"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2275 E., 2023/937 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/491 E., 2022/174 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, ailesi ile Varna'da yaşamakta iken mübadele nedeniyle Türkiye'ye geldiğini, bu kapsamda İmar ve İskan Bakanlığı tarafından mübadele ile göç eden Türklere taşınmaz tahsis edildiğini, davacı ve diğer aile bireylerine de İstanbul ili Gaziosmanpaşa ilçesi .... Mahallesi ... ada 5 parseldeki taşınmaza ait hisseler verildiğini, davacının uzun bir süre yurt dışında çalıştığını, davalıların murisi ve davacının abisi olan ...'in talebi üzerine hissesi olan taşınmazın korunması ve bakımı-tadilatı gibi işleri nedeniyle 24.10.1973 tarihinde babası adına vekalet düzenlendiğini, davacının vekaleti çıkarmak için annesi ile gittiği konsoloslukta annesine güvenmesi nedeniyle hiç okumadan vekaleti imzaladığını, söz konusu vekaletnamede taşınmazın bakımı ve idari işlerin hallinin yanı sıra taşınmazdaki hissenin satış yetkisinin de eklenmiş olduğunu, buna istinaden söz konusu taşınmazda davacıya ait olan 1/5 hissenin babası ... tarafından ... adına tescil ettirildiğini, davalıların mirasbırakanı olan ... ve babası ... 'in birlikte hareket ederek davacının verdiği vekaletnameyi kötüye kullandığını, öte yandan aynı taşınmazda hissedar olan annesi, babası ve babaannesinin de mal kaçırmak amacıyla kendilerine ait payları davalıların murisi ...'e devrettiklerini belirterek asıl davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı olarak 1/5 payın adına tescilini, birleştirilen davada ise muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak miras payı oranında tescil talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili asıl dava ve birleştirilen davada verdiği cevap dilekçelerinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddinin gerektiğini, vekalet ilişkisinden kaynaklanan konularda 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğunu, birleştirilen davada derdestlik nedeniyle usulden red kararı verilmesi gerekirken birleştirme kararı verildiğini, davaya husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının muvazaa iddialarını ispatla mükellef olduğunu, buna karşılık davacı tarafça dosyaya hiçbir delil ibraz edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava açısından söz konusu vekaletnamenin davacının dava konusu taşınmazdaki payını davalıların murisine satışına ilişkin yetkiyi de içerecek şekilde düzenlendiği, satışın da bu vekalete istinaden yapıldığı, dinlenen tanıkların vekaletnamenin irade fesadı ile temin edildiğini ortaya koymadığı, vekil edenin vekalet tanzimi ve hisse devrinin üzerinden yaklaşık 48 yıl geçtikten sonra vekaletin kötüye kullanıldığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, söz konusu vekaletname kapsamında vekillikten azil işlemi ya da vekil veya alıcıya yapılmış bir bildirim de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine; birleşen dava açısından ise davacı ve annesinin hissesinin vekalete dayanarak, babası ...' in hissesinin ise bizzat; aynı tarihli resmi senetle davalılar murisine devredildiği, iradenin bölünmezliği ilkesi gereği davacının murislerinin yaptığı temliklerin de gerçek satış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının murislerinin hisselerini davacıdan mal kaçırmak amacıyla temlik ettiklerinin ispat yükü altındaki davacı tarafından ispatlanamadığı, devre konu hisselerin değerinin resmi senette düşük gösterilmesinin muvazaa olgusunun varlığına tek başına yeterli olmadığı ve davacının babaannesi ....' den babası .....' e intikal edip aynı gün davalılar murisine yapılan bağışlama işleminin 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında kalmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava açısından vekaletnamede satış yetkisi yanında bakım ve onarım için de yetki verilmesi nazara alındığında vekaletin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığının açık olduğunu, davacının annesinin davalılar murisi ile aynı amaçla hareket etmesi nedeniyle davacının, annesiyle birlikte vekaletname çıkarmış olmasının görevin kötüye kullanılmadığını göstermeyeceğini, davanın zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye bağlı olmadığı nazara alındığında, uzun süre sonra dava açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna ilişkin gerekçenin de hatalı olduğunu, birleştirilen dava açısından ise davacının anne ve babası tarafından yapılan temliklerin iradenin bölünmezliği sebebiyle haklı kılınmasının mümkün olmadığını, davacının babaannesinden intikal edip davacının babası tarafından davalılar murisine bağışlanan hissenin mal kaçırma amacının bir göstergesi olduğunu, eldeki davada zamanaşımı ya da hak düşürücü bulunmaması nedeniyle dava hakkının kullanılmasının kötüniyet olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava açısından davacının 1973 yılında yapılan satış işleminin iradesine aykırı ve kendisini zararlandırma kastı ile yapıldığını kanıtlamak zorunda olduğunu, ne var ki toplatılan deliller ile iddiaların kanıtlamadığını, bu nedenle çekişmeye konu satış işleminin davacının iradesine uygun olduğunun kabulü gerekeceğini, birleştirilen dava açısından ise temliklerin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediğini, davacının babaannesi .....' den babası ....' e intikal edip aynı gün davalılar murisine yapılan bağışlama işlemi yönünden ise 01.04.1974 tarih ½ Sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl dava açısından vekaletname ile verilen yetkilerin birbiri ile çatışma halinde olduğunu, bu durumun da vekaletnamenin hile ile alındığını ve görevin kötüye kullanıldığının göstergesi olduğunu, vekalette satış yetkisi olmasının böyle bir talimat verildiğini göstermeyeceğini, davacı tanıklarının davacının taşınmazını satmasını gerektirecek bir nedenin bulunmadığını beyan ettiğini, davanın zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye bağlı olmadığı nazara alındığında, uzun süre sonra dava açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu; birleştirilen dava açısından ise davacının anne ve babası tarafından yapılan temliklerin iradenin bölünmezliği sebebiyle haklı kılınmasının mümkün olmadığını, davacının babaannesinden intikal edip davacının babası tarafından davalılar murisine bağışlanan hissenin mal kaçırma niyetini ortaya koyduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine; birleştirilen dava ise muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 506. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. ve 1024. maddeleri; 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.