Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4660 E. 2024/5319 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalıya devrettiği taşınmazın hile nedeniyle devredildiği iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında düzenlenen borç sözleşmeleri, davacının taşınmazın sadece çıplak mülkiyetini devretmesi ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının taşınmazdaki payını iradi olarak davalıya devrettiğinin anlaşıldığı, davacının hile iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/305 E., 2023/979 K.

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/84 E., 2019/448 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen hile nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu 2348 ada 12 parselde kayıtlı, 431 m2 arsa üzerinde 15 dış kapı numarası ile bulunan taşınmazını 05.03.2010 tarihinde davalı kardeşi ...'ye temlik ettiğini, eski eşi Ismahan Demirkıran ile aralarındaki boşanma davası sürecinde bir takım alacak davalarının görülmesini fırsat bilen davalının çekişme konusu taşınmazı kendisine devretmesini istediğini ve bedelini ödeyeceğini söylediğini, bunun üzerine davaya konu bağımsız bölümün davalıya devredildiğini, ancak taşınmazın bedelinin ödenmediğini, bedelin ödenmemesi konusunda Denizli 6. Noterliğinden 22 Kasım 2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalının bunun üzerine kendisini darp ettiğini, bu hususta şikayet evrakının mevcut olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; dava konusu taşınmazın babaları tarafından 1/2’şer hisse şeklinde davacı ile kendisine sağlığında devredildiğini, zaman içinde maddi sıkıntıda olduğu için davacının, kendisine (davalıya) 30.000,00 TL borçlandığını, bu borcu ödemekte zorlanan davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki hisssesini devretme karşılığı borcunun kapanmasını teklif ettiğini, bu teklifi kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli ve 2018/84 Esas, 2019/448 Karar sayılı kararı ile; davacının, davaya konu taşınmazda öncesinde 109/434 pay sahibi olduğu, adına kayıtlı payın tamamını eşi ile arasında devam eden boşanma ve tazminat davaları nedeniyle 05.03.2010 tarihinde 8.000,00 TL bedelle davalıya satarak devrettiği, satış tarihinde devredilen payın rayiç değerinin 102.509,00 TL olduğu, bilgisine başvurulan taraf tanıklarının beyanlarından davalının dava konusu payı satın alabilecek ve davalı tarafından ibraz edilen 02.03.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesinde belirtilen şekilde davacıya borç para verebilecek ekonomik güce ve gelire sahip olmadığı belirlenerek davanın kabulüne, Denizli ili, Pamukkale ilçesi, Hacıfakı Mahallesi 2348 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan ½ payın tamamı 217/434 pay kabul edilerek davalı adına kayıtlı 109/434 payın iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2022 tarihli ve 2021/1169 Esas, 2022/71 Karar sayılı kararı ile; davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil istemi olduğu, davacı ile davalı arasında, yazılı bir inanç sözleşmesinin bulunmadığı, dosyaya sunulmuş olan 13.08.2007 tarihli borç sözleşmesi ve 02.03.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin ve davacı tarafından davalıya verilmiş olan Denizli 5. Noterliğinin 19.09.2011 tarihli vekaletnamenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılamayacağı, 02.03.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesinden sonra taşınmaz hissesinin 05.03.2010 tarihinde davalıya sadece çıplak mülkiyetinin tapuda devredilmiş olduğu, taraflar arasındaki borç sözleşmesi ve borç tasfiye sözleşmesinin gerçek olduğu, davalı ile davacı arasında imzalanmış ve geçerli bir inanç sözleşmesi bulunmadığı, yazılı delil başlangıcı da bulunmadığından davacı tarafın inanç sözleşmesini kanıtlayamadığı ve davacının yemin deliline de dayanmadığından İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekir iken delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece 11.10.2022 tarihli ve 2022/3125 Esas, 2022/6593 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi tarafından 10.10.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında davanın hukuki nitelendirmesinin yapılmadığı, yine Mahkemenin gerekçeli kararında da herhangi bir nitelendirmede bulunulmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince ise davanın inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu şeklinde nitelendirme yapıldığı ve bu yönde inceleme yapılmak suretiyle sonuca varıldığı, davacının beyanından ve dava dilekçesindeki anlatımlardan davacının hile hukuki sebebine dayandığının açık olduğu, Mahkemece ön inceleme duruşmasında 6100 sayılı HMK’nın 137.maddesi gereğince hukuki sebep belirlenmeden ve nitelendirme yapılmadan sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, davacının hile hukuki nedenine dayandığı gözetilerek bu konuda araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ...'nin kardeşi tarafından yapılan hile sonucunda taşınmazdaki hissesini davalı kardeşi ...'ye devrettiği ve davalının bu hilesini davacı ...'nin de davalı kardeşine göndermiş olduğu Denizli 6. Noterliğinin 22.11.2017 tarihli ihtarname ile öğrenmiş olduğu, davanın da 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, hile olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2348 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan ½ payın tamamı 217/434 pay kabul edilerek davalı adına kayıtlı 109/434 payın iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; kararda herhangi bir hukuki bir değerlendirme yapılmadığını, tapu işlemlerinin davacının kendisi tarafından yapıldığını, vekaletname ile yapılan bir işlem olmadığını, taraflar arasında 13.08.2007 tarihli borç sözleşmesi ve 02.03.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesi mevcut olduğunu ve altındaki imzaların davacı tarafından inkar edilmediğini, davacı bu sözleşmelere istinaden tapu devir işlemini intifa hakkını uhdesinde bırakarak yaptığını, ileride geri alırım düşüncesi ile hareket ettiği kabul edilse dahi hile yapan tarafın davacının kendisi olduğunu ve kendi muvazaalı işlemine dayandığını, davalının davacıyı kandırdığına dair somut delil bulunmadığını, davalının hilesinden bahsedilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36. maddesi

Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 2348 ada 12 parsel sayılı 431 metrekare yüz ölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın 109/434 payı davacı ... adına kayıtlı iken, davacının 05.03.2010 tarihli satış işlemi ile söz konusu payını ( intifa hakkını uhdesinde bırakarak çıplak mülkiyetini) davalıya temlik ettiği, davalının satış işlemi ile edinmiş olduğu bu payı daha önceden adına kayıtlı olan 108/434 pay ile birleştirdiği kayden sabittir.

Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Somut olaya gelince; davacı, davalının kardeşi olduğunu, eski eşiyle arasında devam eden tasarufun iptali davası nedeni ile davaya konu taşınmazın devredildiğini ileri sürmüştür.

Taraflar arasında düzenlenen 13.08.2007 tarihli borç sözleşmesi, 02.03.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesi ile davacının dava konusu taşınmazın sadece çıplak mülkiyetini devretmesi ile birlikte bu dosyada dinlenen tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının dava konusu taşınmazdaki payını iradi olarak davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; davacı hile iddiasını kanıtlayamadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.