"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/138 E., 2023/132 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 28.06.2022 tarihli 2021/4684 Esas 2022/5226 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Siirt ili .... ilçesi .... köyünde bulunan 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın mülkiyeti ve zilyetliği davacılara ait olmasına rağmen kadastro çalışmalarında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli 127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde açılmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan Hazineye ait yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2014 tarih ve 2013/16 Esas 2014/109 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2015 tarih ve 2015/1073 E., 2015/1908 K. sayılı ilamıyla; “Davacıların aktif dava ehliyetlerinin olup olmadığı hususu ile zilyetlik araştırmasının yeterli olmadığı'' belirtilerek karar bozulmuştur.
Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.2020 tarih ve 2015/812 Esas, 2020/69 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiği, bu haliyle davalının tereke karşısında 3. kişi konumunda olduğu, davacı ...'in babası...ile davacı ...'in eşi....'in davacılar haricinde mirasçılarının olduğu, terekeye ait bir mal dolayısıyla 3. kişiye karşı dava açmanın tasarrufi işlem olduğu, bu haliyle tarafların aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-d ve 115. maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.06.2022 tarihli 2021/4684 Esas, 2022/5226 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece bozma sonrasında yapılan keşiflerde beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, davacı tarafın bildirdiği tanıkların mahallinde dinlenmediği, davacıların aktif husumet ehliyetine sahip olup olmadıklarının belirlenmediği, ayrıca davacının bildirdiği tanığın mahalli bilirkişi olarak dinlenmesinin de isabetsiz olduğu, bu nedenle yeniden keşif yapılarak keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın davacıların iddiaları doğrultusunda, murisin sağlığında davacıya bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlanmış ise bağışlandıktan sonra zilyetliğinin devredilip devredilmediği hususları maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanları arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesine çalışılması, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmazın davacı taraflara bağış yolu ile devredildiği, davacılar tarafından zilyetliğin eklemeli zilyetlik olarak devam ettirildiği, iddialarını ispatladıkları, bu haliyle kazandırıcı zamanaşımı ile kazanım koşullarının fen bilirkişi raporunda; (A), (B), (C), (D) olarak harflendirilen alanlarda davacılar lehine oluştuğu ancak Mahkemece davaya konu taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığı hususunda Siirt İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davaya konu taşınmazın yalnızca 29.03.2023 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımlarının ifrazının mümkün olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 29.03.2023 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 28.362,77 m2 lik yer ile (D) harfi ile gösterilen 27.046,74 m2 lik yerin tapu kaydının iptali ile (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı ... Özçelikadına, (D) harfi ile gösterilen kısmın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunda; (B), (C), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu ret edilen kısımlar ile davalı lehine takdir edilen vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasını, davacı tarafın (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısma yönelik iddialarını ispatladıkları halde Mahkemece ifrazının mümkün olmadığı gerekçesi ile bu kısımlar yönünden davanın reddine karar verildiğini, bu gerekçesinin hukuki ve yasal bir gerekçe olmadığını, Mahkemece ret kararı verilen (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımlara yönelik bilirkişi raporu alınmadığını, bu kısımlar hakkında neden ret kararı verildiğine ilişkin olarak kararda gerekçe yazılmadığını, ayrıca davalı lehine 12.368,49 TL vekalet ücretine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, yapılan araştırma ve incelemenin eksik olduğunu, dosya arasında yer alan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, davacının zilyetliğinin ekonomik amaca uygun olmadığı, davacı lehine yasada aranan şartların gerçekleşmediğini belirterek ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
Kadastro sonucunda çekişmeli 127 ada 3 parsel sayılı 130.867,72 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, Tuzkuyu Köy Tüzel Kişiliğinin zilyetlik ve tasarrufunda olduğu ancak senetsizden taşınmaz edinim miktarı 100 dönümü aştığından Hazine adına tarla vasfı ile tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, zilyetlikle iktisap koşullarının davacı taraf lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.
Bozma ilamında, çekişmeli taşınmaza güney yönden komşu olan Pınarca köyü çalışma alanında bulunan 122, 126, 127 ve 137 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarının getirtilmesi belirtildiği halde sadece komşu taşınmazların kadastro tutanakları getirtilmiş, tespite esas dayanak tapu kayıtları ve vergi kayıtları getirtilmemiş, dolayısıyla bilirkişi raporları ile yerel bilirkişi raporları denetlenememiştir. Mahkemece sadece davacılar yönünden belgesiz araştırılması yapılmış ise de tek başına davacıların zilyetliği yetmediğinden ve eklemeli zilyetliğe dayandıklarından murisleri adına da belgesiz araştırması yapılması gerektiği hususu gözden kaçırılmıştır. Mahkemece bozma ilamından önce alınan fen bilirkişi raporunda yapılan harflendirmeyle taşınmaz, (A), (B) ve (C) olarak üç kısma bölünmüş, (B) harfi ile gösterilen kısım tepelik olarak işaretlenmiş, bozma kararından sonra alınan fen bilirkişi raporunda ise taşınmaz, (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) olarak altı kısma bölünmüş, ilk raporda tepelik olarak gösterilen kısım bu sefer (D) ve (E) harfleri ile gösterilmiş (E) ve (F) harfleri ile gösterilen kısımlar raporda kayalık olarak işaretlenmiş böylece iki rapor arasında çelişki oluşturulmuş ve bu ayrımın nasıl yapıldığı anlaşılamamıştır. (E) ve (F) harfi ile gösterilen kısımlara yönelik hava fotoğrafı incelemesi de yapılmamıştır. Mahkemece hem kabul hem de ret kararı verilen bölümlere yönelik yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Öte yandan; Mahkemece hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda, (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımlar yönünden davacı taraf lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu, ancak 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanuna göre yazılan müzekkere cevabına göre bu kısımların ifrazının mümkün olmadığı gerekçesiyle bu kısımlar yönünden ret kararı verilmiş olması da isabetsiz olmuştur. Zira 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesinin son fıkrasında “Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar planı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır.” hükmü uyarınca imar planı olmayan yerlerde herhangi bir miktar sınırlaması yapılmayacağı gözden kaçırılmıştır.
Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmaza komşu olan ... Köyü 126, 127, 122 ve 137 parsellere ait kadastro tutanaklarının oluşumuna esas tapu kayıtları ile komşu 134 parselin tespitine esas tapu kaydı getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan nizalı taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise imar-ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususları ile kadastro tutanağında neden Köy Tüzel Kişiliğinin kullanımında olduğunun belirtildiği, Köy Tüzel Kişiliğinin bu taşınmazı nasıl kullandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının nizalı taşınmazların yönünü ne okuduğu belirlenmeli; Mahkeme hakiminin taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin ayrıntılı gözlemi tutanağa geçirilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor aldırılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı olacak şekilde nizalı taşınmazın niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, önceki ziraat raporlarını iredeler ve çelişkileri giderecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan ve gerekirse dosya arasına getirtilecek olan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak nizalı taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın tamamlandığı tarihi açıklar şekilde rapor düzenlettirilmeli; ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü'nden davacıların miras bırakanları yönünden belgesiz araştırması yapılmalı, nizalı taşınmaz bölümlerinin ilk defa imar planı kapsamına alındığı tarihe kadar 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesindeki kazanma koşullarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı hususu üzerinde durulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, (6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.