.

Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Hile, her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” ve 1024. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, tapu iptali ve tescil davaları kural olarak tapu sicilinde adına tescil işlemi gerçekleştirilmiş kişi ya da kişiler aleyhine karşı açılır. Ancak hile hukuki nedenine dayalı davalarda, bedel isteği olmasa da eldeki davada olduğu gibi davanın kayıt maliki yanında taşınmazı davacıdan temlik alan ilk ele de yöneltilmesi mümkündür. Davada ispat edilmesi gereken husus, davacının taşınmazının hile ile temlik alınıp alınmadığı, son kayıt malikinin ediniminin iyi niyetli olup olmadığıdır. Taşınmazı davacıdan temlik alan ilk el davalı tapu kayıt maliki değil ise de, eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu gözetildiğinde davanın kabulü halinde yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden son kayıt maliki olan davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı kuşkusuzdur.

Somut olaya gelince; Mahkemece, taşınmazın davacı tarafından ilk el davalı ...'ye temlikinin hileli eylem sonucu yapılıp yapılmadığı hususunun hükmün gerekçesinde tartışılmadığı, kısaca hile iddiası üzerinde durulmadığı, ilk el davalı ... hakkındaki davanın salt kayıt maliki olmadığı, alacak talebinin de bulunmadığı gerekçesi ile pasif husumet yokluğundan reddedildiği, son kayıt maliki davalı ...'nin ediniminin iyi niyetli olup olmadığı yönünde yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm kurmaya yeterli olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, taraflarca bildirilen delillerin eksiksiz toplanıp birlikte değerlendirilmesi; ilk el Haci'ye yapılan temlikte hile olgusu sabit görüldüğü takdirde son kayıt maliki davalı ...'nin iyi niyetli olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.