Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4918 E. 2024/1960 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla Hazine tarafından açılan tapu iptali ve terkin davasıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozma kararına uygun olarak verdiği nihai kararında, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmasıyla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/88 E., 2021/83 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; davalının tapu kayıt maliki olduğu 114 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1440 m2’lik kısmının kıyı çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ve terkinini istemiştir..

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.03.2009 tarihli ve 2008/73 E. 2009/181 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 1586 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararları

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairenin 07.05.2009 tarihli ve 2009/9405 Esas, 2009/11840 Karar sayılı kararıyla; 12.11.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesine eklenen 3 üncü fıkra 2 ve 3 üncü cümle ve geçici 10 uncu maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 08.03.2010 tarihli ve 2010/1647 E., 2010/2532 K. sayılı kararıyla reddedilmiş, Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2010 tarihli ve 2010/284 Esas, 2010/437 Karar sayılı kararıyla bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin 10.02.2011 tarihli ve 2011/272 Esas, 2011/1103 Karar sayılı kararıyla; davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücreti tayin edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle karar bozulmuş, taraf vekillerinin karar düzeltme isteği Dairenin 22.06.2011 tarihli ve 2011/6539 E., 2011/7339 K. sayılı kararıyla kabul edilerek: "...Gerçekten de işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan Yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra meydana gelen değişiklik karşısında doğru olduğu söylenemez. Buna göre, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı birleştirme Kararına göre belirlenen veya belirlenecek olan kıyı-kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulacağı açıktır. Bunun yanında, davanın tamamen veya kısmen kabulü halinde de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümlerinin gözetileceği de izahtan varestedir. Tarafların, karar düzeltme isteğinin HUMK'un 440 ıncı maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 10.02.2011 tarih 2011/272 Esas, 2011/1103 sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına..." karar verilmiş, Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2011 tarihli ve 2011/232 Esas, 2011/268 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 1586 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 24.05.2012 tarihli ve 2012/3030 Esas, 2012/6027 Karar sayılı kararıyla; "...öncelikle idare tarafından 3621 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesi hükmüne göre "kıyı-kenar çizgisi" haritasının düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalı, ondan sonra üç jeolog veya jeoloji mühendisi veya yüksek mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı; harita düzenlendiğinin ve 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda "kıyı-kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği haritaya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin ya da düzenlenip de anılan İ.B. Kararında yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise kıyı-kenar çizgisi bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan delil olarak yararlanılarak belli edilmeli, belirlenen çizgi tapu fen memurunun krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılmalıdır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır..." gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 18.10.2012 tarihli ve 2012/12227 E., 2012/11556 K. sayılı kararıyla reddedilmiş, Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2014 tarihli ve 2012/371 Esas, 2014/48 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 1586 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.02.2017 tarihli ve 2016/21838 Esas, 2017/2615 Karar sayılı kararıyla; "...Mahkemece yeniden yapılacak keşifte 3621 sayılı Yasa'nın 9/2 nci maddesine ve 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre daha önceki keşifte yer almamış üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif icra edilmesi ve kıyı- kenar çizgisi araştırmasının yapılması, kıyı- kenar çizgisi bilimsel verilerden yararlanılarak düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliği taşımayan haritadan delil olarak yararlanılması, belirlenen kıyı-kenar çizgisi harita mühendisinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılması, bilirkişiler tarafından yeniden belirlenecek kıyı- kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı-kenar çizgisi arasında farklılık bulunduğu takdirde bu farklılığın nedenlerinin bilimsel gerekçelerle açıklığa kavuşturulması, dava konusu taşınmazın tamamen veya kısmen kıyı- kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, raporda kıyı -kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır." gerekçesiyle bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme isteği Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 tarihli ve 2017/13992 E., 2019/969 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile 1586 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davalı kurumun Kamu İktisadi Kuruluş olduğunu, dava konusu taşınmazın kayıkhane binasında can kurtarma hizmetlerinde kamu yararı doğrultusunda kullanıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43 üncü maddesi,

2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci ve 6 ncı maddeleri,

3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Şile Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.