Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4277 E. 2025/2401 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını oğullarına yaptığı temlikin ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedeniyle iptali ve mirasçılar adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, mirasbırakanın ehliyetsizliği ve muvazaa iddiasını ispatlayamaması ve önceki bozma kararında da belirtildiği üzere ispat yükünün davacılarda olması gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/357 E., 2023/177 K.

Kararın davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.05.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat .... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakan babaanneleri...’ın 317 ve 2083 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğullarına mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, devirlerden başka bir dava nedeniyle haberdar olduklarını, ayrıca temlik tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişler, ilk bozma ilamı sonrasında taleplerini miras paylarına hasretmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar; babaları öldükten sonra mirasbırakan annelerinin dava dışı kardeşleri ... ve kendileri ile birlikte yaşadığını, annelerinin bir geliri olmadığını, taşınmazı 1966 yılında kardeşleri ... ile birlikte aldıklarını, ancak aile büyüğü diye anneleri adına tescil ettirdiklerini, daha sonra annelerinin taşınmazı gerçek sahipleri olan kendilerine devrettiğini, Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/95 Esas sayılı davasını açtıkları için kötüniyetli olarak eldeki davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, aşamada ...’in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.11.2011 tarihli ve 2010/137 Esas, 2011/503 Karar sayılı kararıyla; iddianın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 14.06.2012 tarihli ve 2012/4045 Esas, 2012/7381 Karar sayılı kararıyla; " ... Hal böyle olunca, öncelikle davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi, böylece davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi; daha sonra, tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi (2659 sayılı Yasa'nın 7 ve 16. maddeleri gereğince), akit tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muvazaa iddiası üzerinde durulması, muvazaa hususunda inceleme yapılırken, davalıların çekişme konusu taşınmazı satın aldıkları, ancak aile büyüğü olarak muris adına tescil edildiği iddiasında bulunmalarına rağmen 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu türlü iddiaların yazılı belge ile kanıtlanmasının zorunlu olduğu da gözetilmek suretiyle, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemenin 06.12.2016 tarihli ve 2012/654 Esas, 2016/399 Karar sayılı kararı ile; hükmüne uyulan bozma ilamı dikkate alınarak davalıların inançlı işlem savunmasını yazılı delil ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine bu kez Dairenin 15.06.2020 tarihli ve 2017/1519 Esas, 2020/2679 Karar sayılı kararı ile; " ... Eldeki dava, niteliği gereği taraflarca getirilme ilkesine tabi olup ispat külfeti de davacı tarafa düşmektedir. Dava, inançlı işlem hukuksal sebebine değil muris muvazaası hukuksal sebebine dayanmaktadır. Davacıların, muris muvazaası iddialarını her türlü delil ile ispatlamaları mümkün iken savunma açısından bu ilkeden ayrılarak aynı davada savunmanın yazılı delil ile ispatının istenilmesi silahların eşitliği ilkesine de aykırı düşmektedir.Öte yandan, dinlenilen davacı tanıkları da mirasbırakanın diğer çocukları ile arasında mal kaçırmasını gerektirir bir problemi olduğu şeklinde beyanda bulunmadıkları gibi muvazaanın varlığına ilişkin bir beyanda da bulunmamışlardır. Dolayısıyla, davacılar temlikin muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca, davacıların iddialarını HMK’nın 190 ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca kanıtlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 11.06.2021 tarihli ve 2020/540 Esas, 2021/255 Karar sayılı kararı ile bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine bu kez Dairenin 07.06.2022 tarihli ve 2022/1325 Esas, 2022/4603 Karar sayılı kararı ile; "... Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...'ın 03.05.2018 tarihinde yargılama sırasında öldüğü, nüfus kayıtlarına göre, mirasçıları olarak eşi ... ile çocukları...,...,..., ve...'in kaldıkları anlaşılmaktadır. Ne var ki; Mahkemece HMK'nın 55. maddesi gözetilmeksizin, yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkili sağlanmadan, ölen davalının mirasçıları tespit edilmeden ve davaya dahil edilmeden sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca; yargılama sırasında ölen davalı ...'ın veraset ilamının temini ile mirasçıları yönünden taraf teşkilinin sağlanması ve bundan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda taraf teşkili sağlanmış olup Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 15.06.2020 tarihli ve 2017/1519 Esas, 2020/2679 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin bozma ilamına da uyulduğu gözetilerek davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; ilk bozma kararı ile müvekkilleri lehine usuli kazanılmış hakkın oluştuğunu, ancak ikinci bozma kararı ile bu hakkın yok edildiğini, 1977 yılında yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olduğunun açıkça belli olduğunu, muris...'nin dava konusu taşınmazları mal kaçırma saiki dışında herhangi bir sebeple davalılara devretmesinin mümkün olmadığını, murisin terekesindeki tüm malvarlığını davalılara devrettiğini, geriye başka taşınmazının kalmadığını, lehlerine kazandırma yapılan davalıların yaş, konum gibi durumlarının da söz konusu temliki işlemlere bir haklılık kazandırmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1911 doğumlu mirasbırakan...'ın 02.11.1991 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ...,...,...,..., ve kendisinden sonra ölen oğlu ...'in çocukları ...,...,..., ve ...'nin kaldıkları, murisin adına kayıtlı 317 ve 323 parsel sayılı taşınmazlarını 09.09.1977 tarihinde oğulları...,...,..., ve ...'e satış suretiyle temlik ettiği, ...'in 317 parseldeki 1/4 payını 17.08.1992 tarihinde ... 'a devrettiği, 317 ve 323 parsel sayılı taşınmazların imar, ifraz ve tevhit işlemleri sonucu çeşitli taşınmazlara gittiği, davalılardan ... ile...'in yargılama aşamasında öldükleri, mirasçılarının davaya dahil edilmeleri suretiyle davaya devam edildiği, Adli Tıp Kurumunun eldeki veriler ile mirasbırakan...'nin temlik tarihindeki fiil ehliyetinin tespitinin mümkün olmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınmasına,

Dosyanın Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.05.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.