"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/130 E., 2023/305 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/322 E., 2019/242 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; Sivas ili, .... ilçesi, .... köyünün yerleşim yerinin çok eski tarihlere dayandığını ve Osmanlı döneminde Ermeni köyü olduğunu, 2007 yılında kadastro tespit çalışmaları yapılırken kendisine ait 7 dönüm civarında yerin 137 ada 58 parsel numaralı taşınmaz içerisinde mera olarak tespit ve tescil edildiğini, bu yerin doğusunda eski çevirme yolu, yeni orman yolu, batısında eski çeper duvarları, kuzeyinde... garajı ve arsası, güneyinde su gözesi, harman yolu ve su kanalı olduğunu, bu yerin 1920’den 1968’e kadar ... tarafından kullanıldığını, 1968’de ...’in köyden ayrılması ile zilyetliğin kendi babasına geçtiğini, babasının da 1980 yılında ...’den taşınmazların satın aldığını, babasının taşınmazı harman yeri, gübre döküm yeri, hayvan otlatma, ekipman bırakma gibi amaçlarla kullandığını, 1954 yılında da toprak tevzi çalışması yapıldığını, 124 ada 1 parsel numaralı taşınmazının ise kadastro tespitleri sırasında dört tarafından boşluk bırakılarak 3 dönümden fazla küçültüldüğünü, taşınmazın 70 yıldır nizasız ve fasılasız kullanıldığını, yapılan tespitin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 137 ada 58 parsel olarak mera tespiti yapılan 7 dönüm civarındaki alanın tapu kaydının ve tescilinin iptali ile adına tesciline, 124 ada 1 parselde bulunan taşınmazın dört tarafı boşluk alan bırakılan alana ilişkin tespitin iptali ile gerçek alanının tespit edilerek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine süresinde cevap vermemiş; aşamada, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının araştırılması gerektiğini, 137 ada 58 parsel taşınmazın "mera" vasfında olup Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kamunun ortak kullanımına, yararlanmasına bırakıldığını, mera vasfı nedeniyle zilyetlikle edinilmesi ve özel mülkiyete konu edilmesinin mümkün olmadığını, mera parsel bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, 124 ada 1 parsel numaralı taşınmaz yönünden ise söz konusu taşınmazın hangi komşu parselin içinde kaldığının anlaşılamadığını, iddia edilen yerin Hazine parseli içinde kalıp kalmadığının belli olmadığını, dava konusu taşınmazın emvali metruke kapsamında değerlendirilmesi gereken yerlerden olduğunu, miras payına dayalı açılan davalarda elbirliği hükümlerinin geçerli olduğunu, davacının taşınmaz üzerinde tek başına tasarruf yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle takip yetkisi de olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; tescili istenilen dava konusu alanın yol olmadığının tespit edildiği, davacının malik sıfatının mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, hava fotoğrafları, ziraat bilirkişi raporu ile kanıtlandığı, arazinin davacı ve selefleri tarafından malik sıfatıyla zilyetliği tespit edildiği, eklemeli zilyetlik hükümleri dikkate alındığında taşınmazın, davacı adına tesciline engel bir durum olmadığı gerekçesiyle tescil isteminin kabulüne; 137 ada 58 parsel içerisinde yer alan (B) harfi ile gösterilen alan hakkında mahalli ve tespit bilirkişileri ile tanıklar beyanlarında dava konusu edilen taşınmazın, davacının murisi tarafından harman yeri, depo alanı, ve ot yetiştirme alanı kullanıldığını, daha sonra tarım aletlerinin konulduğunu, burasının köy kuruluşundan beri (93 harbinden) davacı ve selefleri ...,...,...,..., ve..., tarafından kendi mülkleri olarak kullanıldığını belirtmelerine karşın, jeodezi birikişi raporunda dava konusu edilen yerde tarımsal faaliyet bulunmadığının ve benzer geometride bir yerin hava fotoğraflarında tespit edilemediğinin rapor edildiği, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu edilen taşınmazda herhangi bir tarımsal üretim emaresine rastlanılmadığı, arta kalan mera vasıflı taşınmaz ile benzer fiziki özellikler ve toprak yapısına sahip olduğu yönünde tespitler yapıldığı, davacılar ve seleflerinin zilyetliği tam olarak ispat edilemediği gibi, dava konusu edilen taşınmazın zilyetlikle kazanmaya uygun bir arazi de olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 137 ada 58 parsel taşınmaz yönünden davacı ve seleflerinin zilyetliğinin ispat edilemediği gerekçesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zilyetliğin tam olarak gerçekleştiğini ve ispat edildiğini, kazandırıcı zamanaşımı koşullarının oluştuğunu, müvekkili ve seleflerinin dava konusu taşınmazı 1918 yılından itibaren 89 yıl boyunca nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun olarak kullandıklarını, dava konusu alanın kadim sınırlarla çevrili olduğunu, 1954 tarihli toprak tevzii haritasında köy yeri alanı içerisinde gösterildiğini, bu nedenle zilyetlikle kazanılması mümkün olduğundan bahisle davanın reddi kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu; 124 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan ve ekli krokide (A) harfi ile gösterilen alanla ilgili kararın hukuka uygun olduğunu ancak lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kuzey ve doğu yönlerindeki sınırlarda tescil dışı bırakılan yerlerin nedeninin yeterince araştırılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporları ile keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının zilyetlik olgusu ve zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığını denetlemeye