"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/161 E., 2022/338 K.
DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... vekili Avukat ..., ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekili Avukat ..., ..., ..., ...
DAVA TARİHİ : ...
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekili
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı verilen 21.04.2022 tarihli ve 2021/161 Esas, 2022/338 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Dairenin 07.02.2023 tarihli ve 2022/7788 Esas, 2023/625 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakan babası ...’in kardeşi ... ile ... İnşaat isimli komandit şirkete ortak olduklarını, ... ve ...’ın ölümü üzerine şirket işlerini çocukları olan davalılar ... ve ...’ın takip ettiğini, davalıların şirket işleri ile silah ruhsatlarının takibi konusunda vekaletname gerektiğini söylemesi üzerine kızkardeşleri ile birlikte davalı ...’i vekil tayin ettiğini, bilahare yaptığı araştırmada mirasbırakan ...’ten intikal eden 1 ada 51 parsel sayılı taşınmazdaki 3/80 payın vekil ... tarafından anneleri olan davalı ...’ye satış gösterilerek devredildiğini öğrendiğini, davalı ...’nin taşınmazı temellük ettiğinden haberi dahi olmadığını, alıcı vekili olarak davalı ...’ın hareket ettiğini, durum ortaya çıkınca davalılar ... ve ...’ın kızkardeşlerine sus payı olarak 300.000,00’er TL verdiğini, satış nedeniyle kendisine bir ödeme yapılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazın 3/80 payının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa devre konu payın rayiç değerinin (1.371.666,67 TL’den az olmamak üzere) davalılardan tahsilini istemiş; 31.01.2013 havale tarihli dilekçesi ile, tapu müdürlüğünün şirketlere yapılan satışlar hakkında kendisine yeterli bilgi vermediğini, bu nedenle şirkete karşı dava açmadıklarını, gelen kayıtlardan ikinci temliki öğrendiğini ileri sürerek kayıt maliki olan dava dışı ... isimli şirketin davaya dahil edilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; davacı ile eşinin kendisine ve piyasaya olan borçları satış bedelinden mahsup edilerek bakiye kısmın şahitler huzurunda ödendiğini, davacının herhangi bir hakkı kalmadığını, vekaletname tarihinden üç yıl sonra devrin yapıldığını, kötüniyetli olunsaydı hemen yapılabileceğini, satış gücünün kuvvetlendirilmesi için payların anneleri olan ...’de toplandığını, davacının uğradığı bir zarar bulunmadığını, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; iddiaları kabul etmediğini, davacı ile arasında akdi bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle aleyhine açılan davanın hukuki bir nedeninin bulunmadığını, öncelikle hakkındaki davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini, diğer davalı ... adına vekaleten taşınmaz iktisap ettiğini, davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... isimli Şirket vekili; müvekkilinin diğer davalı ...’den 7/80 payı rayiç bedeli karşılığında iyiniyetli olarak satın aldığını, iyiniyetinin korunması gerektiğini bildirip hakkındaki davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı ... dava açıldıktan bir gün sonra ölmekle davaya dahil edilen mirasçıları... ve ...; kardeşleri ... ile kuzenleri ...’ın şirket işlerinin takibi için kendilerinden vekaletname aldıklarını, satıştan sonradan haberlerinin olduğunu, erkek kardeşlerinin konunun kapanması için kendilerine para verdiğini beyan etmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.01.2016 tarihli ve 2011/456 Esas, 2016/12 Karar sayılı kararıyla; vekil ...’in annesi ...’nin 7/40 payını şirketlere sattığı, ...’e toplamda 15.253.000,00 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteğinin reddine; öte yandan, davalı ...’in davacıya ait payı devretmesi nedeniyle 1.371.666,67 TL’yi davacıya ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulü ile anılan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’ndan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Önceki Tarihli Bozma Kararı
Dairemizin 21.01.2020 tarihli ve 2016/17079 Esas, 2020/310 Karar sayılı kararıyla; "Somut olayda, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi taraf delilleri eksiksiz bir biçimde toplanmamıştır. Hal böyle olunca, ilk temlik yönünden vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulması, taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanılması, özellikle eldeki vakıa ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/135112 soruşturma numaralı dosyasının celp edilerek incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değenlendirilerek ilk yapılan temlikte vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkarılması, kullanıldığı saptanır ise ikinci temlik yönünden dahili davalı ... şirketinin iyiniyetli mal edinen 3. kişi konumunda bulunduğu savunması gözetilerek TMK’nın 1023 üncü maddesi uyarınca kazanımının korunup korunmayacağı hususu üzerinde durulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuksal neden yönünden hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş; davalı ... vekili ile davalı Şirket vekilinin karar düzeltme istekleri Dairemizin 31.03.2021 tarihli ve 2021/880 Esas, 2021/1920 Karar sayılı kararı ile, karar düzeltme dilekçelerinde yazılı nedenlerin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 440 ıncı maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vekil olan davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullandığı, davalı ... ile diğer davalı ...'ın el ve iş birliği içerisinde hareket ettikleri, dahili davalı Şirket'in ediniminin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davalı ... vekili, duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuşlardır.
