"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/217 E., 2017/151 K.
DAVA TARİHİ : 10.07.2015
KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacılar vekili
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.06.2017 tarihli ve 2015/ 217 Esas - 2017/151 Karar sayılı hükmün ilişkin olan Kapatılan 16.Hukuk Dairesinin 30.10.2020 tarihli ve 2018/364 Esas - 2020/4953 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK'nın 440 ıncı maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Davacılardan HUMK'nın 442/3 üncü maddesi ve 4421 sayılı Kanun uyarınca takdiren 1.470,00 TL para cezası ile 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca 562,65 TL karar düzeltme harcının alınmasına,
02.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda davacının davasını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık süre içerisinde açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir. Davacı taraf başka gerekçelerle birlikte ... İlçesi ...Köyünde yapılan ilan üzerine kadastronun kesinleştirilmesinin hukuka uygun olmadığını, davalarının süresinde olduğunu belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
BAM’ın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi gereğince tespitin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle verdiği ret kararı Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da benimsenerek onama kararı verilmiştir.
Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, taşınmazın bulunduğu köyün idari sınırları dışındaki bir çalışma alanına alınması durumunda yapılan tespitin taşınmazın bulunduğu köyde de ayrıca ilan edilmesinin gerekip gerekmediği ve buradan hareketle davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Kanaatimce aşağıda belirtilen nedenlerle davacı yönünden hak düşürücü süre dolmamış olup davanın esasının incelenmesi gerekir.
Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).
Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesinin birinci fıkrasında "Kadastro müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenler; bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir..." hükmüne yer verilmiştir. Kadastro İlanları Hakkında Yönetmelik'in 7. maddesinin birinci fırkasında da "Kadastro müdürü, sınırlandırma ve tespit sonucu düzenlenen kadastro tutanaklarına dayanarak, mahalle veya köy esasına göre askı cetvellerini düzenler. Bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette, taşınmaz malların bulunduğu köy veya mahalle muhtarının çalışma yerinde ve ayrıca, belediye teşkilatı varsa sadece ilan cetvelinin bir örneğini belediye başkanının göstereceği yere aynı günde astırarak 30 gün süre ile ilan ettirir..."
denilmiştir. Yönetmelik hükmüyle birlikte yorumlandığında kadastro tespitine ilişkin tutanakların taşınmazın bulunduğu köy muhtarının çalışma yerinde de ilan edileceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan Kadastro Kanunu'na göre belirlenen kadastro çalışma alanı her zaman idari sınırlarla aynı olmayabilmekte bu çerçevede tespiti yapılan bir taşınmaz bulunduğu köyün idari sınırları dışında başka bir köyde kadastro çalışma alanı içinde kalabilmektedir. Bu durumda kadastro tespitinin nerede ilan edileceği sorunu gündeme gelmekte ve genellikle kadastro çalışma alanının bulunduğu köyde ilanının yapılması ile yetinilmektedir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında ilanın kadastro çalışma alanında yapılması gerekmekle birlikte bunun yeterli olmadığı ilanın aynı zamanda taşınmazın idari olarak bulunduğu köyde de yapılmasının gerekli olduğu kabul edilmelidir.
Somut olay bu ilkeler ışığında ele alındığında taşınmazın idari olarak... Köyü sınırları içerisinde kaldığı fakat kadastro çalışma alanının ... İlçesi ...Köyü olarak belirlenmesi nedeniyle dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin sadece ... İlçesi ...Köyünde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı tarafın mülkiyet iddiasında bulunduğu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin idari olarak dahil olduğu... Köyünde hiç yapılmadığı,... Köyünde 2007 yılında başlayan kadastro tespiti çalışmaları sonucunda yapılan ilandan sonra davacı tarafça söz konusu davanın açıldığı görülmektedir.
Taşınmazın idari olarak bulunduğu yerdeki köyde yapılmamasına rağmen sırf çalışma alanının bulunduğu köyde yapılan ilan ile yetinilmesinin yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun olmadığı değerlendirilmektedir.
Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin geniş, buna getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gereğine ilişkin yorum ilkesi ile usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması yönündeki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun içtihadı (bkz. YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25) dikkate alındığında da burada davacının mahkemeye erişim hakkının bulunduğunu, buna getirilen süre sınırlamasının dar yorumlanarak davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulüyle BAM kararının kaldırılarak İDM kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle verilen ret kararanın onanması biçimindeki Sayın Çoğunluk kararına iştirak edemiyorum.