Logo

1. Hukuk Dairesi2023/3893 E. 2024/1063 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki zilyetliklerine dayanarak tapu iptali ve tescil talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, davacıların ve miras bırakanlarının taşınmaz üzerinde uzun süreli zilyetliğini ve bu zilyetliğin ekonomik amaca uygun kazandırıcı bir zamanaşımı zilyetliği olduğunu kabul ederek, davalı Hazinenin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/974 E., 2023/195 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/52 E., 2020/17 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... köyünde bulunan 134 ada 36 parsel sayılı taşınmazın 14.08.2009 tarihinde tesis kadastrosu yapılarak 18.331,33 m² yüzölçümü ve ham toprak vasfı ile Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın çevresinin davacıların yakın akrabalarına ait olan taşınmazlar ile çevrili olduğunu, dava konusu 134 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri davacıların babaları ile dedelerinin zilyetliğinde ve tasarrufunda olduğunu, üzerinde halen davacılar tarafından tarım yapıldığını ve taşınmazın hemen yanında davacılara ait bir ev bulunduğunu, dava tarihi itibariyle de taşınmazın üzerinde davacılar tarafından dikilmiş ve ekilmiş kayısı ağaçları, üzüm bağı ve buğday bulunduğunu öne sürerek taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile mirasçılık belgesine göre davacılar adına tapuya tesciline kararı verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde yaşamadıklarını, söz konusu taşınmazı kullanmadıklarını, dolayısıyla dava konusu taşınmazın kadimden beri kullanıldığı iddiasının doğru olmadığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, zilyetlikle kazanma koşullarının davacılar lehine gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.11.2017 tarihli ve 2016/134 Esas, 2017/220 Karar sayılı kararıyla; dava konusu olan ... köyü, ... mevkiinde bulunan 134 ada 36 parsel sayılı dava konusu taşınmazın davacıların mirasbırakanı ... tarafından ölüm tarihi olan 1998 yılına kadar kullanıldığı, 1998 yılından sonra ise ...'ın mirasçıları tarafından taşınmazın kullanıldığının mahalli bilirkişi beyanları ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, dava konusu taşınmazı çevreleyen bütün taşınmazların özel mülkiyete sahip taşınmazlar olduğu ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacıların dava konusu taşınmazı davasız ve aralıksız 20 yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunun dosyadaki toplanan delillerden tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 13.07.2018 tarihli ve 2018/522 Esas 2018/578 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, davaya konu taşınmaza komşu taşınmazlara ait tutanak suretleri ile varsa dayanağı belgelerin getirtilmediği, taşınmazın tespitten önceki kullanım durumunun, üzerinde tarımsal amaçlı zilyetliğin bulunup bulunmadığının ve niteliğinin tespiti için hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmadığını, ziraat bilirkişisinden taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmadığı, tutanak bilirkişilerinden yalnızca ...'ın tanık sıfatıyla dinlenildiği, beyanı arasındaki çelişkinin giderilmediği, diğer tutanak bilirkişilerinin dinlenmediği ve dava tarihi itibariyle davacıların müstakil 20 yıllık bağımsız zilyetliği bulunmadığından davacıların mirasbırakanı ...'un aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden taşınmaz iktisap edip etmediğinin araştırılmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut beyanları ile yetinildiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi'nin 18.02.2020 tarihli ve 2018/52 Esas, 2020/17 Karar sayılı kararıyla; mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporlarından davacılar lehine nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetlik şartının gerçekleştiği, davaya konu taşınmazın özel mülkiyete elverişli olduğu, taşınmaz üzerinde imar ihya olgusunun gerçekleştiği, kadastro tespitine kadar aralıksız kullanım olduğu, ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunduğu, 20 yıllık zilyetlik süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu 134 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları adlarına Pütürge Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/7 Esas, 2016/8 Karar sayılı veraset ilamındaki payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu edilmesinin mümkün olmadığını, imar ihya koşullarının gerçekleşmediğini, bilirkişi raporlarının bilimsel verilerden uzak olduğunu, İlk Derece Mahkemesince bilimsel verilerden uzak bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiğini, mahalli bilirkişi beyanlarının tek yanlı ve yoruma dayalı olduğunu, Mahkemece eksik araştırma yapıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.01.2023 tarih ve 2020/974 Esas, 2023/195 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin taşınmazın tespitten önce tarla vasfında olduğunu, davacıların babası ... tarafından ekilip biçildiğini, daha sonra taşınmaz üzerine ağaç dikildiğini, taşınmazın 40-45 senedir ekip biçildikten sonra bahçe olarak kullanıldığını, mirasbırakan ...'ın vefatından sonra mirasçıları tarafından kullanıldığını beyan ettikleri, keşif sonrası dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından hazırlanan ortak raporda taşınmazın %1-2 eğimli, 1 metre toprak derinliğinde, tamamen taşsız, su tutma kapasitesinin orta olduğunu, uzun yıllar tarımsal kullanımda olması sebebi ile organik madde oranının yükseldiği için toprak renginin tarım dışı arazilere göre daha koyu hal aldığını, arazinin 2. sınıf tarım arazisi olduğunu, arazinin çevredeki tarım arazileri ile bire bir aynı toprak özelliklerine sahip olduğunu, taşınmazın güney kısmında 30-35 yıllık üzüm bağının, batıya doğru 15-20 adet 40 yaşlarında armut ağaçlarının mevcut olduğunu, batısında ise 10-12 yaşlarında yaklaşık 100 adet kayısı ağaçlarının bulunduğunu, 1976 yılı tarihli hava fotoğrafında taşınmazın güney kısmın üzüm bağı olarak kullanıldığını, tamamının toprak yapısının tapudaki tescilli parsellerle benzer özellikte olduğunu, 1985 tarihli hava fotoğrafında da taşınmazın güney kısmında üzüm bağı bulunduğunu, taşınmazın sınırlarının belirgin olup tapudaki tescilli parsellerle benzer özellikte toprak yapısına sahip olduğunun gözlemlendiğini, taşınmazın tesis kadastrosunun yapıldığı 2009 yılı itibari ile 30 yılı aşkın süre tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirdikleri, teknik bilirkişi raporuna ekli taşınmaza ait fotoğrafların incelenmesinde taşınmaz üzerinde meyve ağaçlarının bulunduğu, düzenli ve bakımlı olduğunun görüldüğü, taşınmazın kısmen güney sınırında bulunan ham toprak vasfındaki taşınmaz dışında ev ve tarla vasfıyla mirasbırakan ... ve davacılardan ... ile şahıslar adına kayıtlı taşınmazlarla çevrili olduğu, yine 1975 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın bir kısmının bu tarihte bağ dikilerek kullanıldığının açıkça görüldüğü, ayrıca taşınmaz üzerinde bulunan 30-35 yıllık üzüm bağı ve 15-20 adet 40 yaşlarında armut ağaçlarının yaşları da dikkate alındığında dava konusu taşınmaz üzerinde kadastro tespit tarihi olan 2009 yılına kadar davacılar yararına ekonomik amaca uygun kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyşe davalı Hazine'nin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; imar ihya koşullarının gerçekleşmediğini, buna rağmen davanın kabul edildiğini, İlk derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın eksik incelemeye dayalı ve bilimsel verilerden uzak olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine temsicili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.