"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1907 E., 2023/1299 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/271 E., 2021/163 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakanları ...'in maliki olduğu 15, 197, 198, 311, 512, 565, 566, 661, 677 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle davalı oğullarına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların alım güçlerinin bulunmadığını, ölene kadar murisle birlikte yaşayan davalıların ayrı bir ekonomik güçlerinin olmadığını, murise ait tarlaları kullandıklarını, murisin satış ihtiyacının olmadığını, satış bedelinin çok düşük olduğunu, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırmak için yapıldığının Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/349 Esas, 2008/122 Karar sayılı 30.05.2008 tarihli kesinleşen ilamı ile sabit olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; dava konusu 197 parselin davacının bilgisi dahilinde satıldığını, kendi uhdelerinde bulunmadığını, 15 (yeni 101 ada 48), 398 (yeni 106 ada 12), 311 (yeni 107 ada 101), 512 (yeni 108 ada 104), 565 (yeni 101 ada 30), 566 (yeni 111 ada 1), 661 (yeni 138 ada 4), 677 (yeni 108 ada 103) parsel sayılı taşınmazların dava konusu olup Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2008 tarih, 2007/349 Esas, 2018/122 Karar sayılı kararı ile devir işleminin kısmen iptal edilerek dava açan mirasçılar ...,...,...,... ve ..... adına miras payları oranında tescil edildiğini, o tarihte davacının dava açmadığını, diğer kardeşlerine tapu devri yaparken davacıya da pay devri yapmak istediğini, ancak 5403 sayılı Kanun nedeniyle her parselin ayrı ayrı pay devrini yapamadıklarını, 15 yıl sonra davanın kötüniyetle açılmasına rağmen davayı kabul ettiklerini, 197 parsel devredilmiş olduğundan davacı hissesi kadar taşınmazı aynı yerde bulunan 198 parselden vermeyi kabul ettiklerini, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini, HMK'nın 312/2. maddesi kapsamında yargılama giderleriyle, ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2018 tarihli ve 2016/471 Esas, 2018/250 Karar sayılı kararıyla; davanın muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, tarafların babası olan muris ...'in 08.08.2002 tarihinde vefat ettiği, vefat etmeden önce Etimesgut ilçesi, .... ....../Mahallesinde bulunan 15, 197, 198, 311, 512, 565, 566, 661, 667 parsel sayılı taşınmazları davalıların muvaazalı olarak adlarına tescil ettirdikleri, dava konusu taşınmazlarda hissesi bulunan muris ...'in davacı ... dışındaki mirasçıları tarafından açılan Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/349 Esas, 2018/122 Karar sayılı, 31.03.2008 tarihli kararıyla hisselerini geri aldıkları, davacı ...'nün dava dışı kalması nedeniyle davacı lehine hisse devri gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, Mahkemenin 02.11.2017 tarihli oturumunda davalılar vekilinin davayı kabul etmesi nedeniyle davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verildiği ve hükme esas alınan fen bilirkişisi Yusuf İnan'ın 04.12.2017 tarihli raporu, 25.01.2018 ve 22.05.2018 tarihli ek raporları doğrultusunda hüküm kurulduğu gözetilerek dava konusu edilen 197 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişilere satıldığı görüldüğünden bu parsele dair karar verilmesine yer olmadığına, diğer parseller yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2018/2043 Esas, 2020/679 Karar sayılı kararıyla; " ... Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, mirasbırakan ...’in 08.08.2002 tarihinde ölümü ile çocukları davacı, davalılar ve dava dışı kişilerin mirasçı kaldıkları, murisin çekişme konusu taşınmazları oğulları davalılara satış suretiyle temlik ettiği, aynı taşınmazların davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu hususunun kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu, mirasçı davacının aynı hukuksal nedene dayalı aynı taşınmazlar bakımından aynı istemle açtığı davayı davalıların cevap dilekçesinde, yargılama masrafı ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmamak üzere kabul ettiklerini bildirdikleri, davalıların anılan beyanlarının içeriğinden, “davayı kabul” iradesinin yargılama masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmama şartına bağlandığı ve geçerli bulunmadığı, davalıların esasa cevap süresi içinde davayı kabule yönelik beyanda bulunmakla beraber vekalet ücreti ve yargılama giderlerini kabul etmedikleri halde Mahkemenin kabulün şarta bağlı olduğunu dikkate almadan kabul doğrultusunda davayı sonuçlandırdığı ve 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesine aykırı olacak şekilde hüküm yerinde hangi parselin kimin adına, hangi oranda tescil edildiği gösterilmeden fen bilirkişilerin ayrı ayrı raporlarına atıf yapılmak suretiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece 116 ada 10 (eski 197) parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce dava dışı kişiye