Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4052 E. 2025/2687 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin taşınmazı devrinden sonra satış bedelinin davalı tarafından murisin hesabına yatırıldığı, aynı hesaptan mirasçılardan birinin borcunun ödendiği ve benzer konulu bir davanın Yargıtay tarafından onandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/899 E., 2023/436 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/341 E., 2020/147 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.05.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davacı tarafından gelen olmadı. Yokluğunda duruşmaya başlandı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ... ile davalı ...'nin kardeş olduğunu, tarafların muris annesi ...'ın mirasçılarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak dava konusu 479 ada 2 parsel sayılı taşınmazını oğlu davalıya satış suretiyle devrettiğini, murisin bu satış işleminin karşılığı herhangi bir bedel almadığı gibi taşınmazı satmaya ihtiyacı da olmadığını, diğer yandan dava dışı kardeşlerden ... ...'ın da davalıya dava açtığını, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının miras payı oranında adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde tenkis talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın muristen 40.000.000.000 TL bedelle alındığını, buna ilişkin ödemenin murisin banka hesabına yatırıldığını, murisin taşınmazı satmasının nedeninin dava dışı oğlu ... ...'ın borçları olduğunu, davalının taşınmazı satın almak istememesine rağmen muris annesinin ısrarı üzerine satın aldığını, murisin satış parasından artan bir kısmı kızlarına da verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; muris tarafından, dava konusu 4458 parsel sayılı taşınmazın davalıya 06.09.2000 tarihinde devir edildiği, murisin dava konusu taşınmaz dışında başkaca taşınmazları da bulunduğu, murisin sadece dava konusu taşınmazı davalıya devrettiği ve bu devirden sonra da davalı tarafından murisin hesabına 42.500,00 TL havale edildiği yine murisin hesabından da dava dışı ... ...'ın kredi kartı borçlarının ödendiğinin anlaşıldığı, bu tespitlere Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016/14711 Esas, 2020/125 Karar sayılı kararında da yer verildiği, bu kararla, eldeki davaya da konu taşınmaz devrine ilişkin olarak murisin mal kaçırma gayesinin olmadığının tespit edildiği, söz konusu temlikin bir kısım mirasçılar yönünden geçerli iken bir kısım mirasçılar yönünden geçersiz olamayacağı ve murisin mirasçılardan mal kaçırmak gayesi ile söz konusu temliki yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iddiasının, davaya konu taşınmazın muvazaalı şekilde davalıya devredildiğine ilişkin olduğu, toplanan delillerden ve bilhassa banka kayıtlarından, muris tarafından taşınmazın davalıya devri sonucunda murisin banka hesabına satış bedelinin havale edilmiş olması (buna bağlı olarak davacı taraf tanıklarının para alışverişi olmadığına dair beyanlarına itibar edilemeyecek olması), yine aynı hesap üzerinden mirasçılardan ... ...'ın borçlarının ödenmesi ve güçlü delil niteliğindeki Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/135 Esas, 2020/169 Karar sayılı kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olması karşısında, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili duruşma istemli temyiz dilekçesinde özetle; dava dışı kardeş ...'in davalıya açmış olduğu muris muvazaası davasında Dairenin 2021/2223 Esas, 2023/426 Karar sayılı kararıyla Mahkemenin redde ilişkin kararının onandığını, bu kararın eldeki davaya da esas alındığını, Dairenin 2021/2223 Esas, 2023/426 Karar sayılı kararına ilişkin olarak Yargıtay Kanunu'nun 39. maddesi uyarınca yasal yollara başvuracaklarını, Dairenin 2021/2223 Esas, 2023/426 Karar sayılı kararında murisin fiil ehliyeti bulunmadığına ilişkin itirazlarının incelenmediğini, ödeme olgusunun ve tanık beyanlarının da o kararda yanlış değerlendirildiğini, murise ait olduğu belirtilen banka hesabının kim tarafından açıldığının tespit edilmediğini, davalı tarafça yatırıldığı belirtilen paraların hemen sonrasında hesaptan çekildiğini, davalı hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından yürütülen yargılamada davalı vekilinin murisin hesabına 08.09.2000 tarihinde yatırdığı 15.000,00 TL bedele karşılık davalının annesi muristen senet aldığını ifade ettiği, bu hususun davalı tarafın kabulü olarak değerlendirilmesi gerektiğini, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılamada murisin 2010 yılında fiil ehliyeti olmadığının ATK'dan alınan raporla tespit edildiğini, dava dilekçesinde de murisin fiil ehliyeti olmadığını iddia etmelerine rağmen bu hususun araştırılmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tenkis istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1921 doğumlu ...'ın 20.03.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kızı davacı ...; oğlu davalı ... ve dava dışı çocukları...,...,...,...,..., ve ....'in kaldığı; murisin, ölmeden önce 06.09.2000 tarihinde 479 ada 2 parsel sayılı (eski 4458) taşınmazı davalı ...'a satış suretiyle devrettiği anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmaya gelen temyiz edilen davalı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.