E. Temyiz nedenleri
1. Davalı ... vekili; vekil edenlerin düzenlediği vekaletnamelere uygun şekilde satış işlemlerinin yapıldığını, Mahkemece, bozma kararına uyularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/135112 soruşturma sayılı dosyanın celbinden sonra başkaca hiç bir delil toplamadan ve dava hakkında esasa ilişkin beyanları sunmalarına fırsat verilmeden davacı tarafın beyanlarına itibar edilerek karar verildiğini, davacı vekaletnamede yazılı yetkiyi vermediğinden bahisle sahtelik iddiasında bulunduğuna göre HMK'nın 208 inci maddesi uyarınca münhasıran açılacak münferit bir dava ile bu iddia ispatlanmadıkça, bu davada dinlenemeyeceğini, dosyada taraf olarak yer alan ... ve ...'ın tanık sıfatıyla verdikleri beyanlara itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını, karar verilen duruşmaya mesleki mazeretleri nedeniyle katılamayacaklarını UYAP üzerinden Mahkemeye bildirdiklerini, bozma kararı doğrultusunda toplanacak başkaca delil olup olmadığı, yazılı yargılamanın tamamlanacağı ve sözlü yargılamaya geçileceği bildirilerek davanın esasına ilişkin beyanda bulunmak üzere davalı tarafa süre verilmemesinin yasaya aykırı olduğunu, davalının hiçbir hukuki menfaatinin bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Şirket vekili; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen gerekli araştırmanın yapılmadığını, kararın somut bir gerekçeye dayandırılmadığını, bozmadan sonra yeniden bilirkişi raporu alınmadığını, zamanaşımı defilerinin değerlendirilmediğini, taşınmazın davalı Şirket tarafından iyiniyetli olarak ve rayiç bedeli ödenerek satın alındığını, amacın taşınmazın diğer paylarını toplamak olduğunu, diğer davalıların taşınmazdaki payı satacaklarını söylemeleri ve ticari iş ilişkisi kapsamında para gönderildiğini, ancak bu vaad yerine getirilmeyince, bu nedenle kendisine gönderilen paranın tamamınının gönderilen hesaplara iade edildiğini, dava dilekçesinde vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasının bulunmadığını, davalı Şirketin noter tarafından düzenlenen vekaletnamenin geçerliliğine olan inancının, satıcı vekilinin kötü niyetli davrandığını bilmediği veya bilmesinin beklenemeyeceğinin gözönünde tutulması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
F. Onama Kararı
Dairenin 07.02.2023 tarihli ve 2022/7788 Esas, 2023/625 Karar sayılı kararı ile; Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
G. Karar Düzeltme Talebi
Dairenin yukarıda belirtilen bozma kararına karşı davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
H. Karar Düzeltme Nedenleri
Davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekili karar düzeltme dilekçesinde; davalı şirketin davaya konu satışta davacının yarı hissesini satın aldığını, ...'na vekaleten satılan hisselerin yarısının ... Yapı İnş.Tic. Ltd. Şti.’ye satıldığını, bu nedenle esasen davacının yalnızca 3/160 hissesinin davalı Şirket tarafından satın alındığını, diğer şirketin davaya dahil edilmemesi halinde yalnızca bedele hükmedilebileceğini, ilk satışın vekaletnameye uygun olması ve gerçek bedel üzerinden yapılması nedeniyle vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabulünün hatalı olduğunu, davalı Şirketin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, bu yönden hükmün somut bir gerekçeye dayanmadığını, savcılık dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, taşınmazın rayiç bedel üzerinden bedel ödenerek alındığını, paranın davacıya verilip verilmediğinin davalı şirket tarafından bilinemeyeceğini, davalı Şirketin diğer davalılarla birlikte hareket ettiğine dair hiçbir tespitin mevcut olmadığını, davalı ... ile önceden beri devam eden ticari ilişkilerinin mevcut olduğunu, hisse satım vaadi üzerine gönderilen paraların daha sonra iade edildiğini, bu hususun iyi niyeti bertaraf etmediğini, Mahkemece diğer davalılar hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava,vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İyiniyetli üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1023 üncü maddesi;
“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan bu maddeye göre, tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendisinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkânsız olan kişinin iktisabı korunur.
