"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1553 E., 2023/334 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Pazar(Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/161 E., 2021/605 K.
Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağı ile tapu kütüğü arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 135 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 1/9’ar hisse oranında... ve müşterekleri adına tespit edildiğini, 1/9 pay sahibi... tarafından, baba adı ... ..., adının ise ..... olmasına rağmen kadastro tutanağına adı ile baba adının yanlış yazıldığını ileri sürerek Kadastro Komisyonuna itiraz edilmesi üzerine, komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda itirazın kabulü ile taşınmazın tamamının ... ... oğlu ... adına tesciline karar verildiğini ve kadastro tespitinin itirazsız şekilde kesinleştiğini, bu haliyle tescilin evrak-ı müsbitesine aykırı şekilde yapılmış olduğunu, bilahare taşınmazın ... adına satış suretiyle tescil edildiğini, oysa taşınmazda diğer 8 tespit malikinin de hakkının bulunduğunu, vekil eden idare tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1027. maddesi ve Tapu Sicil Tüzüğü’nün 74. maddesi uyarınca ilgililere tebligat yapıldığını ancak ilgililerin muvafakat vermediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağı ile tapu kütüğü arasındaki uyumsuzluğun giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde; diğer 8 tespit maliki ile dava konusu taşınmazın bir ilgisinin bulunmadığını, bu kişilerin taşınmazda zilyetliğinin de olmadığını, zira taşınmazın murisi ... ...’den geldiğini, öte yandan taşınmazı tapuya güven ilkesine dayanarak satın aldığını, Devlet tarafından yapılan hatanın sorumluluğunun kendisine yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... 30.09.2020 tarihli duruşmada; kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın amcası Atilla adına tespit edildiğini, esasen amcasının isminin İbrahim olduğunu, taşınmaz babası adına tespit edilmesi gerekirken yanlışlıkla amcası adına tespit edildiğini, amcasının da bu yanlışlığı gidermek için taşınmazı kendisine devrettiğini, bu nedenle taşınmazı devralırken yalnızca tapu masraflarını ödediğini beyan etmiştir.
2. Dahili davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ
Pazar (Rize) Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.08.2019 tarihli ve 2019/338 Esas, 2019/960 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kütüğünün tashihi talebinin Mahkemenin görev alanına girmediği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Pazar (Rize) Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, istinaf edilmeksizin 26.11.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine, Pazar (Rize) Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.09.2021 tarihli ve 2020/161 Esas, 2021/605 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanları ve bilirkişi raporlarından, dava konusu taşınmazın evveli itibariyle 9 tespit malikine ait olduğu, tespit tutanağında adı ... oğlu... olarak yazılı bulunan 1/9 pay sahibi ... ... oğlu ... tarafından yalnızca tespit tutanağına baba adı ve adının yanlış yazıldığı ileri sürülerek komisyona itiraz edilmesi üzerine, taşınmazın tamamının adı ve baba adı da düzeltimek suretiyle adına tesciline karar verildiği, her ne kadar davalı ... iyiniyet iddiasında bulunmuş ise de yargılama sırasında ilk celsedeki beyanında taşınmazı önceki maliki olan amcasından satın aldığını, tapu masrafı dışında ödeme yapmadığını belirttiği, bu durumda tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacağı, ihtilafın davacının kusurlu fiilinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 135 ada 17 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının 8/9 pay oranında iptali ile 1/9 payın ..., 1/9 payın .... (....), 1/9 payın ..., 1/9 payın ..., 1/9 payın ..., 1/9 payın ..., 1/9 payın .... (....) .... ve 1/9 payın ise .... adına tapuya tashih ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın yalnızca ihbar edilmesinin talep edildiği 8 tespit malikinin Mahkemece gerekçeli karar başlığında “davalı” olarak