devredildiği, kayıt malikinin davada yer almadığı gözetilerek anılan parsel bakımından davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi, diğer taşınmazlar bakımından geçerli bir kabul bulunmadığına göre işin esasına girilerek dava konusu edilen taşınmazlar yönünden kesinleşen mahkeme kararı ile muris muvazaası iddiasının sabit olduğu dikkate alınarak 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde öngörülen koşulları taşıyan, infazı kabil ve güncel tapu kayıtları üzerinden hangi parselin kimin adına ve hangi oranda tescil edileceği hüküm yerinde gösterilmek ve harcı da doğru alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir" gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde, dava konusu 116 ada 10 (eski 197) parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce dava dışı 3.kişiye devredildiği, kat malikinin davada yer almadığı gözetilerek bu parselle ilgili karar verilmesine yer olmadığına, diğer dava konusu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin verdiği gönderme kararında, yapılan kabulün şarta bağlı olduğunu, hükmedilen vekâlet ücretinin ve yargılama giderinin hatalı hesaplandığını, kabule değer verilip davalı lehine indirim yapılamayacağını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrar ederek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm mirasçılar ile birlikte Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/349 Esas, 2008/122 Karar sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil kararı verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararına göre tescil yapıldığını, 5403 ve 6537 sayılı Kanunlara göre davacıya pay devrinin yapılamadığını, bu nedenle eldeki davanın açıldığını, Mahkemece bu durumun dikkate alınmadığını ve vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedildiğini, kusurlu olmadıklarını, tanıklarının dinlenmediğini, ön inceleme duruşmasından önce davanın kabul edildiğini, Mahkemece muvazaalı işlemin tarafı olunduğu belirtilerek hatalı yargılama gideri hesabı yapıldığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.05.2023 tarihli ve 2021/1907 Esas, 2023/1299 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece 116 ada 10 (eski 197) parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce dava dışı kişiye devredildiği, kayıt malikinin davada yer almadığı gözetilerek anılan parsel bakımından davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi, diğer taşınmazlar bakımından geçerli bir kabul bulunmadığına ve daha önce dava dışı mirasçılar tarafından aynı taşınmazlar hakkında aynı hukuksal nedene dayalı olarak açılan davada murisin çekişme konusu taşınmazları oğlu davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun belirlendiği, anılan kararın kesinleştiği ve eldeki dava bakımından güçlü delil niteliğinde bulunduğu dikkate alınarak davacının muris muvazaası iddiasının böylece sabit olduğu, davalıların aksi yöndeki savunma ve beyanlarına itibar edilemeyeceği benimsenerek 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde öngörülen koşulları taşıyan, infazı kabil ve harcı da doğru alınmak suretiyle güncel tapu kayıtları üzerinden karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm yerinde eski ve yeni parsellere yer verilmek ve metrekare üzerinden olacak şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 116 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden pasif husumet yokluğundan istemin reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan yargılama sonucunda davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, kabul manasına gelmemekle birlikte davalı tarafın talebi ve Mahkemenin ara kararı uyarınca işlem yapılması nedeniyle ıslah yapıldığını, bu sebeple davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, 16.01.2017 tarihli süresinde verilmiş olan cevap dilekçesinde davacının davasının hiçbir şarta bağlanmaksızın kabul edildiğini, davalı müvekkillerinin niyetinin davacının hisselerinin verilerek uyuşmazlığın çözülmesi olduğunu, bu iyi niyetin en somut kanıtının satılmış olan 197 parsel hissesi kadar 198 parselden hisse verilmesine yönelik teklifleri olduğunu, davada husumet itirazı yerine takas önerilerek uyuşmazlığın en baştan çözülmek istendiğini, yine 04.05.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında da hiçbir şart ileri sürülmeksizin davayı kabul beyanlarını tekrar ettiklerini, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararında kabulün şarta bağlı olduğu dikkate alınmadan kabul doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilmek suretiyle kararın kaldırıldığını, oysa cevap dilekçelerinde belirttikleri kabul beyanının şarta bağlı olmadığını, sadece yargılama giderleri yönünden HMK 312/2.maddesinin uygulanmasını talep ettiklerini, herhangi bir şart ileri sürülmediğini, davacının hakkını dava öncesinde devretmek istediklerini, ancak 5403 sayılı yasa kapsamında devir işleminin gerçekleşemediğini, dolayısıyla davanın açılmasına davalıların sebebiyet vermediklerini, davalıların davacının dava konusu taşınmazlarda bulunan hisselerini sanki kasıtlı olarak vermemişler gibi bir değerlendirmeyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin ve müvekkillerinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, temyiz edilen kararın 3 nolu hüküm fıkrasında dava konusu olmayan bir parselin (107 ada 198 parsel) yer aldığını, böyle bir ada parsel olmadığı gibi dava konusu da edilmediğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, Yerel Mahkemece verilen kararın yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. maddesi,
