"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/11 E., 2023/44 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Yozgat ili, .... ilçesi, .... köyünde kain 140 ada 9 parsel sayılı harman yeri vasfındaki taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalılar murisi ... adına tespit edildiğini, tespite yönelik dava dışı ...ve ... tarafından açılan davanın Sorgun Kadastro Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine taşınmazın hükmen ... mirasçıları olan davalılar adına tescil edildiğini, davacının Sorgun Kadastro Mahkemesi nezdindeki davadan haberdar olmadıklarını, taşınmazın gerçekte davacının murisi ...'e ait olduğunu, bu kapsamda taşınmazın davalılar adına tescilinin hatalı olduğu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında muris ... mirasçıları açılan davaya muvafakat etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıların murisi ...'e ait olup onun ölümü ile davalılara intikal ettiğini, davacılar murisi ...'in dava konusu taşınmazla ilgisi olmadığını, ... ile davalıların murisi ... arasında alt soy ya da üst soya bağlı bir mirasçılık ilişkisi bulunmayıp adı geçenlerin uzaktan akraba olduklarını, davacıların murisi ...'in babası ve kök murisleri olan ...'e ait taşınmazın aynı yerde kayıtlı 140 ada 8 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, bu parselin de kadastro çalışmaları sonucunda ...'in çocukları ve aynı zamanda davacılar murisi ...'in kardeşleri olan ... ve ... adına tespit ve tescil edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.10.2013 tarihli ve 2013/15 Esas, 2013/472 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın Sorgun Kadastro Mahkemesinin 2006/45 Esas, 2008/7 Karar sayılı kararı ile; hükmen davalılar adına tescil edildiği, söz konusu kararda ... ve mirasçılarının dava konusu taşınmazı 37 yıldır kesintisiz ve çekişmesiz malik sıfatı zilyetliklerinde bulundurduklarının tespit edildiği, verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacılar tarafından dava konusu olaya ilişkin Sorgun Kadastro Mahkemesince verilen ilama eş değerde bir kesin delil sunulmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA KARARLARI VE SONRASINDAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 23.10.2013 tarihli ve 2013/15 Esas, 2013/472 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2015 tarihli ve 2015/1363 Esas, 2015/1919 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece atıfta bulunulan Kadastro Mahkemesinin 17.07.2008 tarihli ve 2006/45 Esas, 2008/7 Karar sayılı ilamında davacıların taraf olmaması nedeniyle söz konusu kararın davacılar açısından kesin hüküm teşkil etmeyip davalılar yararına delil niteliği taşıdığı, söz konusu kararın aksinin başka deliller ile kanıtlanmasının mümkün olduğu, bu kapsamda davacı tarafça keşif ve tanık deliline dayanılmış olmakla Mahkemece taşınmaz başında keşif yapılarak yerel bilirkişi ve davacı tanıkları dinlenmeksizin davanın ispat edilemediği sonucuna varılmasının hatalı olduğu, öte yandan davacı tarafından sunulan dava dilekçesinden talebinin tereke adına mı yoksa kendi payına yönelik mi olduğunun açıkça belirlenemediği, bu itibarla davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak ... terekesi adına talepte bulunduğunu açıklaması halinde dava dışı diğer mirasçıların muvafakatının alınması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya süre verilmesi gerektiği, bu eksiklikler giderildikten sonra taşınmaz başında keşif yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller ile Kadastro Mahkemesinin 17.07.2008 tarihli ve 2006/45 Esas, 2008/7 Karar sayılı kesinleşen hükmü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.05.2017 tarihli ve 2015/615 Esas, 2017/475 Karar sayılı kararıyla; yargılama sırasında yapılan keşifte dava konusu taşınmazın 2.299,23 m2 yüz ölçümünde olduğu ve taşınmazın orta kısmında bir kerpiç ev bulunduğu, bu evin arkasında ve önünde boş arsa bulunduğu, Kadastro Mahkemesinde görülen davanın kerpiç evin önünde kalan boş arsaya ilişkin olup eldeki davanın ise söz konusu evin arkasında kalan harman yerine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın 21.11.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 642,23 metrekarelik kısmının ...'den oğlu ...'e, onun ölümüyle de davacılara intikal ettiği, bu kişilerin malik sıfatıyla 20 yıldan fazla fasılasız ve nizasız zilyet oldukları, söz konusu taşınmaz bölümünün harman yeri olarak davacılar tarafından kullanılmaya devam edildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 10.05.2017 tarihli ve 2015/615 Esas, 2017/475 Karar sayılı kararına karşı, davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2017/5116 Esas, 2021/1738 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sırasında, bozma ilamı doğrultusunda davacı yana davasının açıklattırıldığı, bu kapsamda davacılar tarafından muris ... terekesi adına talepte bulunulduğu bildirildiği, buna karşılık dava sebebinin açıklattırılmadığı, öte yandan Mahkemece çekişmeli bölümün kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, taşınmaz üzerinde kimin ne zamandan beri ve hangi hukuki sebebe dayalı olarak zilyet olduğunun belirlenemediği, mahallinde yapılan keşifte dava konusu taşınmazın evveliyatında ...'ye ait olduğu bildirilmesine rağmen, taşınmazın tamamının geçerli bir hukuki sebebe dayalı