Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4229 E. 2025/2005 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar tarafından, miras yoluyla intikal eden ve sonrasında üçüncü kişiye satılan taşınmazlar üzerinde, hile iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının, miras payları oranında açılabilmesi mümkün müdür?

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye dahil taşınmazın elbirliği mülkiyeti altında olması ve davalıların mirasçılara göre üçüncü kişi konumunda bulunmaları nedeniyle, miras payları oranında tapu iptali ve tescil davası açılamayacağı, davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/683 E., 2023/983 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/36 E., 2022/319 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve temyiz eden davalı ... vekili Av.... geldiler, tebligata rağmen ihbar olunanlar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlanarak gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; 177 ada 111, 202 ada 6, 178 ada 21, 261 ada 25, 264 ada 5 ve 177 ada 173 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanları ...’den intikal ettiğini, ... ve ... adlı emlakçıların kendilerine ulaştığını, taşınmazları değerinde satacakları müşteriler bulacaklarını, metrekaresi 258,00 TL'ye anlaştıklarını, tüm taşınmazların aynı anda satış ve intikal işlemlerinin yapıldığını, 30 mirasçı bulunduğundan gerekli açıklamalar yapılmasının engellendiğini, satış işlemlerinin oldu bittiye getirilmeye çalışıldığını, kendilerinin de içerisinde olduğu bir kısım mirasçıların satış bedelini alamamaları nedeniyle imza atmak istemediğini, bunun üzerine ...’a götürüldüklerini, banka tarafından paranın hazırlandığının gösterildiğini,bu şekilde güven kazanıldığını, ancak taşınmazlardan sadece 177 ada 173 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin ödendiğini, diğer taşınmazların satış bedellerinin kendilerine ödenmediğini, hile ile temliklerinin sağlandığını ileri sürerek dava konusu 261 ada 25 ve 264 ada 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde hisselerine düşen bedellerin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; dava konusu 261 ada 25 ve 264 ada 5 parsel sayılı taşınmazları emlakçılar ... ve ...'dan satın aldığını, emlakçı ... ile sözleşme imzaladıklarını, sözleşme gereğince taşınmazları ... plakalı araç, 100.000,00 TL ve 60.000,00 TL karşılığında satın aldığını, emlakçılar ... ve ...’ın devir işlemlerini organize ederek kendisini yönlendirdiklerini, aracı emlakçıların hile kastı var ise bu durumdan haberdar olmadığını, emlakçılara komisyon ödediğini, iyi niyetli olduğunu, aldatma kastı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; satış işleminde davacılar adına avukat olan vekilleri ...'ın işlem yaptığı, satış senedinde satıcıların satış bedellerinin kendilerine ödendiğini beyan ettiğinin yazıldığı, davacıların resmi senette ödendiği belirtilen satış bedellerinin ödenmediğini ispat etmeleri gerektiği, dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacıların satış bedellerinin taraflarına ödenmediğini, taşınmazları davalının veya dava dışı ... ve ...'ın aldatması sonucu sattıklarını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 261 ada 25 parsel sayılı taşınmazın 384/2304 payının ve 264 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 12/72 payının muris ... kızı ... mirasçıları adına elbirliği mülkiyeti ile kayıtlı iken 21.02.2020 tarih 5272 yevmiye nolu resmi senetle davalı ...’ya devredildiği,murisin davacılar dışında başka mirasçılarının da olduğu, davacıların miras payları oranında tescil talep ettikleri, terekeye ait taşınmaz için mirasçıların pay oranında dava açmasının mümkün olmadığı, terekeye ait taşınmaz mal için bütün mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği, 3. kişiye karşı pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak gerekçesi düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin sağlığında yapmış olduğu işlemler nedeniyle terekede bulunmayan malların ehliyetsizlik, hata, hile, gabin ve vekaletin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı olarak açılan davalarda, miras payı oranında iptal tescil talep edilemeyeceği, eldeki davada mirasçılara intikal eden taşınmazların mirasçıların tamamı tarafından 3. kişiye satılmış olduğunu, taşınmazın mirasçılara intikali sonrası elbirliği mülkiyetinin sona erdiğini, bu nedenle davacıların miras payı oranında talepte bulunma haklarının olduğunu, TMK 703.maddesi gereğince elbirliği mülkiyetinin malın devri ile sona erdiğini, davanın esası yönünden satış işleminin oldu bittiye getirildiğini, davacıların da içinde bulunduğu bir kısım mirasçının satış bedelini almadığı nedeniyle imza atmak istemediğini, bunun üzerine ...’a bir kısım mirasçıların götürüldüğünü, banka tarafından paranın hazırlandığının gösterildiğini, bu şekilde güven kazanıldığını, satışın tamamlanması üzerine ... şubesine gidildiğini, ancak sadece 177 ada 173 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin ödendiğini, geri kalan satışların ödemelerinin mesai bitimine yetişmediği, bu sebeple mirasçıların hesap numaralarına ödeneceğinin bildirildiğini, davalının satış bedeli olarak 34 RB 2684 plakalı aracını, ayrıca 100.000,00 TL ve 60.000,00 TL'lik çekleri emlakçı ...’a verdiğini beyan ettiğini, tanık beyanları ile de davacıların hileye uğratıldığının ve satış bedelinin davacılara ödenmediğinin sabit olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen 34.522,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine hükmedildiğini, kararın bu yönden yanlış olduğunu, davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek anılan yönden kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde pay oranında bedel istemine ilişkindir.

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 261 ada 25 ve 264 ada 5 parsel sayılı taşınmazların 1/6’şar paylarının elbirliği halinde dava dışı ..., ... , ... , ... , ... , ... ,... , ... , ... , ... , ... , ... ,... ,... , ... , ..., ... , ... , ... , ... , ... , ... , ... , ... , ... , ... ile davacılar ..., ..., ... ve ... (... kızı ... mirasçıları) adlarına kayıtlı iken 21.02.2020 tarih 5272 yevmiye nolu işlemle 1/6 ‘şar iştirak halindeki payların tüm mirasçılar tarafından davalı ...’a satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.

3.Bilindiği üzere; iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan bir terekeye dahil olduğu iddia edilen taşınmaza ilişkin olarak mirasçılar miras payları oranında adlarına tescil istemiyle diğer mirasçılar aleyhine dava açabilirlerse de, terekeye karşı üçüncü kişi durumundaki kişiler aleyhine miras payına yönelik olarak dava açmaları hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de bu şekilde açılan bir davaya tüm mirasçıların katılımının sağlanması zorunludur. Ancak elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu hallerde bir mirasçı payına yönelik olarak tek başına dava açamayacağı gibi sonradan diğer mirasçıların muvafakatlarinin alınması ya da terekeye temsilcisi atanması da hüküm ifade etmeyecektir.

4.Somut olayda; dava konusu taşınmazların 1/6'şar payları elbirliği mülkiyetinde olup paylı mülkiyete dönüştürülmediğinden, elbirliği mülkiyetinde bulunan bir taşınmazda hile hukuki nedenine dayalı olarak elbirliği maliklerine göre üçüncü kişi konumunda olan kayıt maliki davalı ... aleyhine pay oranında açılan davanın dinlenmesi hukuken mümkün bulunmamakta olup miras payı oranında açılan davada aktif husumet ehliyetinin tamamlanma olanağı da bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.

5. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen davacılar lehine 34.522,04 TL vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının A fıkrasının 3 numaralı bendinin tümüyle hüküm yerinden çıkarılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harçların istek halinde yatıranlara iadesine,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.