Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4135 E. 2025/2007 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle miras paylarının devredildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkemenin kararının HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olup olmadığı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sabit olmasına rağmen, yerel mahkemenin davalı vekil hakkında hüküm kurmaması, kamulaştırılan ve üçüncü kişiye devredilen taşınmazlar hakkında iptal-tescil kararı vermesi, HMK 297/2. maddesine aykırı hüküm tesis etmesi ve harç ve vekalet ücretinin hatalı hesaplanması gibi hususlar gözetilerek, yerel mahkemenin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/287 E., 2022/631 K.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar; davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından duruşma istekli, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı; incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; vekil olarak atadığı kardeşi ...'in, mirasbırakanından intikal eden 174 ve 175 parsel sayılı taşınmazlardaki miras payını davalılara devrettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, okuma-yazma bilmediğini, gelir desteği alacağı düşüncesi ile vekaletnameyi imzaladığını, satış iradesi olmadığını, davalıların kendisini kandırdığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.12.2013 tarihli ve 2009/4 Esas, 2013/556 Karar sayılı kararıyla; davacının vekaletnameyi kendi iradesi ile içeriğini bilerek imzaladığı, bu nedenle de yapılan satış işleminin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 30.11.2015 tarihli ve 2014/11578 Esas, 2015/13874 Karar sayılı kararı ile; ''...dava dilekçesinde belirtilen olgulardan ve ileri sürülen hususlardan davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. ...yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı hukuki nitelendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsizdir.'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.12.2019 tarihli ve 2016/67 Esas, 2019/704 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların bedelsiz temlik edildiği, davalılar ile vekilin çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 10.01.2022 tarihli ve 2021/7121 Esas, 2022/85 Karar sayılı kararıyla; “ ... dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, davalı vekil ...'in vekalet görevini kötüye kullanarak çekişmeli taşınmazlardaki davacıya ait payları devrettiği, davalılar ..., ..., ... ve ...'in de vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup TMK'nın 1024. maddesi aracılığı ile 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları, diğer bir deyişle iyi niyetli sayılmayacaklarından kazanımlarının korunamayacağı gözetilerek tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Ne var ki; davacı tarafından, vekil ... ile ..., ... ve ... de husumet yöneltilerek dava açılmış olup anılan davalılar hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış, dava konusu 174 parsel sayılı taşınmazın 15.05.2013 tarihinde ifraz görerek 300, 301 ve 302 parsel sayılı taşınmazlara gittiği gözetilmeden kapatılan parsel numarası üzerinden hüküm tesis edilmiş; diğer taraftan, hükümde iptal-tescil edilen pay oranı açıkça yazılmamıştır. Hâl böyle olunca, davalılar ..., ..., ... ve ... hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, dava konusu edilen her bir parsel hakkında infaza elverişli şekilde yeniden hüküm kurulması gerekirken, HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olacak şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin 16.11.2022 tarihli ve 2022/287 Esas, 2022/631 Karar sayılı kararıyla; davacıya ait payların vekil ... tarafından bedelsiz olarak devredildiği, davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmediği, davalılar ve vekilin çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, vekil tarafından davalılar ..., ... ve ...’e herhangi bir devir yapılmadığı gerekçesiyle davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kabulüne, davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece kısmen kabul kararı verilmesinin doğru olduğunu, ancak, dava konusu 175 parsel sayılı taşınmazda davalılardan 1/32’şer payın iptal edilmesi gerekirken 1/64'er payın iptal edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulması ve anılan yönlerden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davalıların mirasbırakanı babaları Hüsnü’den davalılara intikal eden payların da bulunduğunu, Mahkemece fazla pay iptaline karar verilerek davalılara babalarından intikal eden payların da iptal kapsamına alındığını, davacının rızaen, dava konusu taşınmazlardaki miras paylarını davalılara devretmek için ...’i vekil tayin ettiğini, ... tarafından yapılan devirlerin tamamen davacının bilgi ve rızası dahilinde olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanılması hususunun bulunmadığını, davacı tarafça iddianın ispatlanamadığını, satış bedelinin davalılar tarafından davacıya elden ödendiğini, davacının çocuklarının baskısı ile eldeki davayı açtığını, Mahkemece hatalı olarak fazla pay üzerinden iptale karar verildiğini, bu durumda harç ve vekalet ücretinin de fazla hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'in, davalı olan kardeşi ... ...'nu Silopi 2. Noterliğinin 08.02.2005 tarih ve 632 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki genel vekaletname ile vekil tayin ettiği, davalı ...'in bu vekaletnameye istinaden 27.07.2006 tarih ve 351 yevmiye nolu akit ile davacının mirasbırakanı ... ...’nun 174 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payı ve 175 parsel sayılı taşınmazdaki 1/8 payının mirasçılarına elbirliği şeklinde intikali ile akabinde el birliği mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrilmesi konusunda davacı adına muvafakat verdikten sonra yine aynı akit ile davacı adına intikal eden miras paylarını eşit paylarla davalılar ..., ..., ... ve ...’na satış suretiyle temlik ettiği, davalıların da aynı zamanda kök mirasbırakan ... ...’nun mirasçıları olduğu, bu nedenle de aynı akitle kendi miras paylarının da adlarına intikalinin yapıldığı, taşınmazlarda vekil ... tarafından davacıya ait satış suretiyle devredilen paylar ile davalıların adlarına intikal eden miras paylarının birleştiği, bunun sonucu 174 parsel sayılı taşınmazda her bir davalı adına 1/32, 175 parsel sayılı taşınmazda ise her bir davalı adına 1/64'er pay kayıtlı hale geldiği, akabinde dava konusu 174 parsel sayılı taşınmazın 15.05.2013 tarihinde ifrazı sonucu 300, 301 ve 302 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu ve her bir taşınmazın ayrı ayrı 1/32'şer paylarla davalılar ..., ..., ... ve ... adına tescil edildiği, 301 parsel sayılı taşınmazda davalılar ..., ..., ... ve ...’e ait 1/32'şer payların 23.06.2016 tarih 769 yevmiye nolu işlemle kamulaştırıldığı, davalı ...’in 175 parsel sayılı taşınmazdaki 1/64 payını yargılama sırasında 13.04.2010 tarih 346 yevmiye nolu akitle satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; Dairenin 10.01.2022 tarihli 2021/7121 Esas, 2022/85 Karar sayılı bozma kararı ile davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, kapatılan parsel numarası üzerinden, iptal-tescil edilecek pay oranının açıkça belirtilmeden, infaza elverişli olmayan hüküm kurulması nedeniyle karar bozulmuş, temyize konu karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davalılar vekilinin bir önceki temyiz talebi Dairece yalnızca infaza elverişli olmayan hüküm kurulması bakımından kabul edilmiş, sair hususlar yönünden temyiz talebinin açıkça reddine karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu, bozma kararına uyulmakla davacı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşıldığından davalılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazları ile davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava konusu 301 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında kamulaştırılmasına ve 175 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’in, adına kayıtlı 1/64 payı yargılama sırasında 13.04.2010 tarihli 346 yevmiye nolu akitle satış suretiyle devretmesine rağmen, Mahkemece bu taşınmazlar yönünden de iptal-tescil hükmü kurulması, re'sen nazara alınması gereken HMK’nın 125/1. maddesinin göz ardı edilmesi doğru değildir.