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,
Tapu Kanunu'nun 26. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308, 309 ve 312/2.maddeleri,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 22.maddesi,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6/1.maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1334 doğumlu mirasbırakan ...’in 08.08.2002 tarihinde ölümü ile çocukları davacı, davalılar ve dava dışı kişilerin mirasçı kaldıkları, murisin çekişme konusu 512 ve 677 parsel sayılı taşınmazları 20.09.1988 tarihli akitle oğlu davalı ...’e, 15, 197, 311, 565, 566 parsel sayılı taşınmazları 21.05.1990 tarihli akitle ...’ya, ondan da 01.06.1990 tarihli akitle 15, 565 ve 566 parsel sayılı taşınmazları oğlu davalı ...’e, 197, 198 parsel sayılı taşınmazları aynı gün başka yevmiyeli akitle oğlu davalı ...’e, 311 parseli ise eşit hisselerle oğulları davalılar ... ve ...’e, davalı ... ve ...'un 198, 512, 677, 311 parseldeki paylarını 24.04.2009 tarihli akitle dava dışı....’ye devrettiği, taşınmazların yenileme ile 101 ada 48, 116 ada 10, 106 ada 12, 107 ada 101, 108 ada 104, 101 ada 30, 111 ada 1, 138 ada 4 ve 108 ada 103 parsel olduğu ve 116 ada 10 parselin dava dışı Safiye Ulu adına kayıtlı olup, diğer parsellerin ise davalılar adına paylı mülkiyet üzere tescilinin yapıldığı, daha sonra 138 ada 4 parselin imar uygulamasına tabi tutularak 49478 ada 1 ve 49487 ada 5 parselde davalı ... adına pay tescilinin yapıldığı, davacının mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla anılan temliklerin yapıldığını ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açtığı, davalıların davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden davacının sorumlu olması gerektiğini belirterek davayı kabul ettikleri, İlk Derece Mahkemesince davalıların kabullerine değer verilerek sonuca gidildiği ve kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği, yargılama giderlerinin ise ilk celsede davanın kabul edildiği belirtilerek buna göre hesaplandığı, Bölge Adliye Mahkemesince ise davalıların yargılama masrafları ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmamak üzere davayı kabul ettikleri, yani kabul beyanlarının şartlı olduğu, kabulün şarta bağlı olduğu dikkate alınmadan kabul doğrultusunda kurulan hükmün hatalı olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırıldığı ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve yargılama giderlerinin tamamından davalıların sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki; dava tarihinden önce dava dışı üçüncü kişiye devredildiği tespit olunan 116 ada 10 parsel yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Tarafların diğer taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere; davacının talep sonucunun davalı tarafından kabul edilmesine davayı kabul adı verilir. (Ejder Yılmaz, Değiştirilmiş 2.Baskı, Ankara 2013) Somut olayda; davalıların 16.01.2017 tarihli süresinde sunulan cevap dilekçelerinde ve 04.05.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davayı kabul ettiklerini, dava konusu taşınmazların davacının payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istediklerini bildirdikleri, cevap dilekçesinde ayrıca davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, bu nedenle HMK'nın 312/2.maddesi gereğince yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini beyan ettikleri, söz konusu beyanın şartlı kabul niteliği taşımadığı, bu beyanları olmasa dahi HMK'nın 312/2.maddesinin re'sen uygulanması gerektiği açık olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davalıların yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına yönelik beyanlarının şartlı kabul olarak nitelendirilmesi ve bu nitelendirme doğrultusunda davanın esastan kabulü ile hükmün ferilerinin de bu doğrultuda hüküm altına alınmış olması doğru görülmemiştir.
4. Öte yandan; hükümde dava konusu olmayan 107 ada 198 parsel sayılı taşınmaz yönünden de tapu iptali ve tescile karar verilmiş olması da doğru değildir.
5. Hal böyle olunca; dava konusu 116 ada 10 parsel haricindeki taşınmazlar yönünden davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmesi ve yargılama giderlerine ilişkin HMK'nın 312/2. maddesi göz önünde bulundurularak hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.