olarak davacılara intikal edip etmediği üzerinde de durulmadığı, bu kapsamda söz konusu eksikliklerin giderilmesi amacıyla mahallinde yeniden keşif yapılarak keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri hangi hukuki nedene bağlı olarak ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; dava konusu taşınmazın ... terekesine ait olduğunun belirlenmesi halinde, davacılar tarafından Durak mirasçıları adına dava açıldığı gözetilerek aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı da tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2017/5116 Esas, 2021/1738 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş, karar düzeltme talebi Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.12.2021 tarihli ve 2021/2982 Esas, 2021/7816 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Ç. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 140 ada 9 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 642,23 m2 yüz ölçümündeki kısmın ... ve ...'e babalarından miras yolu ile intikal ettiği, ...'den oğlu ...'e, onun ölümüyle de davacılara intikal ettiği, bu kişilerin malik sıfatıyla 20 yıldan fazla fasılasız ve nizasız zilyet oldukları, taşınmazın harman yeri niteliğinde olduğu ve davacılar tarafından da harman yeri olarak kullanılmaya devam edildiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile çekişme konusu bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, çekişmeli bölümün maliki olduğu kabul edilen kök muris ...'e ait veraset ilamının dosya kapsamına sunulmadan ilgili bölüm açısından kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ne tanık ne de mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmaz bölümünün davacıların murisi ...'e ait olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını, öte yandan ...'in 1961 yılında yurtdışına çıkıp ölümüne kadar dava konusu taşınmazla ilgilenmediğini belirterek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu, Yozgat ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 140 ada 9 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, irsen intikal ve zilyetliğe dayalı olarak Mehmet oğlu ... adına tespit edildiği, dava dışı ...ve ... tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Sorgun Kadastro Mahkemesinin 22.03.2006 tarihli ve 2006/45 Esas, 2008/7 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine ve taşınmazın ... mirasçıları ..., ......., ...,...,..., ..., ... ve ... adına tespit ve tesciline karar verildiği, anılan kararın 09.06.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine taşınmazın adı geçen mirasçılar adına hükmen tescil edildiği, davacıların dava konusu taşınmazın kendi murisleri ...'den intikal ettiğini ve davalılar adına yapılan tescilin hatalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
2. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına dayanılarak dava konusu taşınmazın çekişmeli bölümünün davacıların kök murisi ...'e ait olduğu, onun ölümüyle davacılar murisi ...'e ondan da davacılara intikal ettiği belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararının gereklerinin yerine getirildiğini söyleme imkanı da bulunmamaktadır.
3. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında davacılara dava sebebinin açıklattırılması, çekişmeli bölümün kime ait olduğunun, kimden kime ne şekilde intikal ettiğinin, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin hangi hukuki sebebe dayandığının açıklığa kavuşturulması gerektiği vurgulanmıştır. Ne var ki, Mahkemece yapılan yargılamada dava konusu taşınmazın hangi hukuki sebebe istinaden (irsen intikal, hibe, taksim vs.) davacıların uhdesinde bulunduğu hususu tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulamamıştır. Öte yandan, UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıtlarına göre davacıların kök murisi ...'in davacılar murisi ... dışında başka çocuklarının da bulunduğu anlaşılmaktadır.
4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafa dava konusu taşınmazın hangi hukuki sebebe istinaden zilyetliklerinde bulundurdukları açıklattırılmalı ve kök muris ...'in veraset ilamının ibrazı sağlanmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz bölümünün öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri hangi hukuki nedene bağlı olarak ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olayları dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; şayet dava konusu taşınmazın ... terekesine ait olduğu ve davacıların terekeye dahil taşınmaz için tek başına tereke adına üçüncü kişi konumunda bulunan davalılara karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, davacıların aktif dava ehliyetinin varlığının ispatı halinde ise toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek kadastro tespit tarihi itibariyle Kadastro Kanunu'nun 14 ve devamı maddeleri kapsamında mülk edinme koşullarının davacılar lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
5. Kabule göre de, davalı ...'in yargılama sırasında 03.07.2014 tarihinde ölmüş olmasına rağmen karar başlığında davalı olarak gösterilmiş olması ve dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydına göre davalılar ...,..., ve ...'nin dava konusu taşınmazdaki paylarını diğer davalılara devrederek malik olmaktan çıktıklarının nazara alınmaması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.