"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/346 E., 2015/1549 K.
ASIL DAVDA DAVACI -BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
ASIL DAVADA DAVALI- BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 29.06.2011
HÜKÜM : Asıl Dava Kısmen Kabul, Birleştirilen Dava Ret
Taraflar arasındaki asıl davada el atmanın önlenmesi ve ecrimisil ile birleştirilen davada tapu iptali ve tescil isteklerinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı- birleştirilen davada davalı vekili dava ve cevap dilekçesinde; davacının malik olduğu 158 ada 5 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davalının 2008 yılından bu yana çeşitli ürünler ekmek suretiyle müdahale ettiğini, daha önce açtıkları müdahalenin men'i davasının kabulüne karar verilmesine rağmen davalının taşınmaza müdahalesinin devam ettiğini ileri sürerek el atamanın önlenmesi ile son beş yılın ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini ve birleştirilen davanın reddini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili cevap ve dava dilekçesinde; ... ili Merkez ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 158 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı uyarınca davalı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak davalının mirasbırakanı Mahmut Ünaydın adına kayıtlı daha eski tarihli tapu kaydı bulunduğunu ve davalı tarafın taşınmaza zilyet olduğunu ileri sürerek tapu kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tapuya tescilini, mümkün olmaz ise kök mirasbırakan adına tapuya tescilini ve asıl davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2015 tarih ve 2011/346 Esas, 2015/1549 Karar sayılı kararıyla; 09.11.1967 tarihli 60 nolu Toprak Tevzi Komisyon kararında dava konusu taşınmazın 637 parsel olarak Ali Zalaltuntaş adına yazıldığı, 2006 yılında köyde yapılan kadastro çalışmaları sonucu dava konusu taşınmazın toprak tevzi tapusu nedeniyle davacı adına yazıldığı, tevzi komisyonu paftası ve kadastro haritası karşılaştırıldığında yapılan tespit ve sınırlamada bir yanlışlık olmadığı, davalı ... tarafından ileri sürülen sınırın mevcut komşu taşınmaz ve zemin sınırlarıyla uyuşmadığı, davacı tarafın ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/566 Esas, 2010/779 Karar sayılı kararıyla davalının dava konusu taşınmaza yaptığı müdahalenin önlenmesi için karar aldığı, söz konusu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne 2006 yılı ile 2010 yılları için toplam 3.114,36 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B.Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, davalı tarafın dayanak iskan tapusunun ve davacı tarafın toprak tevzi ile oluşan tapu kaydının dava konusu edilen kısma uyduğunun bilirkişi raporu ile belirlendiğini, mükerrer kaydın olduğunu, dava konusu edilen kısma 1960 yılına kadar davalı ve davalı tarafın mirasbırakanlarının zilyet olduğunun dosyada ispatlandığı halde Mahkemece tapu iptali ve tescil taleplerinin tamamının ret edilmesi ile asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, her iki tarafın tapu kaydına dayanması halinde hukuki geçerliliğini koruyan eski tarihli tapu kaydına değer verilmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşik görüşünün bu doğrultuda olduğunu, davalı tarafın dayanak eski tarihli mahkeme kararlarındaki fen bilirkişisi raporunun uygulanmadığını ve dikkate alınmadığını, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu belirterek ve re'sen görülecek nedenlerle asıl davadaki kısmen kabul kararı ile birleştirilen davadaki ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, müdahalenin men-i ile ecrimisil; birleştirilen dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 14, 20 ve 46 ıncı maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ve 713 üncü maddeleri, 4753 ve 5618 sayılı Toprak Tevzi Çalışmalarının Usul Ve Esaslarına İlişkin Kanun hükümleri, 2510 sayılı İskan Kanunu
3. Değerlendirme
... ili Merkez ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 158 ada 5 parsel sayılı 26.504,28 m2 yüz ölçümlü taşınmaz toprak tevzi suretiyle oluşan 03.08.1968 tarih 1272 sıra nolu tapu kaydı uyarınca Rıza Zazaltuntaş adına tespit ve tescil edilmiştir.
Yörede yapılan Toprak Tevzi Komisyon çalışmalarında çekişmeli taşınmaz 637 parsel numarası ile 1929 tarihli 50 ada 7 ve 8 nolu iskan tapu kaydının miktarı itibarı geçerli olacağı belirtilerek miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiş daha sonra 4753 sayılı Kanun gereği 1968 yılında Rıza Zazaltuntaş'a devir edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20 inci maddesine göre kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanması halinde bu kaydın kapsamı dayanılan harita, plan ve krokiye itibar edilmek suretiyle belirlenir. Kaydın haritası yok veya uygulama imkanı bulunamıyor ise hudutlara değer verilir.
Somut olayda; Mahkemece, davacı tarafın tespite dayanak tapu kaydı ile davalı tarafın dayandığı iskan tapusunun tedavülleri ile birlikte varsa haritasının getirilip kadastro paftası ile çakıştırılarak mahalline yöntemince uygulanmadan karar verilmesi doğru değildir. Davalı tarafın dayandığı iskan tapu kaydı dava konusu taşınmazdan başka taşınmazlara revizyon gördüğü halde bu taşınmazlar ile komşu taşınmazların tutanak ve dayanakları getirilmemiştir. Dosyadaki fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın içerinde (A) harfi ile gösterilen 7.909,80 m2'lik kısmın cepheleri dikkate alındığında davalı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı, davacı tarafın tapusu ile bu kısmın mükerrerlik oluşturduğu belirtilmiş, daha sonra alınan ek fen bilirkişi raporunda ise toprak tevzi haritası ile kadastro paftası çakıştırılarak davacı tarafın tespite dayanak toprak tevzi tapusunun dava konusu taşınmaza uyduğu tespit edilmiş ancak mahallinde yapılan keşifte tapu kayıtların sınırları tek tek okunup mahalli bilirkişiler ve tanıklardan sorulmamış, tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile varsa haritaları getirtilip yöntemince uygulanmamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için davacı ve davalı tarafın dayandığı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası getirtilmeli, tapu kaydının revizyon gördüğü parseller ile komşu parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzurunda yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte, 3402 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi göz önüne alınarak varsa haritalar uygulanmak suretiyle; haritaların bulunmaması halinde ise sınırlarına göre tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, tapu kayıtların tüm sınırları tek tek okunup yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak mahallinde uygulanmaya çalışılmalı, uygulamada komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, keşifte gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaret ettirilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmelidir.
Uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamında kaldığının anlaşılması halinde tapu kaydının sınırlarının sabit sınır olup olmadığına bakılmalı, sabit sınır bulunmaması halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydının hudutlarıyla değil miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesi gerektiği değerlendirilmeli; her iki kaydın da taşınmazı veya taşınmazın bir bölümünü kapsadığının anlaşılması halinde doğru esasa dayanan eski tarihli tapu kaydına değer verileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, asıl davada davacı vekili dava açarken davalı tarafın dava konusu taşınmaza 2008 yılından bu yana müdahale ettiğini ileri sürerek 2011 yılında dava açtığı halde talep aşılarak 2006 ve 2007 yılları için de ecrimisil bedeli hesaplanıp karar verilmesi doğru olmamıştır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde yatırılan temyiz peşin harcının temyiz eden davalı ...’a iadesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.