"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/397 E., 2022/689 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.09.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ... ... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 11.10.2011 tarihli düzenleme şeklinde bağış vaadi sözleşmesi ile 3 parsel sayılı taşınmazını ve dava konusu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölümü davalıya bağışlamayı vaad ettiğini ve bu kapsamda 11.10.2011 tarihli vekaletname ile davalı Cemiyet çalışanlarını vekil tayin ettiğini, dava konusu taşınmazların da vekil tarafından davalı Cemiyete bağışlandığını, ne var ki bağış vaadi sözleşmesinin şeklen geçersiz olduğunu, anılan işlemleri yaşlılığın etkisi ve yalnız kalma korkusu ile bir anlık bunalım sırasında yaptığını, davalı Cemiyetin sunduğu hizmetlere ihtiyacı olmadığı gibi davalı Cemiyetin de kendisine herhangi bir yer tahsisi yapmadığını ileri sürerek dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; yapılan devir işlemlerinin usulüne uygun ve geçerli olduğunu, yükümlülüklerin yerine getirildiğini, davacı tarafa tam teşekküllü bir rezidans tahsis edildiğini, davacının kendi isteği ile tahsis edilen daireye taşınmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.12.2014 tarihli ve 2012/169 Esas, 2014/483 Karar sayılı kararıyla, bağışlama işleminde şekil yönünden geçersizliğin bulunmadığı, davalının yükümlülüklerini yerine getirdiği ve bağışlamadan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 13.03.2018 tarihli ve 2015/7533 Esas, 2018/6906 Karar sayılı kararıyla; “... iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve özellikle ön inceleme duruşmasındaki davacı vekilinin beyanlarından; davacının davasını sözleşmenin şeklen geçersizliği ve gabin nedenlerine hasrettiği açıktır.Mahkemece sözleşmenin şeklen geçersizliği iddiası üzerinde durulmuş ancak gabin iddiası üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacının gabin iddiası üzerinde durulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, taraf vekillerinin karar düzeltme isteği Dairenin 13.12.2018 tarihli ve 2018/4109 E., 2018/15550 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2018/537 Esas, 2020/190 Karar sayılı kararıyla, edimler arasında aşırı orantısızlık bulunmadığı, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi davanın reddine karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 07.12.2021 tarihli ve 2020/2779 Esas, 2021/7621 Karar sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; bozma kararı sonrası alınan 05.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu 16 numaralı bağımsız bölümün bağışlama tarihindeki değerinin 409.469,19 TL olduğu, bağışlama karşılığı hizmet sunulan yerin fiziki ortamının temiz ve kaliteli olduğu, sağlık hizmetlerinin yeterli seviyenin üstünde sunulduğu tespitlerinin yapıldığı, davalı kuruluşun, bağışın yapıldığı tarih itibariyle her üye için yıllık toplam 42.579 TL harcama yapıldığını bildirdiği, dinlenen tanıkların beyanlarından ve özellikle davacının şoförü olan ...'ın ifadesinden; davalı kurum görevlisinin devir için gerekli işlemlerin yapılması amacıyla gidecekleri yerleri davacının kimseye söylememesini istediği, davacının Noterdeki işlemleri yaparken tereddüt yaşadığı, hatta Noter görevlisinin davacının endişe ve tereddüt ettiğini görünce kendisine biraz daha düşünmesini söylediği, davalı kurum görevlisinin ise işlemin yapılmaması halinde davacıya başka oda bulamayacaklarını belirttiği, temlikten kısa bir süre sonra davacının, davalı taraftan alacağı hizmete göre temlik ettiği taşınmazların değerinin fazla olduğunu söyleyerek pişman olduğunu ifade ettiği, nitekim davacının daha sonraki dönemde de davalı kurumun vereceği bakım hizmetinden faydalanmadığı ve eldeki davayı açtığı anlaşılmakla, tüm bu olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde edimler arasında açık bir oransızlık bulunduğu, 1929 doğumlu olan davacının içinde bulunduğu psikolojik durum ve yaşı dikkate alındığında zor durumda kaldığı ve düşüncesizliğiyle hareket ettiği, bu anlamda aşırı yararlanmanın hem objektif hem de subjektif unsurların gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçeleriyle karar bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 18.05.2022 tarihli ve 2022/3471 E., 2022/3975 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
D.Mahkemesince İkinci Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
İstanbul Anadolu 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2022 tarihli ve 2022/397 Esas, 2022/689 Karar sayılı kararıyla, Dairenin 07.12.2021 tarihli bozma kararındaki gerekçeler benimsenerek davanın kabulüne karar verildi.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili duruşma talepli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ...’ın 2011 yılı Ekim ayında davalı Cemiyet’in bağışçısı olmak ve Cemiyete ait rezidanslarda kalmak talebi ile davalıya başvurduğunu, bunun üzerine davacıya bağış yapılması için gerekli koşulların anlatıldığını, davacının Cemiyete bağışta bulunmak isteği ile başvurması ile Tapu Müdürlüğünde yapılan resmi bağışlama işlemi arasında uzunca bir zaman bulunduğunu, davacının kendisine verilen bilgiler üzerine dava konusu bağışlama işlemini gerçekleştirmek için uzun süre düşünme olanağı bulunduğunu, hizmetler hakkında bilgi aldığını, kendisine tahsis edilen odayı ve Yakacık rezidansını gezip gördüğünü, bunun üzerine de bağışlama sözleşmesini imzaladığını ve devir işlemlerinin yapılması için gerekli vekaletnameleri verdiğini, yapılan bağış işleminin resmi şekle uygun olduğunu, ancak davacı tarafın rezidansa kendi isteği ile yerleşmediğini, sonrasında ise eldeki davayı açtığını, bağış sözleşmesinin mükellefiyet içermesi halinde dahi her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olamayacağını, gabinin karşılıklı taahhütleri ihtiva eden sözleşmelerde söz konusu olabileceğini, eldeki sözleşmenin ise yüklemeli bağış olup iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmadığını, sadece davacı tanık beyalarına itibar edildiğini, kaldı ki hükmü esas alınan davacı tanığının beyanlarının da çelişkili olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, bir kısım davalı tanığının dinlenmediğini, ayrıca edimler arasında da açık bir orantısızlık bulunmadığını, davalının davacıyı sömürme kastının bulunmadığını, davalının üstlendiği
edimleri yerine getirdiğini, davacıya tahsisi gerçekleştirdiğini ve davacının ölüm tarihine kadar da davacının tahsisinin korunduğunu, davacının müzayaka halinde olmadığının açık olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının kamu yararına faaliyet gösteren cemiyetlerden olup tüm vergi ve harçlardan muaf olduğunu, buna rağmen Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken bakiye harcın davalıdan tahsiline karar verilip davacı tarafça yatırılan peşin harcın da yargılama giderleri içerisinde davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aşırı yararlanma (gabin) ve temlikin şeklen geçersiz olduğu hukuki nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân olmadığı, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalının davanın esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Davalı Cemiyet vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
1606 sayılı Kanun'u değiştiren 3685 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince ...'nin harçtan muaf olduğu göz önünde tutulmadan davalıya harç yükletilmesi ve dava açılırken yatırılan peşin harcın da yargılama giderleri içerisinde davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün 2. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 2.bent olarak “ Davalı harçtan muaf olduğundan karar ilâm harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 2.138,40 TL peşin harcın Hazineden alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün 3.bendinin hükümden çıkarılarak yerine 3.bent olarak “Davacı tarafça yapılan 7.782,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Temyiz eden davalı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.