"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/491 E., 2023/455 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/16 E., 2021/164 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., Siirt Kadastro Mahkemesine 04.04.2016 tarihinde sunduğu dava dilekçesinde özetle; ... ilçe, ... köyü çalışma alanında bulunan 899 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edildiğini, oysa taşınmazın mirasbırakanı ...'ten kendisine kaldığını, mirasbırakanın taşınmaz hakkındaki kadastro tespitine itiraz ettiğini, Kadastro Komisyonunun 1995/99 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiğini, ancak bu kararın mirasbırakanına hiç bir zaman tebliğ edilmediğini, kararın 14.10.1998 tarihinde kendileri ile akrabalık bağı bulunmayan ...'a tebliğ edilerek usulsüz kesinleştirildiğini, taşınmazın uzun yıllardır zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu ve hiç bir zaman mera olarak kullanılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; hak düşürücü sürenin geçtiğini, kadastro tespitine itiraza ilişkin komisyon kararının usulüne uygun tebliğ edildiğini, taşınmazın mera vasfında olup özel mülke konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Siirt Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın görev yönünden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.09.2019 tarihli ve 2016/8912 Esas, 2019/5837 Karar sayılı ilâmı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarihli ve 2019/5652 Esas, 2020/1054 Karar sayılı ilamı ile reddedilmesi üzerine dava Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/226 Esas sırasına kaydedilmiştir. Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2020/226 Esas, 2020/701 Karar sayılı kararı ile; davada Batman Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, kararın itiraz edilmeden kesinleşmesi üzerine dava Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/16 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2021 tarihli ve 2021/16 Esas, 2021/164 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının mirasbırakanı ...'in 30.01.1985 tarihinde kadastro müdürlüğüne dilekçe vererek yapılan tespite süresi içinde itiraz ettiğini, kadastro komisyonun 23.09.1996 tarihinde toplanarak 1996/99 kararı ile davacının mirasbırakanının yapmış olduğu itirazın reddine karar verildiğini, bu kararın davacının mirasbırakanı ...'e hiçbir şekilde tebliğ edilmediğini, kararın 14.10.1998 tarihinde davacı ile bir akrabalık bağı olmayan ve aynı konutta dahi oturmayan ... adlı köylüsüne tebliğ edildiğini, bu şekilde usulsüz yapılan tebligat ile kadastro tutanağının usulsüz bir şekilde kesinleştirildiğini öğrenmeden itibaren hemen dava açtıklarını, taşınmazın tarım arazisi olduğunu ve davacı tarafından kullanıldığını, süresinde açtıkları davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 05.05.2023 tarihli ve 2023/491 Esas, 2023/455 Karar sayılı kararıyla; ... köyünde 1984 yılında kadastro çalışmasının yapıldığı, çekişmeli 899 parsel numaralı taşınmazın kadastro tutanağının 26.10.1984 tarihinde düzenlendiği, 02.01.1985 tarihinde 30 günlük askı ilanına çıkarıldığı, ilan süresi içinde 30.01.1985 tarihinde ... tarafından tespite itiraz edildiği, kadastro komisyonunca yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine dair verilen 23.09.1996 tarihli kararın ilgililere 14.10.1998 tarihinde tebliğ edildiği ve süresinde dava açılmadığından 16.11.1998 tarihinde kesinleşerek taşınmazın mera kütüğüne kaydedildiği ve halen aynı şekilde kayıtlı olduğu, davacı tarafın 04.04.2016 tarihinde dava açtığı, tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacının kadastro öncesi zilyetliğe ilişkin talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro çalışmaları sonucu ... köyü çalışma alanında bulunan 899 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, kadimden beri ... köyü halkı tarafından mera olarak kullanıldığı ve halen de bu şekilde olduğu belirtilerek 26.10.1984 tarihinde mera olarak sınırlandırılması yapılmış, tespite ... tarafından itiraz edilmesi üzerine, kadastro komisyonunca yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine dair verilen 23.09.1996 tarihli karar ilgililere 14.10.1998 tarihinde tebliğ edilmiş, süresinde dava açılmadığından kadastro tutanağı 16.11.1998 tarihinde kesinleşmiş ve taşınmaz mera kütüğüne kaydedilmiştir.
3. Dava konusu taşınmaza yönelik eldeki dava, Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 04.04.2016 tarihinde açılmıştır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.