Logo

1. Hukuk Dairesi2023/382 E. 2024/3289 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak tescil edilen taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine, davacı yararına bozma kararı verilmesini takiben, yerel mahkemece verilen kabul kararının davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı, davacı tarafından zilyetliğin şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında yeterli araştırma yapılmadan ve özellikle ziraat bilirkişi raporu ile hava fotoğrafları ve tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/555 E., 2022/165 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 01.07.2019 tarihli 2016/9450 Esas 2019/4944 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Domaniç ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı nedeniyle 999.98 m2 olarak adına tespit ve tescil edildiğini ancakkullandığı kısmın yaklaşık 5.000 m2 yüz ölçümlü olmasına rağmen taşınmazının bir kısmının hatalı olarak mera parseli içerisinde bırakıldığını ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptali ve adına kayıtlı 101 ada 3 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2016 tarih ve 2015/837 Esas 2016/62 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın talep sonucunu somutlaştırmadığı ve meraların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.07.2019 tarihli 2016/9450 Esas 2019/4944 Karar sayılı ilamı ile; "dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın 101 ada 226 nolu mera parseli olduğunun açık olduğunu, ayrıca bir taşınmazın mera vasfında olup olmadığının mahkemece yapılacak araştırma sonucu hükmen tespit edilmesi gerektiğini, meraların mülkiyetinin Hazineye yaralanma hakkının ise Köy Tüzel Kişiliğine ait olması nedeniyle davanın hem Hazineye hem de köy tüzel kişiliğine karşı birlikte açılması gerektiği hususunun gözden kaçırıldığını, taraf teşkilinin dava şartlarından olması nedeni ile davacı tarafa davasını köy tüzel kişiliğine yöneltmek üzere süre verilmesi, köy tüzel kişiliğinden savunma ve delillerinin sorulması gerektiği belirtilerek..." karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ve dinlenen tanıkların birbirleriyle uyumlu ve istikrarlı anlatımları ile kadastro öncesinde davacı yönünden TMK'nın 713/1 maddesi kapsamında zamanaşımı zilyetliği ile mülkiyet iktisabı koşulunun gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 101 ada 226 parsel sayılı taşınmazın 25.05.2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.063,34 m2'lik kısmının mera sicil kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, meraların zilyetlikle mülkiyetinin kazanılamayacağını, Mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan mera kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 13, 14, 16 ve 18 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713 üncü maddeleri

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Domaniç ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 226 parsel sayılı 732.087,48 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir.

Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin mera olarak kul-lanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.)

Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.

Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının din-lenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları)

Somut olayda; Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamış, taşınmazın öncesinin kadim mera olup olmadığı hususu yeterince araştırılmadığı gibi çekişmeli taşınmazın tahsisli mera olduğu kabul edilmiş olsa bile kadastro tespit tarihine kadar davacı taraf yararına yasada aranan olumlu-olumsuz koşulların oluştuğunun tam olarak belirlenmediği, dosyadaki iki kişilik ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli bölümde tek ve çok yıllık mera bitkilerinin kök ve gövdelerinin olduğu, sınırlarının oluşmadığı, mera parseli ile arasında doğal sınır sayılabilecek her hangi bir oluşum veya belirti tespit edilemediği, mera parselinden herhangi bir doğal sınır ile ayrılmadığı, uzun yıllardır mera olarak kullanıldığı, mera vasfında olduğu belirtilmiş olmasına rağmen neden bu rapora değer veril-mediği açıklanmamış, Mahkeme, gerekçesinde fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün 40 yılı aşkın zamandır mera olarak kullanılmadığının belirtildiğine atıf yaparak karar vermiş ise de dava konusu taşınmaz bölümünün vasfı hususunda ziraat bilirkişi raporu ile hava fotoğrafları ve tanık beyanları arasında çelişki oluşmasına rağmen Mahkemece bu çelişki giderilmeden karar ve-rilmiştir. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmazın bulunduğu ... köyüne ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile meraya ilişkin paftaların İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulmalı, çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli orto foto ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli, bu şekilde dosya ikmal edildikten sonra Mahkemece mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, tüm kadastro tespit bilirkişileri,teknik bilirkişi, daha önce keşfe götürülmemiş farklı jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak bu keşif sırasında taşınmazın öncesinin zilyetlik yolu ile iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının tespitine çalışılmalı ve bu kapsamda bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla, sıvat yeri gibi özel mülkiyete konu olamayacak umuma tahsis edilmiş yerlerden olup olmadığı, meradan açılıp açılmadığı hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulup açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye, tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır.

Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazları değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle taşınmazın niteliğini, toprak yapısını, zirai durumunu üzerinde sürdürülen zilyetliğini şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya baş-ladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın istifadesi umuma ait olan mera, yaylak gibi yerlerden olup-olmadığı ve taşınmazın mera parselinden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp-ayrılmadığı, tasarruf sınırlarının belirgin olup-olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği, mera bütünlüğünün bozulup bozulmadığı, genişleme imkanının bulunup bulunmadığı hu-suslarında ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalıdır.

Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmaz bölümünün hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun, mera vasfında olup olmadığının ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.

Fen bilirkişisinden keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor alınmalıdır.

Taşınmazın kadastro çalışmalarında mera olarak sınırlandırılması nedeniyle yönte-mince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak çekişmeli taşınmazın meranın devamı niteli-ğinde olup olmadığı tespit edilmeli, taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli, belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda kadim mera olmadığı, meradan açılmadığı anlaşılması halinde davacı taraf yararına TMK’nın 713/1 inci maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.