"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/407 E., 2022/421 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili; ... Köyü çalışma alanında kain tescil harici bırakılmış olan taşınmaza davacının konut, ahır, depo yapmak, ağaç dikmek, etrafını briket yapıyla çevirmek suretiyle 35 yılı aşkın süre kullandığını, bu alanın imar ihya edildiğini, davacı lehine zilyetlik şartı oluştuğunu ileri sürerek davacı adına tapuya tapuya tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI
1- Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.2014 tarih, 2012/209 Esas, 2014/635 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.119,82 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2- Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.05.2015 tarih, 2014/22268 Esas, 2015/6136 Karar sayılı kararıyla; 6360 sayılı Yasa gereğince Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile çekişmeli taşınmazı sınırları içinde bulunduran ilgili ilçe belediyesinin davaya dahil edilmesi gerektiği, ayrıca araştırmanın yetersiz olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3- Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.10.2017 tarih, 2015/662 Esas, 2017/324 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 2.119,82 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4-Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin tarih, 2019/593 Esas, 2021/2872 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı, dava tarihi olan 2012 yılı itibariyle zilyetlik süresinin belirlenmesi açısından kanaat vermeye elverişle olmayan 1999 tarihli hava fotoğrafının incelemesi ile yetinildiği, tescil harici bırakılma sebebinin araştırılmadığı, taşınmazın tapulu alanda kalıp kalmadığı hususunun kadastro müdürlüğünden sorulmadığı, imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususunun somut verilere dayalı olarak açıklanmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
5- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişme konusu alanın Kaşyolu köyünün boşluğu olduğu, taşınmazda 1985 yılından beri yapılaşma olduğu, tarımsal faaliyet olmadığı, 1999 yılından sonraki tarımsal faaliyetin bahçeden ibaret olduğu, taşınmazda mevcut meyve ağacının tarımsal amaçlı olmayıp gölgelik/ağaçlandırma amaçlı olduğu, tarıma elverişli hale getirilmediği, mahalli bilirkişilerin ve davacı tanığının da aynı yönde ifadede bulundukları, taşınmazın imar ihya edilmediği, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, talep doğrultusunda davalı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın yanlış olduğunu, taşınmazda meyve ağaçları bulunduğunu, taşınmazın su altında kalacağı için çoğu ağacın kesildiğini, bozmadan önceki bilirkişi raporlarıyla ağaçların tespit edilebileceğini, DSİ tarafından kamulaştırma esnasında da bu tespitlerin yapıldığını, taşınmazın boşaltılmasından önce tarımsal anlamda kullanım olduğunu, bu hususun tanık ve mahalli bilirkişilerce de ifade edildiğini, hava fotoğraflarıyla da bu durumun anlaşıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 üncü ve 17 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ancak; karar başlığında davalı olarak gösterilen ... Köyü'nün 6360 sayılı Yasa ile mahalleye dönüştüğü, tüzel kişiliğinin sona erdiği ve haklarının bağlı bulunduğu ilçe belediyesine geçtiği gözardı edilerek hüküm yerinde ‘’22.547,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı asıllara eşit şekilde verilmesine‘’ denmek suretiyle infazda tereddüt yaratılması isabetsiz olduğu gibi, davanın değerinin, yalnızca taşınmazın dava tarihindeki zemin değeri olarak belirlenmesi gerektiği düşünülmeksizin, taşınmazın üzerindeki muhdesat da dahil edilmek suretiyle dava değeri belirlenerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile
Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Dava, tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11/05/2025 tarihli kararıyla taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesiyle anılan karar bozulmuş, İDM'nin 17/10/2017 tarihli kararıyla tekrar davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin E.2019/593, K.2021/2872 sayılı kararıyla tekrar yeterli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, İDM'nin 11/10/2022 tarihli kararıyla çekişme konusu alanın ... Köyünün boşluğu olduğu, taşınmazda 1985 yılından beri yapılaşma olduğu, tarımsal faaliyet olmadığı, 1999 yılından sonraki tarımsakl faaliyetin bahçeden ibaret olduğu, taşınmazda mevcut meyve ağacının tarımsal amaçlı olmayıp ağaçlandırma amaçlı olduğu, taşınmazın imar-ihya edilmediği dolayısıyla davacı lehine zilyetlik kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve taşınmaz davalı Hazine adına tescil edilmiştir.
Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise davacı yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu ancak ... Köyünün mahalleye dönüştüğü ve tüzel kişiliğin sona erdiği gözetilmek suretiyle infazda tereddüt yaratmayacak şekilde karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İDM kararı bozulmuştur. Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, davacının davasının reddedilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava, tescil davası olup tescil davalarında dava tarihinden önceki 20 yıllık zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Dava 2012 tarihinde açılmış olup, davacının davasını ispatlayabilmesi için bu tarihten geriye doğru 20 yıllık zilyetliğini ispatlaması gerekmektedir. Bu durumda zilyetlik en geç 1992 yılından itibaren başlamalıdır. 7/4/2022 tarihli keşifte dinlenen tüm mahalli bilirkişiler dava konusu yerin köy boşluğu olduğunu, davacı tarafın burayı 45-50 yıl önce kullanmaya başladığını ve içerisine 3+1 ev ve müştemilat yaptığını, bu yerin içinde asma ve çeşitli sayıda ağaçlar yetiştirdiğini ifade etmişlerdir. Alınan teknik bilirkişi raporunda da taşınmazda 1985 tarihinde yapı yapıldığı tespit edilmiş, 1999 tarihli hava fotoğrafıyla da bu durum teyit edilmiştir.
Öte yandan dava konusu taşınmazın bulunduğu yer incelendiğinde buranın köy yerleşim alanı içinde kaldığı ve taşınmazın tarla olarak değil arsa olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim teknik bilirkişi raporlarından da dava konusu yerin tespit tarihi öncesinde köy yerleşim yeri olduğu görülmektedir. Yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca köy içi alanlarda taşınmazın tarla değil arsa vasfıyla zilyetliğinin sürdürülmesi de kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak taşınmaz iktisap edilebilmesini mümkün kılmaktadır. Bu çerçevede, dava konusu yerde toprağın ekilmesi biçiminde bir faaliyet yürütülmüş olması zorunlu olmayıp burada fiili hakimiyetin sağlanarak taşınmazın kullanılması yeterlidir. Bu çerçevede davacının taşınmazı tespit tarihinden 20 yıl öncesine kadar arsa vasfıyla kullandığı üzerine ev inşa ettiği ve çeşitli ağaçlar diktiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle ret kararının yerinde olmaması nedeniyle İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönde olan ve başka bir nedene dayalı bozma kararına iştirak edilememiştir.