"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/785 E., 2023/738 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bingöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/316 E., 2021/130 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kamu düzenine aykırılık nedeniyle kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Bingöl ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 270 ada 13 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 45 yıldır davacının malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu, buna rağmen taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit gördüğünü, tespite karşı davacı tarafından yapılan itiraz neticesinde Bingöl Kadastro Mahkemesinin 2009/64 Esas sayılı kararı ile taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiğini, çekişmeli taşınmazın bitişiğindeki 14 parsel sayılı taşınmazın 2/3 hissesinin davacıya ait olduğunu, her iki taşınmazın bir bütün olarak kullanıldığını, taşınmaz üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Karayolları Bölge Müdürlüğünün talebi üzerine ifraz edildiğini, taşınmazın hali hazırda boş vaziyette olduğunu, zilyetliği kanıtlar herhangi bir muhdesatın mevcut olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; eldeki davanın kadastro tespiti öncesi nedene dayandığı, taşınmazın hükmen tesciline esas teşkil eden Kadastro Mahkemesi kararının 21.02.2011 tarihinde kesinleştiği, hava fotoğraflarının incelenmesi neticesinde tespitin kesinleştiği tarihten evvel taşınmaz üzerinde imar ve ihyayı ispatlar zilyetliğin söz konusu olmadığının anlaşıldığı, taşınmazın hükmen tesciline esas teşkil eden Bingöl Kadastro Mahkemesinin 2009/64 Esas, 2009/591 Karar sayılı kadastro tespitine itiraz davasındaki tespitlerin de aynı doğrultuda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline esas teşkil eden Bingöl Kadastro Mahkemesinin 30.12.2009 tarihli ve 2009/64 Esas, 2009/591 Karar sayılı dava dosyasının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği, bu nedenle davanın kesin hüküm hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kamu düzenine aykırılık nedeniyle kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Bingöl Kadastro Mahkemesinin 30.12.2009 tarihli ve 2009/64 Esas, 2009/591 Karar sayılı dava dosyası ile eldeki davanın muhakeme konusu olan maddi ve hukuki olguların aynı olmadığı, kesin hükmün şartlarının oluşmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu; öte yandan, vekalet ücretinin de yanlış tayin edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili, vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesi talebiyle temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2.Kadastro çalışmaları sırasında Bingöl ili, .... ilçesi, .... köyü 270 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfı ile 1936 tarih, 109 tahrir sıra numaralı vergi kaydı ile Hazine adına kayıtlı olduğu, vergi kaydının hudut ve mevkii itibariyle taşınmazı bir bütün olarak kapsadığı, taşınmazın .... ile.... ve müşterekleri tarafından işgal edildiği, uygulanan vergi kaydının üç sınırının sabit olması nedeniyle vergi kaydının hudutlarına itibar edildiği belirtilerek Hazine adına tespit edildiği, askı ilan süresi içerisinde açılan dava sonucunda Bingöl Kadastro Mahkemesinin 30.12.2009 tarihli ve 2009/64 Esas, 2009/591 Karar sayılı kararı ile; fen bilirkişilerin 26.11.2009 tarihli rapor ve krokilerinde (A) harfi ile gösterilen 10.355,19 metrekarelik alanın ifraz edilerek aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle bahçe niteliği ile 1/3 hisse oranında ... adına, 2/3 hisse oranında ise eldeki dosya davacısı ... adına tesciline (270 ada 14 parsel olarak tescil edilmiştir), fen bilirkişilerin rapor ve krokilerinde (B) harfi ile gösterilen 3.342,54 metrekarelik alanın düzeltilen yüz ölçümü ve miktarı ile ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiği, hükmün davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 25.11.2010 tarihli ve 2010/12158 Esas, 2010/14597 Karar sayılı kararı ile hükmün onanarak 21.02.2011 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, taşınmazın hükmen tesciline esas Bingöl Kadastro Mahkemesinin 30.12.2009 tarihli ve 2009/64 Esas, 2009/591 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesi tarafından işin esası yönünden davanın reddine karar verildiği ve davalı Hazine yararına nispi vekalet ücretine hükmedildiği, hükmün istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzeni nedeniyle kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verildiği; ancak yeniden hüküm tesis edilirken kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına vekalet ücreti takdir edilmediği anlaşılmaktadır. Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesi kararının A bendinin 3. fıkrası olacak şekilde "Davalı Hazine kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye ödenmesine" cümlesinin yazılması, sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.