Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4995 E. 2025/932 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçıların, murislerine ait olduklarını iddia ettikleri ve tapu kaydı bulunamayan taşınmazların tespiti, tescili veya bedelinin tahsili istemiyle Hazine'ye karşı açtıkları dava.

Gerekçe ve Sonuç: Muris adına kayıtlı olduğu iddia edilen taşınmazların akıbetinin tespit edilememesi, davacıların tapu kaydı veya zilyetliklerinin bulunmaması ve kadastro çalışmaları sonucu farklı kişiler adına tescil edilmiş olmaları gözetilerek, yerel mahkemenin davacıların tapu iptali ve tescil veya bedel istemlerinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/252 E., 2022/482 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - bedel davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar vekili, Bornova Tapu Müdürlüğüne husumet yönelterek ve Kadastro Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi olan ... ...'in Girit'den Türkiye'ye göç ettiğinde kendisine iskan hakkı verildiğini, murisin 17.04.1959 tarihinde vefat ettiğini ve terekesinin İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/4 Esas (tereke) - 2009/16 Karar sayılı dosyasıyla tespit edildiğini, İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin bu kararına dayanılarak Bornova Tapu Müdürlüğünden muris ... ... adına kayıtlı taşınmazların bilgilerinin talep edildiğini, verilen bu bilgiler doğrultusunda ilgili tapu müdürlüklerine başvurulduğunda iki adet taşınmazın kaydının bulunamadığını, dava konusu taşınmazların nereye gittiği ve kimin adına kayıtlı bulunduğunun anlaşılamadığını, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından ... zararlardan Devletin kusursuz sorumlu olması nedeniyle hak kaybına uğrayan müvekkillerinin zararının giderilmesi için; İzmir ili, Bornova ilçesi, Dağyeri mevkii cilt 3, no 28, tarih 11.06.1933, ... oğlu ... Efendi adına kayıtlı 6 dönümlük tarla ile İzmir ili, Bornova ilçesi, 198 ada 3 veya 30 veya 38 parselde kayıtlı Karasuluk sokağı ve zabıt defterinin 27. sayısında ... Efendi adına kayıtlı 4 dönümlük evvelce harap bağ şimdi tarla niteliğindeki taşınmazların tespiti ile müvekkilleri adına şerh edilmesini, taşınmazların tespitinin mümkün olmaması halinde emsal taşınmazların müvekkillerine verilmesini, bunun da mümkün olmaması halinde emsal taşınmazlara ait rayiç bedellerinin tespiti ile müvekkillerine ödenmesini istemiştir.

Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların, kök muris ... oğlu ... ...'in mirasçıları olduklarını, murise Girit'ten Türkiye'ye göç etmesinden sonra iskanen yerler verildiğini, görülen tereke davası sonucunda verilen bu yerlerden 11.06.1933 tarihli ve 28 sayılı 6 dönümlük tapu kaydının yapılan kadastro çalışmaları sırasında muris adına tespit edilmediğinin anlaşıldığını, bu kaydın Bornova Tapu Müdürlüğünün ayrılması sırasında Konak'tan getirtilmediğini ve davacıların mülkiyet haklarının ihlal edildiğini bildirerek bu taşınmazın tespiti ile davacılar adına tesciline, taşınmazın tespitinin mümkün olmaması halinde emsal taşınmazın davacılar adına tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde oluşan zararların tazminine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili; dava ile ilgili zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkide kadastro çalışmalarının 1948 yılı sonrasında yapıldığını ve kesinleştiğini, kadastrosu tamamlanan çalışma alanında kalan eski tapu kayıtlarının işleme tabi kayıt niteliğini kaybedeceğini, bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu müdürlüklerinde işlem yapılamayacağını, davacıların dayandığı kayıtların hukuki kıymetini yitirdiğini, ayrıca Yargıtay bozması öncesinde Mahkemece yapılan keşif ve sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarında, davacıların murislerine ait yapılan araştırmada iskan kaydına rastlanmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, ayrıca davacıların dava konusu taşınmazların İzmir Büyükşehir Belediyesi Aşık ... Rekreasyon alanı içinde kaldığını belirtmesi nedeniyle davanın İzmir Büyükşehir Belediyesine ihbarını talep etmiştir.

