Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5342 E. 2024/6614 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 20 yıldan uzun süredir taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, bilirkişi raporları, tanık beyanları ve hava fotoğrafları ile ispatlandığı, bu zilyetliğin çekişmesiz ve aralıksız nitelikte olduğunun belirlenmesi ve taşınmazın niteliğinin özel mülkiyete elverişli bulunması gözetilerek, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1643 E., 2023/620 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/ Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/64 E., 2021/98 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Zonguldak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/338 Esas 2018/40 Karar sayılı dosyası ile daha önce dava konusu taşınmaz ile ilgili lehine karar verildiğini ancak kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/830 Esas, 2018/1402 Karar sayılı ilamı ile kaldırıldığını ve kaldırma kararı sonrası dosyanın 2018/463 Esasını aldığını, ancak hastalığı nedeniyle davayı takip edemediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dava konusu Zonguldak ili, Merkez ilçesi, Karaelmas Mahallesi 902 ada 15 parseldeki taşınmazın 40 yılı aşkın süredir zilyetliklerinde bulunduğunu ancak hatalı olarak tapuda Hazine adına tescil edildiğini, bu nedenlerle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dava ve talep konusunun net bir şekilde belli olmadığını, davacı yanın istemi kadastro tespitine itiraz ise davanın süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılması gerektiğini, bu nedenle hak düşürücü sürenin re'sen dikkate alınması gerektiğini, ayrıca görev itirazında ve zamanaşımı definde bulunduklarını, davanın dava şartlarının yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan dava konusu 902 ada 15 parsel sayılı taşınmazın daha önce Zonguldak 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.06.2011 tarihli ve 2011/176 Esas, 2011/618 Karar sayılı görevsizlik kararına konu olduğunu, davanın Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/253 Esas sayılı dosyasında görülmeye başlandığını, anılan dosyanın ise Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/84 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini, sonrasında ise tefrik edilip Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/338 Esas sayılı dosyasında görülerek Mahkemenin 08.02.2018 tarihli ve 2017/338 Esas, 2018/40 Karar sayılı kararına konu olduğunu, bu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmasının ardından yürütülen işlemler sonucunda Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.09.2019 tarihli ve 2018/463 Esas, 2019/301 Karar sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ayrıca dava değerine itiraz ettiklerini ve eksik harcın davacıya tamamlattırılmasını talep ettiklerini, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğunu, bu nedenle zamanaşımı yoluyla iktisabının mümkün olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmaza dair kadastro tutanağında da davacı ... ile dava dışı ... 'in söz konusu taşınmaz üzerindeki kullanımlarını gösteren bir kanıt ileri sürmediklerini, dava konusu taşınmaz yönünden koşulların gerçekleşmediğini, davacının iyi niyetten uzak bir şekilde mal edinme amacında olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden, istemleri kabul görmezse esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; fen bilirkişi heyet raporunda da gösterildiği şekilde taşınmazın en eski tarihli hava fotoğrafında dahi komşu parsellerinde yapılaşmaların bulunduğu, bu açıdan Devlet tasarrufunda bulunup özel mülkiyete konu edilemeyecek orman, mera, yayla benzeri bir niteliğinin bulunmadığı, yine itibar edilen teknik bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği şekilde taşınmazın toprak yapısı, üzerindeki ağaçların cinsi ve yaşları nedeniyle en geç 40 yıl öncesinde taşınmazın ihyasına başlanıldığı görülerek taşınmazın niteliğinin özel mülkiyete uygun, zamanaşımı ile kazanıma elverişli nitelikte olduğu, davacının TMK'nın 713., Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen 20 yıllık çekişmesiz aralıksız devam eden zilyetliğine yönelik olarak ise mahalli bilirkişilerin anlatımlarının birbirini doğruladığı, en geç 1980 yılının başından beri söz konusu taşınmazın davacı ve abisi ... ile müşterek olarak bahçe vaasfıyla kullanıldığı, davacının asıl olarak bahçenin ihyasını yapan ve mahsulünü toplayan taraf olduğu, yine Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/84 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde de taşınmazın kardeşler tarafından haricen alınıp yine 1980'lerden beri müşterek şekilde zilyet olarak kullanıldığı, ancak kadastro çalışmaları sonucunda kardeşlerin taşınmazın sınır olarak bölünmesi hususunda anlaşamadıklarının görüldüğü, davacının tam kısmı belirlenebilir olmasa da taşınmazın tamamına yönelik 1/2 hisseli malik sıfatı ile kadastro tarihi olan 2010 yılından çok önce 1980'lerin başında başlayan zilyetliğinin olduğu ve bunun 20 yıl üzerinde aralıksız ve çekişmesiz olarak devam ettiği, bahçenin gerekli bakımının davacı tarafından yaşlılığı nedeniyle son yıllarda yapılamamasının zilyetliği kesen bir niteliğinin bulunmadığı, bu açıdan insan eli ile yetiştirme ağaçların bulunduğu, taşınmazda harici olarak oluşan çalı, dikenlik benzeri bitkilerin zilyetliği kesen nitelikte değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, uzman fen ve ziraat bilirkişilerce yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma ile çekişme konusu taşınmazın eski tarihli hava fotoğrafında dahi tarımsal amaçlı kullanılan yer olup halen de üzerinde meyve ağaçlarının olduğu, davacıya ait dava dışı 902 ada 13 parselle benzer özellik gösterip bütünlük arz ettiği, adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazları olduğunu, dava süresi içerisinde açılmamış olmasına rağmen bu husus dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosya içeriğinde söz konusu taşınmazın davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla davacı tarafından kullanıldığına dair hiçbir kanıt bulunmadığını, müvekkil idarece söz konusu bilirkişi raporunun düzenlendiği taşınmazın mahallinde yapılan tespitte taşınmazın üzerinde kestane, kavak vb. orman envali ağaçların bulunduğu, taşınmazın üzerine kısmen hafriyat ve çöp döküldüğü, zilyetlik oluşturacak bir kullanım olmadığının tespit edildiğini, mahalli bilirkişi beyanlarında söz konusu taşınmazın yirmi yıldan bu yana aralıksız olarak kullanıldığına dair hiçbir tespit, iddia, bilgi ve belge olmadığını, buna rağmen Mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm kurulduğunu ve istinaf taleplerinin reddine karar verildiğini, ayrıca Mahkemenin kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın imar-ihya edilerek en az 30-40 seneden beri nizasız fasılasız olarak kullanılmakta olduğunun ifade edildiğini, bilirkişilerin bu şekilde bir tespitte bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu yerin davasız ve aralıksız kullanılıp kullanılmadığının tespitinin bilirkişilerce yapılmasının mümkün olmadığını, bilirkişilerce asıl tespit edilmesi gereken imar ve ihya söz konusu ise taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başlandığı ve imar ve ihyanın hangi tarihte sona erdiği hususlarına raporda yer verilmediğini, raporda son 10 yıl süresince arazi üzerinde temizlik, bakım ve meyve ağaçlarında budama yapılmadığı, taşınmazın uzun süredir bakımsız halde olduğunun belirtildiğini, rapordan anlaşılacağı üzere zilyetlik süresinin kesildiğini ve kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/ HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu; Zonguldak ili, .... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 902 ada 15 parsel sayılı taşınmaz 1.398,73 metrekare yüzölçümü ve "bahçe" vasfı ile senetsizden Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın 1/2 hissenin kendi adına tescilini talep etmiştir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.