Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5314 E. 2024/7046 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, komşu parselin bir kısmının kendi parsellerine ait olduğunu iddia ederek tapu kaydının iptalini, duvarın kaldırılmasını ve müdahalenin men'ini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına rağmen bozma gereklerini tam olarak yerine getirmeyerek, yeterli inceleme ve araştırma yapmadan, taraflarla akrabalık ilişkisi bulunan mahalli bilirkişilerin beyanlarına dayanarak ve keşifte davacıya talep ettiği kısmı gösterme imkanı tanımadan hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/127 E., 2021/706 K.

Mahkemece bozma kararına uyularak verilen karar davacılar ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; Karabük ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 158 ada 56 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde yer alan ve davalı adına tespit edilen 158 ada 57 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının, paydaşı oldukları 56 parselin devamı olduğunu ve hatalı olarak 57 parsele dahil edildiğini, davalının yapmış olduğu binanın kendi taşınmazlarına 4-5 metre olacak şekilde taşkın olduğunu, ayrıca bu kısım üzerine davalı tarafından duvar inşa edildiğini ileri sürerek 158 ada 57 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptaline, bu kısım üzerinde bulunan duvarın kaldırılmasına ve müdahalenin men'ine karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, bahçe duvarının da kendisine ait taşınmaz içerisinde kaldığını, davacıların duvarın yapılışına hiçbir itirazda bulunmadıklarını, bu duvara davacı tarafça zarar verilmesi üzerine Eflani Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/1 Esas sayılı dosyasında mahkumiyet kararı verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.06.2016 tarih, 2013/654 Esas, 2016/558 Karar sayılı kararı ile; taşınmazlar arasındaki "kaş"ın eskiden beri sınır olarak kullanılmadığı, davacı tarafa ait olmadığı, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarih, 2020/195 Esas, 2020/424 Karar sayılı kararı ile; "kaş" olarak adlandırılan müşterek sınırın fen raporunda işaretlenip gösterilmediği, bilirkişi raporunun ekindeki krokide yalnızca davacının iddiasına konu bölümün gösterilmesi ile yetinildiği, keşfi takibe ve denetime elverişli rapor alınmadığı, zirai bilirkişi tarafından zeminde ortak kullanım sınırı olup olmadığı yönünde araştırma yapılmadığı, keşif mahallinde çekişmeli taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş teşhise elverişli fotoğrafların rapora eklenmediği, beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklara çekişmeli taşınmaz bölümünün hangi tarafın zilyetliğinde olduğu, müşterek sınırın kadastrodan evvel nasıl belirlendiği hususlarının maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmadığı, ortak sınırın tespiti hususunda nizalı bölüm üzerinde kadastro öncesinde sürdürülen zilyetliğinaraştırılmadığı, tespitten sonraki fiili kullanım durumuna itibar edildiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; fen bilirkişi raporunda kırmızı ve yeşil renkte gösterilen (A) ve (B) harfi ile işaretli alanın toplamının taraflar arasındaki sınırı belirlediği, herhangi bir kişi tarafından kullanılmadığı, köydeki genel uygulamaya göre "kaş" diye tabir edilen kısmın ortak alan olduğu ve bir taşınmaza dahil olmadığı, hava fotoğraflarında, mahallinde yapılan keşifte ve tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarında da davaya konu "kaş" diye hitap edilen kısımda tarafların zilyetliğini gösterir herhangi bir unsur bulunmadığı, davacıların iddia ettikleri alanın raporda belirtilen alandan daha çok alanı kapsadığı ancak tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile raporda belirtilen kısmın ortak alan olduğunun ispatlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; krokide (B) harfi ile gösterilen ve davalının taşınmazına dahil edilmiş olan alanın ortak sınır olarak tescili ile bu alana yapılan müdahalenin men'ine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; seçilen mahalli bilirkişilerin tarafsız olmadıklarını, davacılar ile husumetli kişiler olduklarını, mahalli bilirkişi ve tanıklardan keşif sırasında “kaş” olarak tabir edilen sınırın gösterilmesinin istenilmediğini, davalının akrabaları tarafından gösterilen yerlerin fotoğraflarının çekildiğini, hava fotoğraflarının usulünce değerlendirilmediğini, davacıların husumetli bulunduğu mahalli bilirkişilerin beyanları doğrultusunda farazi bir kaş sınırı belirlenip mevcut kadastro sınırı ile arasındaki alanın ölçüldüğünü, yerinde inceleme yapılmaksızın düzenlenen ek raporu kabul etmediklerini, ziraat bilirkişi raporunda sınır veya ayrıcı unsur yönünden bozma kararında belirtildiği şekilde inceleme yapılmadığını,taşınmaz değerinin dava tarihine göre belirlenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/706 Esas sayılı dosyasında el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri yönünden yargılama devam etmesine rağmen bu dosyadan tefrik edilen eldeki davada da anılan istekler yönünden hüküm kurulduğunu, krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydı iptal edilmiş olmasına rağmen, kararın gerekçesinde (A) harfi ile gösterilen kısmın da ortak sınır olduğu ve kimsenin taşınmazına dahil olmaması gerektiğinin belirtildiğini, bu durumda davacılara ait olan ve fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen alanın da tapu kaydının iptali gerektiğini, krokide duvarın devamının hatalı gösterildiğini, fen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Karabük ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 158 ada 56 parsel sayılı bahçe vasıflı taşınmazın senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile...’a ait iken ölümü ile mirasçıları adına tespit edildiği ve taşınmazda davacıların elbirliği mülkiyeti ile ortak oldukları, kadastro tespitinin 13.10.2009 tarihinde kesinleştiği; 158 ada 57 parsel sayılı “betonerma iki katlı ev-odunluk-bahçe” vasıflı taşınmazın senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile davalı adına tespit ediliği, tespitin 13.10.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, HMK'nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümlerin infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olması gerekmekte olup 22.09.2014 tarihli ara karar ile el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri yönünden dava tefrik edilerek Mahkemenin 2014/706 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş olmasına rağmen eldeki davada da anılan talepler yönünden hüküm tesis edilmesi doğru değildir.

