"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/973 E., 2022/2154 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/306 E., 2020/584 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili; davacıların mirasbırakanı ...'in 1989 yılında iki çocuğu ve eşi ... ile birlikte zorunlu göçe tabi tutularak Bulgaristan'dan Türkiye'ye geldiklerini, mirasbırakan ile eşinin 1996 yılında boşandıklarını, çocukları olan davacılar ... ve ...'ın ise anneleri ile birlikte kaldıklarını, mirasbırakanın 1998 yılında birleştirilen davada davacı ... ile evlendiğini, mirasbırakanın ilk eşinden boşanmadan önce 205 ada 13 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, taşınmazın bedelinin tamamının bir kısım davacıların annesi olan ... tarafından senet mukabilinde taksitle ödendiğini, taşınmazın 1/2 payının mirasbırakan adına, diğer 1/2 payının da ... adına tescil edildiğini, mirasbırakanın kanser hastalığı nedeniyle uzun süre tedavi gördüğünü ve 18.01.2005 tarihinde öldüğünü, hastalığı nedeniyle psikolojik etkenlerden dolayı 205 ada 13 parseldeki payının tamamını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla alım gücü bulunmayan yeğeni davalı ... 'e muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep etmiş; aşamada, 16.05.2013 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu 617 ada 75 parsel olduğunu, kat irtifakı tesisi sonucu 16, 19 ve 24 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; mirasbırakan ile ilk eşinin 1996 yılında boşandıklarını, eski eşin evlilik birliği içinde edindikleri 3053 ada 7 parseldeki 1/20 payını mirasbırakana 06.01.1997 tarihinde devrettiğini ve mirasbırakanın bu taşınmazda ikamet ettiğini, satış bedelinin ilk eşe ödendiğini, satış bedelinin davalının anne ve babasından alınan borç ile ödendiğini, davalının annesinin hemşire babasının da tır şöförü olduğunu, ayrıca dava konusu taşınmaza ilişkin olarak .... Noterliği'nden 05.02.1997 tarih 03017 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde karşılıklı hakları kısıtlayıcı ve süreli sözleşme yapıldığını, mirasbırakanın ikinci eşi davacı ...’nin trafik kazası geçirdiğini ve bakıma muhtaç hale geldiğini, uzun ve masraflı tedaviler gördüğünü, iddianın doğru olmadığını, dava konusu taşınmazda kat irtifakı tesis edilirken davacıların annesi ...’nın da 3 adet daire aldığını, hak düşrücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakan ... ile ilk eşinin 1996 yılında boşandıkları ve aralarında .... Noterliğinin 05.02.1997 tarih, 03017 yevmiye sayılı "Düzenleme Şeklinde Karşılıklı Hakları Kısıtlayıcı ve Süreli Sözleşme" yapıldığı, iddianın kanıtlanamadığı, salt taşınmazın devir tarihindeki güncel değeri ile resmi akit tablosu arasındaki farkın yeterli olmadığı, dava konusu taşınmaz hakkında satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak bina inşa edildiği, bu sebeple davacıların söz konusu devir işleminden haberdar olmasına rağmen daha sonra uyandırılan güvene aykırı olarak bu davayı ikame etmelerinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, kanunen tenkis davası için ön görülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin sona erdiği gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile ilgili satış vaadi sözleşmesi yapıldığı ve bu nedenle davacıların devirden haberdar oldukları, açtıkları davanın hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanmasının doğru olmadığını, anılan sözleşmede davacıların taraf olmadığını, mirasbırakanın ikinci eşi ... ve çocuğunun Tekirdağ'da ikamet ettiğini, diğer çocukları ... ve ...’in ise anneleri ...'nın aynı yerde 1/2 payı olduğunu bildiklerinden davalıya yapılan satıştan haberdar olmalarının mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dosya kapsamından ve tanık anlatımlarından mirasbırakanın ilk eşi ...’dan boşandığı 1996 yılında ...'dan dava dışı 3053 ada 7 parseldeki payını satın aldığı, bu esnada davalı ...'in ailesinden borç para aldığı, mirasbırakanın ilk eşinden olma çocukları ... ve ... ile ikinci eşi ... ve ...’den olma ...’den mal kaçırmasını gerektirecek bir husumetinin bulunmadığı, dinlenen tanık beyanları ile mirasbırakan ve davalı arasında yapılan satış işleminin gerçek bir satış olduğunun sonucuna varıldığı, devir gerçek satış olduğundan tenkis talep edilemeyeceği gerekçesi ile davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre bulunmadığını, aradan geçen sürenin hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğini, mirasbırakan Saffet'in ikinci eşi olan davacı ...’nin 2004 yılında trafik kazası geçirdiğini ancak devrin 2002 yılında yapıldığını, davalı tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, satış bedelinin ödendiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığını, gerçek değer ile resmi akitte yazan değer arasında fahiş fark olduğunu, davalının dava konusu taşınmazı alım gücü bulunmadığını, savunmasının çelişkili olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı, 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 18.01.2005 tarihinde öldüğü, geride 1996 yılında boşandığı eşinden olan çocukları asıl davada davacı ... ile birleştirilen davada davacı ...’ın ve 1998 yılında evlendiği ikinci eşi birleştirilen davada davacı ... ile ...’den olan birleştirilen davada davacı kızı ...’nin mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 617 ada 75 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını kardeşinin oğlu olan davalıya 05.02.2002 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, 03.05.2011 tarihinde dava dışı yüklenici ile yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi soncunda 23.02.2013 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği ve taşınmazdaki 16, 19 ve 24 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davanın davacısından alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.