"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/801 E., 2023/814 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Espiye Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/474 E., 2022/477 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil, olmadığı takdirde tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; Giresun ili, Yağlıdere ilçesi, ... köyünde kain 109 ada 6, 7, 9, 10, 12, 13 ve 14 ile 107 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazların davalı ...'in kadastro çalışmaları sırasındaki hatalı beyanları neticesinde gerçek hak durumuna aykırı şekilde tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazlardan alan ve değer olarak en büyük olanların davalı ... adına kaydedildiğini, davacıların Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince tenkis davası açma hakkının bulunduğunu, eldeki davanın da zaten saklı payı ihlal eder nitelikteki işlemlerin öğrenilmesinden sonra açıldığını, davalı ...'in taşınmazları üçüncü kişiler olan çocuklarına satıp devrettiğini, yerleşik içtihatlar uyarınca eşler arasında ya da baba ile çocuklar arasında satış yapılması ve karşılığında para alınmasının hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu, mahallinde yapılacak keşif sonucu taşınmazların gerçek değerleri ile tapuda gösterilen satış değerleri arasında fahiş fark olduğunun görüleceğini, değerler arasındaki fahiş farkın dahi tarafların gerçek amaçlarının satış olmadığının ve muvazaa bulunduğunun açık göstergesi olduğunu, dolayısıyla tapuda yapılan satış işlemi tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı için muvazaa nedeniyle, asıl yapılmak istenen bağış işleminin ise resmi şekil şartına uyulmadığı için geçersiz olduğunu belirterek öncelikle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında davacılar adına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise davacıların saklı payına tecavüz eden kısmın tenkisi ile bedelinin belirsiz alacak şeklinde ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mirasbırakanlarının ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; kadastro tespitlerinin doğru olup herkesin yerinin doğru şekilde yazıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2020/474 Esas, 2022/477 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanılarak açılmış olup dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihleri olan 02.02.2010 ile dava tarihi olan 03.11.2020 tarihleri arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu, hak düşürücü sürenin niteliği gereği kesilmesi ya da durmasının söz konusu olmadığı, diğer yandan mirasbırakanın 15.06.1993 tarihinde öldüğü, ölümü ile davanın açıldığı tarih arasında Türk Medeni Kanunu'nun 571 inci maddesinde düzenlenen 10 yıllık sürenin de geçtiği belirtilerek davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı ...'in beyanları neticesinde hatalı ve gerçek hak durumunu ihlal edecek şekilde tespit edildiğini, gerek yüzölçüm gerekse de değer olarak yüksek olan taşınmazların davalı ... adına yazıldığını, kadastro çalışmaları sırasında davacı ...'in hükümlü olup vasisinin de davalı ... olduğunu, vasi olan davalı ...'in davacı ...'in hukuki haklarının kısıtlı olduğu bu dönemde kendi lehine ancak müvekil aleyhine olacak işlemler yaptığını, bu haliyle yapılan kadastro işleminin batıl olduğunu, davacı ...'in bu durumu cezaevinden tahliye olduğu 2020 yılında ancak öğrenebildiğini, hukuk düzeninin kötüniyeti korumayacağını, dolayısıyla davanın süreaşımı nedeniyle reddinin hatalı olduğunu, davacılardan ...'in de hastanede yattığını, davalı ...'in bu durumu da fırsata çevirdiğini, kamu düzenine aykırı tutulan evrakların tapu siciline esas alınamayacağını, davacı ...'in kadastro çalışmaları sırasında Libya'da çalıştığını, dolayısıyla askı ilanına veya kadastro faaliyetlerine itiraz edebilecek durumda bulunmadığını, yine davacı ...'in de ABD'de yaşadığını ve kadastro faaliyetlerinin yapıldığı dönemde ülkeye dönme imkanının olmadığını, davalı ...'in de beyanlarında davacıların köyde ikamet etmediklerini açıkça belirttiğini, davacılardan ...' in o dönem vasisi olan davalının davacı ... aleyhine işlem tesis etmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme kararının hukuka ve kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, davacıların saklı pay sahibi mirasçı olduğunu, davalının ise saklı payı zedeler nitelikte işlemler yaptığını, bu işlemlerin öğrenilmesinden sonra da eldeki davanın açıldığını, davalının taşınmazları üçüncü kişi konumundaki oğullarına satarak devrettiğini, yerleşik içtihatlar uyarınca dava konusu taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında fahiş fark bulunmasının işlemin yok hükmünde olduğunun objektif kanıtı olduğunu, zira bu durumda tapuda gösterilen satış işlemi tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı için hem şekil noksanlığı hem de muvazaa nedeniyle geçersiz ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.06.2023 tarihli ve 2023/801 Esas, 2023/814 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin tapuya dayalı olarak değil belgesizden yapılmış olmasına, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği 01.02.2010 tarihi ile dava tarihi olan 03.11.2020 arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olmasına, davacının terditli talebi olan tenkis talebi yönünden de mirasbırakan ...'in ölüm tarihi olan 15.06.1993 ile dava tarihi olan 03.11.2020 arasında Türk Medeni Kanunu'nun 571 inci maddesinde yazılı 1 ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmiş olmasına, hak düşürücü sürelerin durması ya da kesilmesinin söz konusu olmamasına ve tüm dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 571 inci (mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 513 üncü) maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dava konusu Giresun ili, Yağlıdere ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 6, 7, 9, 10, 12, 13 ve 14 ile 107 ada 37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihinin 02.02.2010 olduğu, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesi 3 üncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 03.11.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA;
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına;
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.12.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.