Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4999 E. 2024/4991 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tescil harici taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilerek zilyetlikle kazanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tanık beyanları ve bilirkişi raporlarına göre, taşınmazlarda taş unsurunun toprak unsuruna galip geldiği, imar ve ihya faaliyetinin tamamlandığı tarih itibariyle zilyetliğin iktisaba elverişli süreye ulaşmadığı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı değerlendirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/406 E., 2023/783 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılmış iken yargılama sırasında tapu iptali ve tescili hüviyetini alan davanın; bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili, davalı Hazine, davalı ... ve Davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; dava dilekçesinde mevki ve sınırlarını açıkladığı, yörede 1968 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tespit harici bırakılan taşınmazların kendisi tarafından imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiğini, 25-30 yıl önce imar ve ihyanın tamamlandığını açıklayarak dava konusu yerin adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında 2014 yılında yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucunda çekişmeli taşınmazlar 106 ada 1 ve 113 ada 1 parsel numaralarıyla ihdas suretiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve köy halkı tarafından işgal edildiğini, kazanma koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Yargılama sırasında davaya dahil edilen ... ve ... vekilleri; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığını, davalı kurumların husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, 5395 sayılı Yasa uyarınca davanın reddine karar verilmesi halinde ise taşınmazların ilgili belediyeler adına tescilini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2010 tarihli ve 2007/528 Esas, 2010/340 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu gerekçesiyle teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 28.06.2005 tarihli raporuna ekli krokide 104 ve 105 numarayla gösterilen 23.429,27 metrekare ve 37.625,23 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28.03.2011 tarihli ve 2010/4650 Esas, 2011/1731 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yeniden keşif yapılarak 3 ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile hava fotoğrafı incelemesi yapılması, taşınmazın niteliği ve imar-ihyası hususunda yeniden rapor alınması, bu suretle davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2013 tarihli ve 2011/698 Esas, 2013/336 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda gider avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.05.2019 tarihli ve 2016/8356 Esas, 2019/4120 Karar sayılı kararıyla: "Yargıtay bozma kararlarından önce davacı tarafından Mahkemenin belirlediği keşif avansının mahkeme veznesine iki kez yatırıldığı ve bu ücretlerle mahallinde iki ayrı keşif yapıldığı, Yargıtay'ın son bozması üzerine Mahkemece, yeniden keşif yapılmasına karar verildiği, mahallinde yapılan iki ayrı keşfin sonuçsuz kalmasında davacı tarafa atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, bu nedenle yenilenmesine gerek görülen keşif giderlerinin davacı tarafa yüklenip bu giderlerin süresinde yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca davacıya, davasını ... ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığına da yöneltilmesi hususunda süre ve imkan tanınması; bu şekilde taraf eksikliğinin yöntemince tamamlanması halinde davalı Belediyelerin de savunma ve delilleri sorulup saptanması; daha sonra, masrafı ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanmak suretiyle çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılarak bozma ilamında işaret edilen hususlar yönünden inceleme ve araştırma yapılması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli taşınmazlar üzerinde davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve Hazine adına tapuda kayıtlı olan 113 ada 1 parsele dahil 22.457,18 metrekarelik alan ile (B) harfi ile gösterilen ve Hazine adına tapuda kayıtlı olan 106 ada 1 parsele dahil 35.349,54 metrekarelik alanın tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davanın kabulüne karar verildiği halde yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili; somut olayda davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının bilimsel gerçekliğe uygun olmadığını, davanın reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili; somut olayda davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı, davanın süresinde açılmadığı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddinin gerektiğini, yine taşınmazların davalı ... adına kayıtlı olmaması nedeniyle müvekkili kurum aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

4. Davalı ... vekili; davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı halde davanın kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu, öte yandan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği halde reddedilen bölüm yönünden müvekkili kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili isteğiyle açılmış iken, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların tapuya tescil edilmesi sonucunda tapu iptali ve tescili niteliğini almıştır.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Arıklı-Karabent Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmazlar yörede 1968 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakılmış, bilahare yargılama sırasında 2014 yılında yapılan toplulaştırma çalışmaları sonucunda çekişmeli taşınmazlar 106 ada 1 ve 113 ada 1 parsel numaralarıyla ihdas suretiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.

2. Hemen belirtilmelidir ki; tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikine yöneltilerek açılması zorunludur. Somut olayda, öncesi tescil harici olmakla beraber çekişmeli taşınmaz tapuda Hazine kayıtlı olduğuna göre, kayıt maliki olmayan Belediye Tüzel Kişiliklerinin davada taraf sıfatı bulunmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle iken davalı ... ile davalı ... aleyine açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3. İşin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı, çekişmeli taşınmazlar hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne hükmedilmiş ise de delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğü ve varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği görülmektedir.

4. Bilindiği üzere; 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde; orman yahut kamu orta malı sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilir. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.

5. Somut olaya dönüldüğünde; öncesi itibariyle taşlık vasıflı taşınmazın ancak imar ve ihya edildikten sonra iktisap edilebileceği tereddütsüzdür. Mahalllinde beyanına başvurulan davacı tanıklarının anlatımına göre evvelinde taşlık olan taşınmazların muhtelif tarihlerde taşlarından arındırılmak için ihya çalışması yapıldığı; ancak bilirkişi raporuna ekli görüntülere göre taşınmazlarda taş unsurunun toprak unsuruna galip geldiği, taşlılık sorununun taşınmazlar tarıma elverişli hale getirilecek biçimde ortadan kaldırılmadığı; kaldı ki imar-ihya faaliyetinin tamamlandığı anlatılan tarih itibariyle zilyetliğin iktisaba elverişli süreye ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, ziraat mühendisi bilirkişi raporuna göre 106 ada 1 parselin tam olarak imar ve ihya edilmediği, 113 ada 1 parselin ise hasat edilen bölümünde dahi yüzeyde yoğun taşlılığa tesadüf edildiği görülmektedir. Toplanan bu deliller ışığında monoskopik incelemeye dayanan soyut ve genel geçer ifadeler içeren jeodezi mühendisi bilirkişi raporuna itibar edilmesi de mümkün görünmemektedir.

6. Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacılar lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine, Kızıltepe Belediyesi ve Mardin Büyükşehir Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.