Bununla birlikte; eldeki davada vekil ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sabit olmakla, vekalet görevinin kötüye kullanılması haksız fiil niteliğinde olup kayıt maliki davalılar ..., ..., ... ve ... ile el ve işbirliği içinde hakeret eden vekil ...’in harç ve yargılama giderlerinden davalılarla birlikte sorumlu olacağı gözetildiğinde, vekil Nimazettin yönünden davanın reddine karar verilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.

Yine, Dairenin 10.01.2022 tarihli bozma ilamında hükmün HMK'nın 297/2. maddesi gereğince infaza elverişli olmadığı, hükümde iptal-tescil edilecek pay oranlarının açıkça belirtilmediği ifade edilmesine rağmen, Mahkemece bu hususa dikkat edilmediği, yine iptal-tescil edilecek pay oranlarının açıkça belirtilmediği anlaşılmaktadır.

Diğer yandan; eldeki davada, dava konusu kök 174 parsel sayılı taşınmazda davacıya ait 1/16 pay, 175 parsel sayılı taşınmazda ise davacıya ait 1/32 pay vekil tarafından eşit paylarla davalılar ..., ..., ... ve ...’e satış suretiyle devredilmiş olup dava konusu her iki taşınmazda davacıya ait devredilen payların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değerleri toplamı 51.488,81 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılar aleyhine fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.

Hâl böyle olunca; öncelikle güncel tapu kayıtlarının celbedilmesi, 175 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına kayıtlı 1/64 payın yargılama sırasında kime devredildiğinin tespit edilmesi, dava dışı üçüncü kişiye devredildiğinin tespit edilmesi halinde bu parsel ve yargılama devam ederken kamulaştırılan 301 parsel sayılı taşınmaz ile yargılama sırasında üçüncü kişilere devredilen başka taşınmaz da bulunması halinde bu taşınmazlar yönünden de HMK'nın 125/1. maddesi gereğince davacıya seçimlik haklarının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi, davalı vekil ... yönünden de davanın kabul edilmesi, HMK’nın 297/2. maddesine uygun şekilde infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, anılan hususların göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar ..., ..., ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekili ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Temyiz eden davacı vekili ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili duruşmaya gelmediğinden lehlerine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Silopi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.