Öte yandan aynı Kanun'un “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1024 üncü maddesi ise;
“Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” hükmünü içermektedir. Bu madde ile de iyi niyetli olmayan kimsenin iktisabının korunmayacağına vurgu yapılmıştır. TMK’nın 1023 üncü maddesi iyiniyetle mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımını korurken, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 1024 üncü madde ile iyiniyetli olmayan üçüncü şahısların kazanımını hükümsüz saymıştır.
3. Değerlendirme
Dosyanın incelenmesinden; ... mirasçılarından olan davacı ... ile dava dışı kardeşleri... ve ...'nın, babaları ...'ten intikal edecek paylar için intikal, taksim ve anneleri ...'ye satış yetkisini içerir vekaletname ile 28.10.2008 tarihinde davalı kardeşleri ...'i vekil tayin ettikleri, davaya konu tarla vasıflı 1 ada 51 parsel sayılı 12.578 metrekare yüzölçümündeki taşınmazda davacı ...'a ait 3/80 pay ile dava dışı kardeşleri... ve ...'ya ait 3/80'er payın kendilerine vekaleten kardeşleri ... tarafından 20.09.2011 tarihinde anneleri ...'ye satış suretiyle devredildiği, devredilen toplam 9/90 hisse ile hali hazırda anne ... adına kayıtlı bulunan 5/80 hisse tevhid edildikten sonra ... adına kayıtlı toplam 14/80 hissenin ...'ye vekaleten oğlu ... tarafından 26.09.2011 tarihli satış işlemiyle eşit hisseyle davalı ... .. A.Ş. ile dava dışı ... .. Ltd. Şti.'ye devredildiği, nihai olarak her bir şirket adına kayıtlı 7/80'er payın bulunduğu anlaşılmıştır.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Şirket vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki karar düzeltme talepleri yerinde görülmemiştir.
3. Davalının hükme konu edilen pay miktarına ilişkin karar düzeltme talebine gelince; Mahkemece davacıya ait olup vekil tarafından öncelikle anneleri ...'ye daha sonra davalı Şirkete devredilen 3/80 payın tamamı yönünden kabul hükmü kurulmuş ise de davacı ve kardeşlerinin 3/80'er paylarının öncelikle anneleri ...'ye daha sonra eşit hisseyle iki farklı şirkete devredildiği, bu payların yarısının nihai olarak dava dışı ... Yapı İnş.Tic. Ltd. Şti. adına kaydedildiği, davacının payını devralan şirketlerden yalnızca davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş.'ye husumet yöneltmiş olması karşısında bu şirketten payının yalnızca yarısını talep edebileceği, vekaleten devredilen payın tamamının davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş.'den talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı anlaşılmıştır.
4. Ne var ki; anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda değinilen husus karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı ... İnş. San. Ve Tic. A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 inci maddesi yollamasıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesi uyarınca kısmen kabulüne, Dairenin 07.02.2023 tarihli ve 2022/7788 Esas, 2023/625 Karar sayılı onama ilamının kısmen ortadan kaldırılmasına,
2. Hüküm fıkrasının 1. bendindeki “3/80 oranında iptali ile iptal edilen 3/80 hissenin” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “3/160 oranında iptali ile iptal edilen 3/160 hissenin” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Alınan karar düzeltme harcı ve peşin yatırılan temyiz karar harcının ilgilisine iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.