Dahili davalı İBB vekili cevap dilekçesiyle özetle; davacı tarafın davasının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili İzmir Büyükşehir Belediyesinin ilgili birimleri tarafından yapılan değerlendirmede Bornova İlçesi Dağyeri Mevkiinde bulunan 6 dönümlük taşınmazın mülkiyet yönünden belediye ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, Bornova ilçesi, Erzene Mahallesi, 198 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın 22.07.2009 tarihinde tevhit işlemi görerek 198 ada 195 parsel olduğunu, aynı tarihte 195 parsele ifraz işlemi yapılarak 198 ada 196 ve 197 parsellere ayrıldığını, yeni oluşan her iki parseldeki taşınmazların da Bornova Caddesinin Kuzeyinde yol dışında kaldığını, parseller üzerinde Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, bahsi geçen 198 ada 30 parselin kaydına ulaşılamadığını, anılan 198 ada 38 parselin de 23.09.2019 tarihinde ifraz işlemi sonucunda 14292 ada 1 parsel ve 198 ada 209 parsel olarak tescil edildiğinin yapılan araştırmalar sonucunda anlaşıldığını, 198 ada 209 nolu parselde kayıtlı taşınmazın Bornova ilçesi, Mevlana Mahallesi, 1701/7 sokakta kaldığını, taşınmaz üzerinde müvekkili Belediye tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, ayrıca Bornova Kadastro Biriminden edinilen bilgi-belgeler doğrultusunda 198 ada 3 nolu parselle ilgili 2009 yılında yapılan ifraz-yola terk işlemi sonucu 196 ve 197 nolu parsellerin, 198 ada 38 nolu parselle ilgili 2019 yılında yapılan kamulaştırma nedeniyle ifraz işlemi sonucu 208 ve 209 nolu parsellerin, 198 ada 30 nolu parselle ilgili ifraz-terk işlemi sonucu 130 ilâ 162 nolu parsellerin meydana geldiğini ve bu işlemler sonucu oluşan parsellerin bazılarının da sonradan parsel bazındaki uygulamalarla (tevhit vs.) değişikliğe uğradığının tespit edildiğini, sonuç itibariyle müvekkili İzmir Büyükşehir Belediyesi ile taşınmaz arasında bir mülkiyet ilişkisinin tespit edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.02.2017 tarihli ve 2012/93 Esas, 2017/140 Karar sayılı kararı ile; davacıların dayanağını oluşturan kayıtlardan birinin muris terekesinden satış nedeniyle çıktığı, dayanak diğer kaydın uygulanamadığı gibi kayıt kapsamında kalan taşınmazın davacıların kullanımında olmadığı, davacıların fiili ve hukuki zilyetliklerinin bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 05.11.2018 tarihli ve 2018/881 Esas, 2018/666 Karar sayılı kararıyla; Mahallinde yapılan keşif ve uygulama, alınan bilirkişi raporu ve dosya içeriği ile Mahkeme kararında gösterilen nedenlere göre davacıların davalarının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Kapatılan 20. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 2019/215 Esas, 2019/1119 Karar sayılı kararı ile; " ..Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli ve 2019/252 Esas, 2022/482 Karar sayılı kararıyla; Tapu Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 04.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda ayrıntılı ve isabetli olarak açıklandığı gibi, davacıların miras bırakanı ... oğlu ... (...) adına kayıtlı, İzmir İli, Bornova İlçesi, 11.06.1933 tarih ve 3 cilt 28 numaralı tapu kaydının; Bornova İlçesi Ergene Mahallesi 143 ada 3, 4, 5 ve 7 parseller, 193 ada 3 parselin tedavül sonucu 198 ada 196 ve 197 parsel olduğu, 198 ada 30 parselin de tedavül sonucu 198 ada 130 ila 162 parseller olduğu, Aşık ... Rekreasyon alanı ile Mevlana Mahallesi 1701/7 Sokakta bulunan 198 ada 38 parselin tedavül sonucu 14292 ada 1 parsel ve 198 ada 209 parsel olduğu, davacılar murisi ... oğlu ... Efendi ile herhangi bir bağlantılarının bulunmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararları ve tapu kaydına dayalı olarak farklı