Diğer taraftan, Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, hüküm kurmaya yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide davacının talep ettiği kısım işaretlenmemiş, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında geçen "kaş" sınırı, meyve ağaçları ve kot farkı bulunduğu belirtilen kısımları teşhise elverişli fotoğraflar rapora eklenmemiş, beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişilerin davalı ile akrabalık ilişkisi bulunduğu ve davacının bu hususa keşiften önce itiraz ettiği, buna rağmen taraflarla akrabalık bağı bulunmayan mahalli bilirkişiler tespit edilmeden keşif yapılarak sonuca gidilmiştir.

Hal böyle olunca; öncelikle mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişilerle, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuru ile yeniden keşif yapılması, keşif sırasında davacıya talep ettiği kısmın sınırlarını göstermesi imkanının tanınması, bu kısmın fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide işaretlenmesi, mahalli bilirkişiler ve tanıklardan müşterek sınır olarak bahsedilen "kaş" yükseltisinin ve meyve ağaçlarının zeminde gösterilmesinin istenilmesi, bu kısımların fotoğrafları ile fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokinin çakıştırılması, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, kimler tarafından ne kadar süreyle ve hangi sınırlarla kullanıldığı, taraflara ait taşınmazların ortak sınırının neresi olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir biçimde kroki düzenlettirilmesi, bu krokinin ölçeklendirilerek büyütülmesinin istenilmesi, ziraat mühendisi bilirkişiden zeminde ortak sınır olarak kabul edilebilecek ayırıcı bir unsur olup olmadığı hususunda değerlendirmeyi içeren ve çekişmeli taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını da içerir rapor alınması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve el atmanın önlenmesi ile yıkım istekleri yönünden davanın tefrik edildiği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden taraflara iadesine,

Dosyanın kararı veren Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.