Logo

1. Hukuk Dairesi2023/3620 E. 2024/1330 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayanarak, mirasçı bırakmadan ölen kişinin taşınmazının vakfa tescili için açılan tapu iptali ve tescil davasında, mirasçı tespitinin tam olarak yapılmaması ve harçların eksik ödenmesi uyuşmazlığına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Kayıt malikinin mirasçılarının tespiti için gerekli araştırmaların yapılmaması, ilgili tüm tapu kayıtlarının getirtilmemesi, hasımlı veraset ilamı alınmaması ve mahkemece dava değerinin tespit edilerek eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmemesi hususları gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/667 E., 2022/584 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda;davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı kayyım vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... İdaresi; 233 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının “...” adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın aslının vakıf olup 5737 sayılı Yasa'nın 17 inci maddesi uyarınca vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek “...” adına olan tapu kaydının iptali ile vakıf adına tesciline karar verilmesini istemiş, 16.03.2017 tarihli dilekçe ile kayıt malikine Kütahya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/304 E., 2013/280 K. ve 20.11.2013 tarihli kararı ile Kütahya Defterdarının kayyım olarak atanması üzerine, kayyımın davaya dahil edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine; husumet itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiş; dahili davalı Kayyım, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMENİN KARARI

Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 02.02.2014 tarih 2013/391 E., 2014/131 K. sayılı kararı ile; tapu kaydında malikin belli olduğu ve geldisinin eski tapu kaydına dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Dairenin 31.03.2016 tarihli 2014/14923 E., 2016/3841 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazın “...” adına tespit ve tesciline esas dayanak tüm belgelerin getirtilmesi, nüfus kayıtlarında ve zabıta marifetiyle araştırma yapılarak kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölüp ölmediği ya da gaip kişilerden olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve 5737 sayılı Yasa'nın 17 inci maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 09.11.2017 tarihli 2016/747 E., 2017/690 K. sayılı kararı ile; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kayyım vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Dairenin 08.07.2020 tarihli 2018/1122 E., 2020/3594 K. sayılı kararıyla; öncelikle çekişme konusu taşınmazın kadastro tutanağında yer alan veraset ilamında ismi geçen kişilerin araştırılması, kayıt malikinin mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt malikinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğü’nden araştırılması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 17.11.2022 tarihli 2020/667 E., 2022/584 K. sayılı kararı ile; kayıt malikinin mirasçısı bulunmadığı, 5737 sayılı Kanun koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kayyım vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Kayyım vekili temyiz dilekçesinde; eksik araştırma ile karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Davacı katılma yoluyla temyiz dilekçesinde, lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini, aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17 inci maddesi, Harçlar Kanunu 16, 30, 32 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava konusu 233 ada 3 parsel sayılı 11.131 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 1/4 payının 22.10.1972 tarihli kadastro işlemi ile ... adına kayıtlı olduğu, beyanlar hanesinde ...’nin ölü olduğu ve taşınmazın vakfedildiği şerhinin bulunduğu, dava dilekçesinde ekli belgelerden taşınmazın kütük sayfasında nevi hanesinde “...Bey Vakfından mülhak” ibaresi olduğu, Şubat 325 tarih 968 nolu tapu kaydında ... oğlu ...’nın bila velet ölümü ile eşi ... ’dan ... ...’nin kaldığı, ...’nin de 93T. ölmesi ile oğulları ...,...’nin kaldığı, ...’in ölmesi ile evlatları ...,... ve ...’ün mirasçı olarak kaldığı, ...’ün de ölümü ile kızı ...,... oğlu ...’e intikal ettiği, tapunun gittiği Nisan 1935 tarih 74 nolu tapu kaydına göre de ... oğlu ...’ın 377 tarihinde ölümü ile geride kızı ..., oğlu ... ve kendisinden önce ölen ...’nin oğlu ...’in mirasçı olarak kaldığı, ...’in payını Darendeli ... oğlu ...’e sattığı, bir çok tapu kaydının dayanak belgelerde arasında yer aldığı, 3/12 payın ... ..., 3/12’şer payın ... evlatları ... ve ..., 1/12’şer payın ... evlatları ...,..., 1/12 payın ise ... oğlu ... adına tespit edildiği, ... ...’ın tespite itiraz ettiği, ekli tutanak ile ek karar ve beyanname başlıklı belgelerde dava dışı 1253, 1254, 1255, 1256 ve dava konusu 233 ada 3 parsel birlikte bir parça halinde ekli tapu kayıtları hudutları dahilinde iken kayıt maliklerinin harici, rızai ifraz ve taksimde 1253 parselin bir kısım payının ... kızı ..., 1254 parselin bir kısım payının ise ... oğlu ...’ye, 1256 parselin bir kısım payının ... oğlu ...’a isabet ettiğinden bahsedildiği, ...’nin taksime katılmadığı, payının başkasına geçip geçmediği anlaşılamadığı, etrafta adına başka taşınmaz olmadığı, payı baki kaldığından itirazın kısmen kabulü ile 3/4 payın ... ..., 1/4 payın ... kızı ... adına tescil edildiği, dosya arasında kütük sayfası bulunan dava dışı 1253 ve 1254 parsel sayılı taşınmazların senetsizden tespitleri yapıldığı, 1253 parselin ... ... oğlu ...’nin 1945 yılında eşi ... i’nin 1948’de öldüğü, çocukları ..., ... ..., ... ..., ...’ün mirasçı olarak kaldığı, 1254 parselin ise ... ... kızı ...’nin 1941 yılında öldüğü, eşi ...’in de öldüğü müşterek çocukları ..., ... ..., ...’ın kaldığı tespit edilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husus olup dava konusu taşınmazın başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu'nun 16 ıncı maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği açıktır.