gerçek kişiler adına tahdit, tespit ve tescil olunduğu anlaşıldığından davacıların tescil ve tazminata ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkiler içerdiğini, rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığını, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinin tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline ... ilkelerinin yansımasının sonucu olarak mülkiyet hakkı ya da başkaca bir ayni hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup buna göre tapu sicilinin tutulmasından ... tüm zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, yevmiye 1136, cilt 3, sıra 27 nolu yeri 11.06.1933 tarihinde ... oğlu ... Efendi'nin parası olmadığı için sattığını, bu konuya diyecek bir şeyin olmadığını, ancak bilirkişinin 28 sıra numaralı 6 dönüm tarlanın tespitinin yapılamadığını, bu nedenle de dava tarihi itibari ile dava konusu yerin yanındaki parsellerin tespitinin de yapılamadığını bildirdiğini, bu tespitlerin yapılamamasının sebebinin müvekkilleri ya da murisleri olmadığını, 6 dönümlük tapulu yerin belirlenmesinin Devlete ait iken devlet görevlilerince gerekli ve özenli çalışma yapılmayarak müvekkillerinin mağdur edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip, Yerel Mahkemenin gerekçesinin 11 maddeden oluştuğunu, bu maddelerden birinin de taraf teşkili konusundaki problem olduğunu, bu konuda problem varsa işin esasına girilmemesi gerektiğini, Mahkemece verilen kararın hukuki gerekçe içermediğini, delillerinin toplanmadığını, bilirkişi raporunun gerçeği bulmakta yetersiz olduğunu, zeminde dava konusu yerin tespitinin yapılamamasının sebebinin müvekkilleri olmadığını, tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı Devletin sorumluluğunun bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapu iptali ve tescil, olmazsa 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1884 doğumlu muris ... ...'in 17.04.1959 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak asıl ve birleştirilen davaların davacıları olan 2000 yılında ölen oğlu ...'in eşi Nazmiye, çocukları ..., ..., ..., Seval, 1999 yılında ölen kızı ...'in çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile 1997 yılında ölen oğlu ...'in çocukları ... ile ...'ın kaldıkları, davacılardan ...'in yargılama aşamasında 21.04.2012 tarihinde öldüğü, mirasçıları olan eşi ve çocukları tarafından davaya devam edildiği, yine davacılardan ...'nin yargılama aşamasında 13.06.2017 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edildiği, yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporlarından; Haziran 1933 tarih ve 22 sıra nolu kaydın geldisi Haziran 1933 tarih ve 27 sıra nolu kayıt olup dosyaya celp edilen 11.06.1933 tarih ve 22 sıra nolu kaydın harap bağ şimdi tarla vasıflı 4 dönüm miktarında gayrimenkul, öncesi yani geldi kaydı muris ... oğlu ... Efendi adına kayıtlı iken kaydın iktisabında ileride fazlası Hazineye ait olmak şartıyla ... oğlu ... Efendinin satışından Haziran 1933 tarih ve 22 sıra nolu tapu ile ... oğlu ... Efendiye geçtiğinin görüldüğü, dolayısı ile muris ... Efendi'nin bu tapu kaydında mülkiyet bakımından bir hak ve alakasının kalmadığı, Haziran 1933 tarih 28 sıra nolu kaydın revizyon görmediği, söz konusu bölgedeki parsellere ait kadastro beyannameleri ile tapu kayıtlarının incelenmesinde ve dayanak iskan tapularında muris ...'nin ismine rastlanmadığı gibi muris veya mirasçılarının zilyetliği bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının asıl davada temyiz eden davacılardan, 187,80 TL bakiye onama harcının birleştirilen davada temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

Asıl davada davacılar yönünden: Birleştirilen davada davacılar yönünden;