"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/71 E., 2023/277 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptal-tescil ile tapu iptal - terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının reddine, asli müdahil Hazinenin talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı; Bursa ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 126 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu hatalı olarak taşınmazla hiçbir ilgisi olmayan davalı adına tespit ve tescil edildiğini, kadastrodan önce dava dışı 126 ada 3 parsel ile dava konusu 126 ada 2 parsellerin tapusuz olarak bir bütün halinde olduğunu, bu taşınmazın 1937 tarihli vergi kaydı ile maliki ve zilyedi olan ... tarafından Dursun Çetin'e satıldığını ve zilyetliğinin devredildiğini, Dursun'un ise 20.10.1995 tarihinde harici tarla satış senedi ile kendisine satarak zilyetliği devrettiğini, taşınmazın bir kısmını kendisine bırakarak kalan kısmını sattığını ve satın alan kişilerce kurulan kooperatif adına 126 ada 3 parsel olarak tespit ve tescil edildiğini, 3 parselin kuzeyinde bulunan, maliki olduğu ve kendisi adına tescil edilmesi gereken yerin de 2 parsel olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
2. Hazine vekili; teknik bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup özel mülkiyete konu edilemeyeceğini ileri sürerek asli müdahil olarak davaya katılmayı talep etmiş, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu taşınmazı ...'dan satın aldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; davacının 1995 yılında taşınmazı haricen satın aldığı, ancak kadastro tespitine kadar bu yeri kullanmadığı, ekip biçmediği, kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının davacı yararına oluşmadığı, davalının ise taşınmaza hiçbir zaman malik sıfatıyla zilyet olmadığı, nizalı yerin Hazine adına tapuya tescil edilmesi gereken yerlerden olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine, asli müdahil Hazinenin davasının kabulü ile tapu kaydının iptali ile taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin verilen ilk kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; keşif ara kararının usul ve kanuna uygun olmadığı, yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 26.03.2012 tarihli ek raporda parselin uygulama imar planında kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirtildiği, asli müdahil Hazine tarafından dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ileri sürülmüş ise de bu yönde yeterli uygulama ve araştırma yapılmadığına değinilerek yeniden keşif gününün belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiyeyle keşif yerine çağrılması, yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde ayrı ayrı dinlenmesi, kadastro sırasında dava konusu parsel ve komşu parsellere revizyon gören 23.03.1946 tarih ve 410 nolu tapu kaydının sınırlarının tek tek okunup mahalli bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydının sınırlarının zeminde gösterilmesinin istenilmesi, teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsamını belirtir krokinin düzenlettirilmesi, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının saptanması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağında belirtilen dayanak tapu kaydının bu taşınmazı kapsamadığı, tespit maliki olan davalı ...'ın ve kadastro tutanağında önceki zilyet olarak isimleri geçen ... ve ... adlı kişilerin de dava konusu taşınmazı hiç kullanmadığı, taşınmazın tespit öncesinde tapusuz olup çok önceleri ... adlı kişi tarafından kullanıldığı, daha sonra da davacı tarafından satın alındığı, davalı ... adına yapılan tespit ve tescilin iptali gerektiği, ancak bilirkişi raporu ile tespit edildiği şekilde taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle bu kısmın kıyı olarak terkinine karar vermek gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile kıyı olarak terkinine, (B) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı vekili ve asli müdahil Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.04.2018 tarihli ve 2015/20728 Esas, 2018/2405 Karar sayılı kararı ile; bozmaya uyulduğu halde mahalinde usulünce tapu kaydı uygulaması yapılmadığı, fen bilirkişisinden tapu kaydı uygulamasını içerir denetime elverişli rapor alınmadığı, kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi açısından tek kişilik jeolog bilirkişinin raporu ile yetinildiği, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliğinin kesin olarak belirlenmediğinden bahsedilerek tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilmesi, mahalinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve 362l sayılı Kanun'un 9. maddesinde nitelikleri yazılı 5 kişiden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrometri mühendisi ve fen bilirkişisi aracılığıyla yerinde keşif yapılması, kadastro sırasında dava konusu parsel ve komşu parsellere revizyon gören 23.03.1946 tarih ve 410 nolu tapu kaydının sınırlarının tek tek okunup mahalli bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydının sınırlarının zeminde göstermesinin istenilmesi; teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsamını belirtir kroki düzenlettirilmesi; taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının saptanması, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda idarenin düzenlediği haritaya değer verilerek harita düzenlenmediğinin saptanması halinde önceki bozma kararında da değinildiği şekilde belirlenmesi; 3 kişilik uzman ziraat bilirkişi kurulundan komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmaz bölümü hava fotoğraflarında işaretlenmek suretiyle bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesinin istenilmesi, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da incelenerek bu fotoğraflara göre taşınmaz bölümünün niteliğinin ne olduğunun belirlenmesi ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; davacı vekilinin karar düzeltme isteği reddedilmiştir.
3. Mahkemenin 08.06.2023 tarihli ve 2019/71 Esas, 2023/277 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafından dava konusu taşınmazın nizasız ve fasılasız 20 yıl boyunca zilyedliğinde bulundurulduğuna ilişkin somut delilin bulunmadığı, taşınmazın önceki maliki ...'tan sonra zirai amaçla kullanılmadığının tanık beyanları ile sabit olduğu, rapora göre taşınmaz üzerinde imar ve ihyanın bulunduğuna dair herhangi bir emarenin bulunmadığı gerekçesiyle davacının davasının reddine; alınan bilirkişi raporu uyarınca dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle asli müdahilin talebinin kabulüne, tapu kaydının iptali ile üzerindeki tüm takyidatlarından ari olarak kıyıya terkinine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...'ın vekil ile temsil edildiğinden bahisle davalı lehine vekalet ücretinin davacı tarafça ödenmesine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, numune alınmadan, soyut bir inceleme ile rapor verildiğini, rapora itirazda çelişkinin giderilmesi istenmiş ise de talebin reddedildiğini, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulduğunu, iddianın kanıtlandığını, bozma kararında tapu kaydı uygulamasının yapılması istendiği halde eksikliklerin yerine getirilmediğini, Hazine'nin usulüne uygun dahili dava dilekçesi bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali - tescil ve asli müdahale yoluyla, çekişmeli taşınmazın kıyı - kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi,
2. Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4., 5. ve 9. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715., 999. maddeleri, 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu, Bursa ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan dava konusu 126 ada 2 parsel sayılı, 516,74 m2 yüz ölüçümlü taşınmazın davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, davalı ...'in taşınmazı dava dışı S.S. Şirinköy Kooperatifi'ne sattığı, bilahare 22.12.2006 tarihinde tekrar satın aldığı, 18.08.2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.