"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/109 E., 2016/280 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali-terkin, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı vekili, bir kısım davalılar ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; dava konusu 1398 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını, bu nedenle taşınmazın tapu kaydının iptali ile terkinine, davalıların elatmasının önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki binaların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2009 tarihli ve 2007/1274 E. 2009/1458 K. sayılı kararıyla; Mahkemece hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 01.11.2010 tarihli ve 2010/9612 Esas, 2010/11314 Karar sayılı kararıyla; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak yöntemine uygun bir şekilde, çekişmeli taşınmazın 28.11.1997 tarih 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenecek kıyı-kenar çizgisine göre kıyı-kenar çizgisinin deniz tarafında kalıp kalmadığının keşfen belirlenmesi ve sonucuna göre kıyıda kaldığının anlaşılması durumunda davalı tarafın, kıyıda kalmaması halinde ise yargılama giderlerinden davacı Hazinenin sorumlu tutulması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 18.12.2011 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 488,76 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak tapudan terkinine, davalılar tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine, bu kısım üzerindeki yapının yıkımına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili, bir kısım davalılar ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik incelemeye ve denetime elverişli olmayan afaki bilirkişi raporuna göre karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; İdare tarafından belirlenen kıyı-kenar çizgisinin tapu kayıt maliklerine tebliğ edilmediğini, yıkımına karar verilen kısmın yıkılmasının teknik olarak mümkün olmadığını, yapının bir bütün halinde yıkılmasına neden olacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, kıyı-kenar çizgisinin nasıl ve hangi kriterlere göre belirlendiğinin anlaşılamadığını, Anayasa ile güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkının korunması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas bilirkişi raporunda yıkımına karar verilen kısmın teknik olarak yıkımının mümkün olmadığını, yapının tamamının yıkılmasının gerektiğini, kıyı-kenar çizgisinin nasıl ve hangi kriterlere göre tespit edildiğinin net olmadığını, davalının taşınmazı kıyı-kenar çizgisi ihtilafı olmaksızın satın aldığını, mülkiyet hakkının özüne dokunulmaması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
4. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki binanın inşa tarihindeki kıyı-kenar çizgisi tespit edilmeden karar verildiğini, zira kıyı-kenar hattı daha önce 10 metre olarak belirlenmiş iken daha sonra 30 metreye çıkarıldığını ilerleyen yıllarda daha da yükseltilebileceğini bu durumun mülkiyet hakkı ve kazanılmış hakka aykırı olduğunu, taşınmazı satın aldığında kıyı-kenar ihtilafı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
5. Davalı ... vd. temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki binanın inşa tarihindeki kıyı-kenar çizgisi tespit edilmeden karar verildiğini, zira kıyı-kenar hattı daha önce 10 metre olarak belirlenmiş iken daha sonra 30 metreye çıkarıldığını, ilerleyen yıllarda daha da yükseltilebileceğini, bu durumun mülkiyet hakkı ve kazanılmış hakka aykırı olduğunu, taşınmazı satın aldığında kıyı-kenar ihtilafı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
6. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki binanın inşa tarihindeki kıyı-kenar çizgisi tespit edilmeden karar verildiğini, zira kıyı-kenar hattı daha önce 10 metre olarak belirlenmiş iken daha sonra 30 metreye çıkarıldığını ilerleyen yıllarda daha da yükseltilebileceğini bu durumun mülkiyet hakkı ve kazanılmış hakka aykırı olduğunu, taşınmazı satın aldığında kıyı-kenar ihtilafı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
7. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki binanın inşa tarihindeki kıyı-kenar çizgisi tespit edilmeden karar verildiğini, zira kıyı-kenar hattı daha önce 10 metre olarak belirlenmiş iken daha sonra 30 metreye çıkarıldığını, ilerleyen yıllarda daha da yükseltilebileceğini, bu durumun mülkiyet hakkı ve kazanılmış hakka aykırı olduğunu, taşınmazı satın aldığında kıyı-kenar ihtilafı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43 üncü maddesi; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci ve 9 uncu maddeleri; 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
2. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
3. Bilindiği üzere; 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı-kenar çizgisini" belirleme yöntemine ilişkin 5 inci ve 9 uncu maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı-kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9 uncu maddesi uyarınca İdare tarafından kıyı-kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı-kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine" işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun'un 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre de kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur. Uzman bilirkişilerin, Yasa'nın ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının emredici hükümleri dışında, hiçbir bilimsel incelemeye, araştırmaya ve verilere dayanmaksızın belirlenen kıyı-kenar çizgisine itibar etmek doğru değildir. Değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamı ve 3621 sayılı Kanun'un 5 inci ve 9 uncu maddelerinde öngörüldüğü biçimde üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur.
4. Somut olayda; Mahkemece idare tarafından belirlenen kıyı-kenar çizgisi bulunup bulunmadığı, var ise ilgililere tebliğ edilip edilmediği, kıyı-kenar çizgisinin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadığı gibi eksik inceleme ve araştırma sonucu düzenlenen 18.12.2011 tarihli fen bilirkişi raporu ve 14.01.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporlarının hükme esas alınması da doğru olmamıştır.
5. Hal böyle olunca; Mahkemece, taşınmazın bulunduğu bölgede idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi olup olmadığı, var ise idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisinin ilgililere tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı; idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi belirleme çalışması yapılmadığının tespiti halinde 3621 sayılı Yasa'nın 9/2 inci maddesi ile 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde yeniden keşif icra edilmesi, taşınmazın farklı noktalarında toprak yapısını net bir şekilde belirleyecek derinlikte gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı-kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı-kenar çizgisi ile tespit edilmiş ise Bakanlık tarafından onaylanan kıyı-kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı-kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılması, bulunduğunun tespit edilmesi halinde kesinleşen kıyı-kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı-kenar çizgisi ile çelişip çelişmediğinin göz önünde bulundurulması, dava konusu taşınmazın tamamen veya kısmen kıyı-kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, raporda kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğu değildir.
6. Kabule göre de, karar başlığında birleştirilen davanın gösterilmemiş olması da doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekili, davalı ... mirasçıları vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
İstek halinde temyiz eden davalılar tarafından yatırılan peşin harçların iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.