"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/391 E., 2022/75 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.10.2020 tarihli 2018/1676 Esas, 2020/4688 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından esastan, dahili davalılar ... vekili ve ... vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; .... ilçesi ..... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tespit harici bırakılan yeri davacının imar-ihya ettiğini ve uzun süre zilyet olduğunu ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi, ... vekili ve ... vekili cevap dilekçesinde ve yargılama sırasında; dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı olduğunu belirterek ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Harran Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.05.2015 tarih 2011/185 Esas, 2015/184 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 08.05.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 7.112,53 m2'lik bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ( Kapatılan)16.Hukuk Dairesinin 26.10.2020 tarihli 2018/1676 Esas, 2020/4688 Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığı, komşu taşınmazlara ait varsa dayanak kayıt ve belgelerin getirtilmesi, dava tarihinden geriye 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilerek usulünce uzman bilirkişiye incelettirilmesi, mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılarak dava konusu taşınmaz bölümünün imar-ihyaya konu edilip edilmediği, kim tarafından ne zamandır nasıl kullanıldığı, imar-ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihlerinin belirlenmesi gerektiği belirtilerek” karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı taraf, 58 parsel sayılı taşınmazı 20 yıldan fazla bir süredir kullandığını, hububat ekimi yaptığını, zilyetliğinde olan bu yerin kazandırıcı zamanaşımı hükümleri gereğince davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de bilirkişi raporlarına göre söz konusu yerin tapuya tescil edildiğinin tespit edildiği, buna göre taşınmazın mera vasfı ile tapuya tescil edilen bir yer olması karşısında davacı adına tapuya tescil edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, dahili davalılar ... vekili ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı taraf lehine zilyetlik koşullarının gerçekleştiğini, iddialarını ispatladıklarını, bozma öncesi ve sonrası alınan bilirkişi raporlarının çeliştiğini, bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini belirterek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Dahili davalılar ... vekili ve ... vekili ayrı ayrı sundukları temyiz dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verildiği halde lehlerine vekalet ücreti verilmediğini belirterek kararın vekalet ücreti yönünden bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16,17,18. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 713. maddeleri.
3. Değerlendirme
Şanlıurfa ili, .... ilçesi, .... köyünde 1975 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 58 parsel sayılı 604.750,00 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz mera vasfı ile sınırlandırılarak mera siciline kayıt edilmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ancak re'sen yapılan incelemede; davacı adına tescili talep edilen dava konusu taşınmaz bölümünün, kadastroda mera olarak sınırlandırılan 58 nolu parsel içerisinde kaldığının anlaşılması nedeni ile davanın tapu iptali ve tescil davası olmasına göre hak düşürücü süre ile karşılaşıp karşılaşmadığının göz önünde tutulması gerekir. Tutanağın kesinleştiği 1975 yılından davanın açıldığı 04.07.2011 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır.
Hak düşürücü süreler kanunla düzenlenir ve hâkimin hak düşürücü süreler konusunda takdir hakkı yoktur. Aksine, hâkim hak düşürücü sürenin geçip geçmediğini her somut olayda re'sen nazara almak zorundadır. Her ne kadar önceki bozma kararında bu hususa temas edilmemiş ise de hak düşürücü sürenin gerçekleşmiş olması halinin her zaman göz önünde tutulması gerekir.
Hal böyle olunca; kadastro tespitinin kesinleştiği 1975 tarihinden dava dilekçesinin verildiği 04.07.2011 tarihine kadar 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçmiş olduğundan, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz ise de bu husus yargılamanın yeniden yapılmasını gerekli kılmadığından, hükmün gerekçesi belirtildiği şekilde düzeltilmelidir.
2-Dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; somut olayda, dava reddedilmiş olup maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalıların yasal hasım olduğu gerekçesiyle vekalet ücreti verilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438. maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddine,
2-Dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile;
a)Hükmün gerekçesinin belirtildiği şekilde düzeltilmesi,
b)Hükmün vekalet ücretine ilişkin 6. maddesinin hüküm yerinden çıkarılmasına ve yerine "Davalı ... ve davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı ... Başkanlıklarına ödenmesine" cümlesinin yazılması,
Suretiyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin yatırılan temyiz karar harçlarının istek halinde temyiz eden davacıya, dahili davalı ... Başkanlığına ve dahili davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın Harran 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.