elverişli olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; (A) harfi ile gösterilen tescil dışı boşluk olarak bırakılan bölümün davacının murisi ve sonrasında davacı tarafından tarla olarak kullanıldığı, dava edilen bölümün sınırlarında bulunan davacıya ait 124 ada 1 parsele 4753 sayılı Yasa ile yapılan çalışma sonucu Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan 11.02.1954 tarihli ve 2 sıra numaralı tapu kaydının uygulandığı, tapu kaydının miktarının 19.900 m2 olduğu, 124 ada 1 sayılı parselin ise 18.035,97 m2 olarak dayanak tapu kaydı miktarından eksik tespit edildiği, tapu kaydında ve dayanağı haritasında kuzey hududunun "...,...,...,,ve ..." doğu hududunun "...,...,...," olarak şahısları okuduğu ve sınır olduğu arada dava edilen boşluğun bulunmadığı, dosyaya getirtilen komşu parsel tutanaklarıyla da davacıya ait parselin kuzey ve doğu hudutlarının şahıs arazileriyle sınır bulunduğu, davacıya ait 124 ada 1 sayılı parsele uygulanan tapu kaydının kuzey ve doğu sınırında ismi geçen şahısların komşu parsellerin tutanakları ile de doğrulandığı, böylece uygulanan tapu kaydının hudut ve miktar itibariyle de dava konusu taşınmaz bölümünü kapsadığı, 1955, 1973 ve 2005 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre de yerin tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, bu alana benzer geometride bir alan gözlenmediği ve alanın 124 ada 1 parselle uyumlu olduğu, tescil davalarında yasal hasım konumunda bulunan davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu; (B) harfi ile gösterilen mera olarak sınırlandırılan ve orta malı olarak özel sicile kaydedilen yerin, 538.136,19 m2 miktarlı 137 ada 58 parsel sayılı mera vasfıyla tespit edilen taşınmazın içerisinde yer aldığı, bu taşınmazın kadastro tespit tutanağında edinme sebebinin "kadim mera" olduğu belirtildiği, özel harman yeri şeklinde zilyetliğin kazanmaya elverişli kullanımının ispatlanamadığı, (B) harfi ile gösterilen alanın kendisinden arta kalan mera vasıflı taşınmaz ile benzer fiziki özellikler ve toprak yapısına sahip olduğu, bu alanda herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı, 1955, 1973, ve 2005 yılı hava fotoğraflarına göre yapılan incelemede tarımsal amaçlı kullanımın gözlenmediği, davacının murisine ait kuzey yönündeki 137 ada 36 ve 37 parsellerin kadastro tespit tutanakları ve tapu kayıtlarına göre, bu parsellerin de belgesiz, zilyetliğe dayalı kazandırıcı zamanaşımı ile davacının murisi adına tespit edildiği ve dava konusu parselin devamı niteliğinde olmadığı, (B) harfi ile gösterilen alanın, doğu ve güney yönlerinde yer alan kadim mera ile bütünlük arz ettiği ve benzerlik gösterdiği, mera niteliğinde bulunduğu, güneyindeki kadim mera ile arasında herhangi bir doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunmadığı, bu nedenle kadim meranın devamı niteliğinde olduğu, dava edilen bölümün meradan açıldığı, zamanaşımı zilyetliği ile iktisabının mümkün olmadığı ve taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; reddine karar verilen alanın 1954 tarihli Toprak Tevzi Haritasında köy yeri olarak gösterilen büyük bir alandaki küçük bir yer olduğunu, kadastro tespitinde haksız olarak mera vasfıyla tespit edildiğini, delillerinin görmezden gelindiğini, yer mera olmadığı için zilyetlikle kazanmaya uygun olduğunu, kadim mera gerekçesinin hiçbir dayanağı olmadığını, taşınmazın güneyindeki kısmın da köy yeri olduğunu, bu nedenle ziraat bilirkişilerinin güneydeki kısımla karşılaştırırken köy yerleri arasında toprak kıyaslaması yaptıklarını, ziraat bilirkişilerinin taşınmazın tarımsal üretimden ziyade harman yeri, makine parkı, doğal çayırlık vb. yerlere benzerlik gösterdiği kanaatinin dikkate alınmadığını, taşınmazın kuzey, doğu ve batı sınırlarının belirgin olduğunu, Mahkeme gözleminde de sınırların belirgin olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin ve seleflerinin dava konusu yeri 105 yıldır nizasız ve fasılasız kullandıklarını, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin de iddialarını desteklediklerini, harman yeri olarak kullanımın ekonomik amaca uygun kullanım olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; davacının temyiz itirazlarının reddi gerektiğini, kendileri yönünden eksik araştırma ile karar verildiğini, kabulüne karar verilen yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, eski mezar yeri dikkate alınmadan karar verildiğini, iktisaba elverişli bir zilyetliğin olmadığını, neden tescil harici bırakıldığının araştırılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 352., 362., 366., 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370. ve 371. maddeleri.
TMK’nın 713. maddesinin birinci fıkrası
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14., 16. ve 17. maddeleri
3. Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dosya içeriğinden; Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü 137 ada 58 parsel sayılı taşınmazın 02.03.2007 tarihinde yapılan kadastro tespitinde mera vasfı ile kamu orta malı olarak sınırlandırıldığı, tespitin 23.02.2007 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarını incelenmesinde:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Somut olayda, temyize konu edilen tescil davası bakımından keşfen saptanan dava değeri olan 9.163,00 TL'nin 2023 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı görülmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.