"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/79 E., 2023/79 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisi ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davacı vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Siirt ili, .... ilçesi .... Mahallesindeki 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini, esasen taşınmazın babasından taksimen davacıya kaldığını, 30 yılı aşkın zamandır taşınmazı kullandığını ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının bir kısmının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu öne sürerek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08.09.2015 tarih 2013/324 Esas 2015/294 Karar sayılı kararıyla; zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Siirt ili, .... ilçesi, .... köyü 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptaliyle krokide (A) harfi ile gösterilen 1.970,93 metrekarelik bölümün davacı adına tapuya tesciline, (B) harfi ile gösterilen bölümün Hazine adına devamına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi ile davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.10.2020 tarihli 2018/797 Esas, 2020/4639 Karar sayılı kararıyla; tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi, harita ve jeodezi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi katılımıyla keşif yapılması, taşınmazın aktif dere yatağında kalıp kalmadığının belirlenmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Siirt ili, .... ilçesi, .... köyü 119 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptaliyle krokide (A) harfi ile gösterilen 1.970,93 metrekarelik davacı adına tapuya tesciline, (B) harfi ile gösterilen bölümün Hazine adına devamına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; eksik araştırma ile karar verildiğini, Hazinenin yargılama giderinden sorumlu tutulmaması gerektiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri,
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu, .... ilçesi, .... köyünde kain 119 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 13.685,83 metrekare ham toprak vasfıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım arazisi dönüştürülebilen yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve 24.09.2009 tarihinde tescil edilmiştir.
2. Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak ve kendisi için de o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.
3. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, bozma öncesinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanıkların çekişmeli taşınmazın davacıya babasından kaldığını, bozma sonrası yapılan keşifte ise mahalli bilirkişiler çekişmeli taşınmazın babalarından kaldığını, davacı ve kardeşi Şakir'in birlikte kullandıklarını beyan etmişler, beyanlar arasında çelişki bulunduğu halde çelişki giderilmemiş, çekişmeli taşınmazın davacıya nasıl kaldığı (bağış, satış, taksim vs.) tespit edilememiş, dava konusu taşınmazın baraj suları altında kaldığı anlaşılmış ise de Mahkemece bu hususa ilişkin herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm tesis edilmiş, dava konusu alanda kamulaştırma yapılıp yapılmadığı, dava konusu yerin kamulaştırma planında kalıp kalmadığı ilgili kurumlardan sorulmamıştır. Öte yandan, davacı adına dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmadığı da görülmüştür.
4. Hal böyle olunca; öncelikle, dava konusu yerde kamulaştırma çalışması yapılıp yapılmadığı ilgili kurumdan araştırılarak varsa kamulaştırma işlemine ilişkin tüm bilgi ve belgeler (kamu yararı kararı, kamulaştırma kararı, kamulaştırma haritası, mahkeme kararı vs.) dosya arasına alınmalı, kamulaştırma yapıldığının tespit edilmesi halinde, kamulaştırma yapan kuruma husumet yöneltilmesi gerektiği düşünülmeli, bundan sonra davacının kendi adına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla çekişmeli taşınmazın mirasbırakandan kendisine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış satış vs.) adına tescil talebinde bulunduğu davacıdan sorularak açıklattırılmalı, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımıyla keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın davacıya nasıl kaldığı, hangi hukuksal nedene dayandığı (taksim, bağış, satış vs.) hususlarında açıklama yaptırılmalı, gayrimenkul davalarında tanıkların keşif mahallinde dinlenmesi kural ise de taşınmazın sular altında kaldığının anlaşılması halinde mahalli bilirkişi ve tanıkların duruşmada da dinlenmesinin mümkün olacağı göz önünde bulundurularak davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılması halinde davanın esasına girilmelidir.
5.Bunun yanında; Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca, davacı adına dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı (senetsiz defteri) Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmalı, varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmek suretiyle Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı; tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6. Kabule göre de, bölgede yapılan kamulaştırma haritasının zemine uygulanması, taşınmazın kamulaştırma kapsamında kalan kısmı bakımından tespit hükmü kurulması gerektiği düşünülmelidir.
Yukarıda değinilen hususlar gözardı edilerek eksik araştırma ve uygulama ile hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına;
Peşin yatırılan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.