5737 sayılı Yasa'nın 17 inci maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmü uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.

Oysa; eldeki davada, dava konusu taşınmazın tedavüllü tapu kayıtlarının sıralı ve eksiksiz bir şekilde ilgili Tapu Müdürlüğünden getirilmediği, dava dilekçesine ekli fotokopi belgelerden yararlanıldığı, dava dışı ilişkili olduğu anlaşılan 1253, 1254, 1255 ve 1256 parsel sayılı taşınmaz kayıtlarının tamamının dosya arasına alınmadığı, bu taşınmaz malikleri ve dosya arasına alınan nüfus kayıtlarında mirasçısı olduğu tespit edilen kişilerin dava konusu taşınmaz maliki ile arasında ilişki bulunup bulunmadığı, mirasçıları olup olmadığının hasımlı veraset ilamı alınmak suretiyle tespit edilmediği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davanın kabulüne ilişkin bozulan kararda yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin kayyım yasal hasım olduğu belirtilmek suretiyle tahsil edilmediği, davalı Hazine kayıt maliki olmadığından hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verildiği, davacı aleyhine vekalet ücreti takdir edildiği, belirtilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği, davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetildiğinde, davacının yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyizinin yerinde olmadığından reddi gerekmektedir.

Hal böyle olunca, mahallinde keşif yapılarak dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması, dava konusu taşınmazın ve 1253,1254, 1255,1256 parsel sayılı taşınmazların ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin okunaklı suretlerinin, özellikle dayanak tapu kayıtlarının da sıralı, eksiksiz ve okunaklı örneklerinin ilgili tapu Müdürlüğünden temini, kayıt maliki ... kızı ...’nin kendisinin, anne, baba ve kardeşlerinin nüfus bilgileri belirtilerek İlçe Nüfus Müdürlüğü ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulması, dosya arasında nüfus kaydı bulunan ... (...)’ın mirasçıları bulunduğu da gözetildiğinde 1253 ve 1254 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin dava konusu taşınmaz maliki ...’nin kardeşi ...’ın çocukları ... ve ... olduğunun tespiti ve ...’nin mirasçılarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için davacı ... idaresinin de taraf olduğu hasımlı veraset ilamı alınmasına olanak tanınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de, Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 E., 716 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan ve gaip kişi adına yaptığı bu iş ve işlemler nedeniyle 3561 sayılı Kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdar, burada Hazineyi temsil etmemekte olup aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini korumaktadır. Taşıdığı kayyımlık sıfatı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı açıktır. 3561 sayılı Kanun'un 2/son maddesinde “Kayyımlıkla ilgili işlemler her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır” hükmüne yer verilmiş ise de burada yargı harçlarından bağışıklığa dair özel bir düzenleme bulunmadığı gibi, davacı ... Genel Müdürlüğünü’nün de harçlardan muafiyeti söz konusu değildir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Davalı kayyım vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 inci maddesi yollaması ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.