gösterilmesinin, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin de üzerlerinde bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mahallinde yapılan keşifte müvekkilinin tanıklarının dinlenmediğini, davacının eldeki davayı açma sıfatının bulunup bulunmadığının tartışılmadığını, Mahkemece doğru olup olmadığı bilinmeyen kadastro tespit tutanağına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, esas olarak alınması gerekenin askı ilanına çıkarılan komisyon tutanağı olduğunu, kaldı ki 8 tespit maliki dava açmak suretiyle tespite itiraz etmemişken davacının açtığı eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığını, dahili davalı olarak davada yer alan kişilere taşınmazdan pay verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.03.2023 tarihli ve 2022/1553 Esas, 2023/334 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 135 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda belgesizden 1/9'ar paylı şekilde..., ..., ...., ..., ..., ..., ..., ... ve... adına 11.11.2008 tarihinde tespit edildiği, ... ... oğlu ... tarafından 27.04.2009 tarihinde Kadastro Komisyonuna itiraz dilekçesi sunulduğu ve tutanakta yazılı "... oğlu..." isminin "... ... oğlu ..." olarak düzeltilmesinin talep edildiği, hal böyle olmasına ve diğer tespit maliklerinin hisselerine yönelik herhangi bir itirazda bulunulmamasına rağmen Kadastro Komisyonu'nun 06.05.2009 tarihli kararıyla taşınmazın müstakilen ... ... oğlu ... adına tespitine karar verildiği ve askı ilanına da bu şekilde çıkıldığı, askı ilan süresi içerisinde itirazda bulunulmaması üzerine komisyon kararının kesinleştiği ve taşınmazın ... ... oğlu İbrahim Sönmez adına tam hisse olarak tapuya tescil edildiği, daha sonra taşınmazın 17.12.2010 tarihinde yapılan satış işlemiyle de davalı ...'e devredildiği, her ne kadar davacı İdare tarafından tapudaki tescil işlemi ile bu işleme esas evrakı müspite arasında çelişki bulunduğundan bahisle tapu kütüğünün tashih edilmesi talebinde bulunulmuş ise de Kadastro Komisyonu tarafından taşınmazın müstakilen ... ... oğlu ... adına tespitine karar verildiği, askı ilanı ve tescil işleminin de Kadastro Komisyonu kararına uygun şekilde yapıldığı, kadastro tespit tutanağı ile Kadastro Komisyonu kararı arasında çelişki bulunmakta ise de Kadastro Komisyonu tarafından hatalı da olsa taşınmaz hakkında karar verilmiş olmakla kadastro tutanağının yerine komisyon kararının geçtiği ve kadastro tutanağının hukuki değerini yitirdiği, dolayısıyla tapu kütüğünde yapılan tescil işlemi ile evrakı müsbite arasında herhangi bir çelişki bulunmadığı, hal böyle olunca, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekili ile davalı ... vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının ayrı ayrı kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağı ile tapu kütüğü arasında uyumsuzluk bulunduğunu, Tapu Sicil Tüzüğü’nün 4, 5 ve 6. fıkraları uyarınca ilgililerin yazılı oluru olmadan uyumsuzluğun giderilemediğini, yapılan tebligatlara rağmen davalı tarafın muvafakat vermediğini belirtip istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; taşınmazın kadastro tespit tutanağı ile tapu kütüğü arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007 ve 1027. maddeleri; Tapu Sicil Tüzüğü’nün 74. maddesi; mülga Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 85. maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Rize ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 135 ada 17 parsel sayılı 4.893,81 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 9 pay itibariyle 1/9’ar pay oranında ... oğlu... ve müşterekleri adına tespit edilmiş; tespit tutanağında adı ... oğlu... olarak yazılı bulunan 1/9 pay sahibi ... ... oğlu ... tarafından tespit tutanağına baba adı ve adının yanlış yazıldığı ileri sürülerek komisyona itiraz edilmesi üzerine, Kadastro Komisyonunun 06.05.2009 tarihli kararıyla itirazın kabulüne, dava konusu taşınmazın .....oğlu..... adına tesciline karar verilmiş ve tespit 22.06.2009 tarihinde kesinleşmiş; bilahare taşınmaz 17.12.2010 tarihinde satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.