Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5589 E. 2025/1782 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, davalıların tapu dairesinde hileli işlem yaparak taşınmazdaki paylarını haksız olarak artırdıklarını iddia ederek tapu kaydının iptalini ve önceki kayıtlara göre tescilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların tapuya gitme amaçlarının sadece ifraz işlemi yapmak olduğu, iradelerinin fesada uğratılarak davalıların paylarının haksız yere artırıldığı ve davacıların paylarının azaltıldığı, ayrıca mahkemenin infazı kabil karar verme yükümlülüğü gereği yargılama sırasında parsel numarası değişen taşınmazın yeni numarası üzerinden hüküm kurulması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/215 E., 2022/10 K.

İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar ..., ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.11.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, paydaşı oldukları 12484 parsel sayılı taşınmaz için davalıların tapu dairesinde kargaşa yaratarak ve kötüniyetle rızai taksim işlemi yaptırarak paylarını kendi lehlerine haksız olarak arttırdıklarını, dava konusu taşınmazın rızai taksim işlemi sonucu üç eşit pay olarak tapuda tescil edildiğini ancak tapu dairesine gitmelerindeki amacın taksim değil, ifraz işlemi yapmak olduğunu, kendilerinin ve dava dışı diğer tüm maliklerin iradelerinin fesada uğratıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve önceki tapu kayıtlarına göre payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların iradesinin fesada uğratılarak herhangi bir işlem yapılmadığını, herkesin kendi rızasıyla baskı altında kalmadan imza attığını, davacıların açmış oldukları davada kötüniyetli davrandıklarını belirterek davanın reddini istemişler; davalılar ... (...) ve ..., aşamada sundukları dilekçelerinde davacıların iddialarının doğru olduğunu, tüm mirasçıların paylarının aynı kalması gerektiğini, taraflar arasında taksim amacı olmadığını belirtip davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI/BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davalılar ... ve ... hakkındaki davanın reddine, davayı kabul eden diğer davalılar ... ve ... hakkındaki davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince; bilirkişiden rapor alarak eksik metrekare karşılığı oluşan yeni pay miktarları belirlenmeden karar verildiği, bunun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Dairenin 30.06.2021 tarih, 2020/213 Esas, 2021/3655 Karar sayılı kararı ile; davacıların paydaş olduğu kök 3234 ve 6608 parsel sayılı taşınmazların ifraz ve tevhit işlemlerine tabi tutulması sonucu kendilerine verilmesi gereken taşınmaz miktarından çok daha az taşınmazın verildiği, lehine taşınmaz artışı bulunan davalılar yönünden bu taşınmazların satın alınması veya intikali yönünde gerekli savunmanın getirilemediği, taşınmazlardaki payların bedelsiz olarak davalılara devredilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, yapılan ifraz, tevhit ve taksim işlemlerinin davacıların iradesine uygun işlemler olmadığı, davalılar ... ve ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Tapu Müdürlüğünde yapılan taksim işleminde davacı ve davalıların “okudum” ibaresini yazıp imzaladıklarını, davacı tarafların iddia etmiş olduğu üzere iradelerinin fesada uğratılacağı hiçbir işlem yapılmadığını, davacı tarafların iradelerinin fesada uğratılarak paylarında değişiklik yapıldığı kabul edilse dahi tapuda işlem yapıldığı 21.02.2014 tarihinde bu durumdan haberdar olduklarını, bu sebeple hak düşürücü süre sebebiyle davanın reddi gerektiğini, yanlı beyanda bulunan tanıklar Rüstem Demir ve Abdurrahim Ak'ın beyanlarının dikkate alınmayacağını, iddianın kanıtlanamadığını, davacılarla davalılar arasında pay farkının sebebinin taraflar arasındaki borç ilişkisinden kaynaklandığını, HMK’nın 145. maddesi uyarınca buna ilişkin senetleri dosyaya sunduklarını, tanıkların davalıların savunmasını doğruladığını, davalıların isticvabına karar verilmesi gerekirken bu taleplerinin reddedildiğini, taraflar arasında rızai taksimin söz konusu olduğunu, davacıların iradelerinin fesada uğratılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 12484 parsel sayılı taşınmazın kök 3234 ve 6608 parsel sayılı taşınmazlardan geldiği, 3234 parsel sayılı 2.237,71 m2 yüz ölçümlü, bahçe vasfılı taşınmazda davacı ...’ın 11/30, davacı ... ¼ payının, 6608 parsel sayılı 3315.00 m2 yüz ölçümlü, iki ahır bir kargir ev vasıflı taşınmazda ise davacı ...’in 110/221 payının olduğu, söz konusu iki parselin tevhit edilmesi suretiyle 5552 m2 yüz ölçümlü 12480 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bu taşınmazın 1.385,50 m2'sinin yola, 22.97 m2'sinin ise parka terk edildiği, kalan kısmın ise dört parçaya ifraz edildiği, 21.02.2014 tarihinde yapılan ifrazen taksim işlemi sonucu oluşan 12481 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ... ..., 12482 parselin dava dışı ..., 12483 parselin dava dışı ... ve çekişme konusu edilen 12484 parsel sayılı taşınmazın ise paylı olarak davacılar, davalılar ve dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı hale geldiği, 12484 parsel sayılı taşınmazda davacıların 1/6'şar, davalılar ..., ... ve ...’nin 1/15’er, davalı ...’un ise 9/180 paylarının bulunduğu, davacıların tapuya gitmelerindeki amacın taksim değil, yalnızca ifraz işlemi yapmak olduğunu, ancak kendilerinin iradelerinin fesada uğratıldığını ve oluşan 12484 parsel sayılı taşınmazdaki davalıların paylarının kendileri aleyhine olacak şekilde artırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, alınan bilirkişi raporunda da taksim işlemi neticesinde davacı ...’in toplamda 1.648,97 m2 yer alması gerekirken 403,96 m2 yer aldığı, davacı ...'ın 612,38 m2 yer alması gerekirken 403,96 m2 yer aldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar ..., ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Bilindiği üzere kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. HMK'nın 297/2. maddesine göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Somut olayda; dava konusu 12484 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında yapılan 22/a çalışması sonucu 17.08.2021 tarihinde kaydı kapatılarak 1234 ada 260 parsel olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince kaydı kapatılan eski parsel üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar ..., ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1. bendinde geçen “12484 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın” ibaresi hükümden çıkartılarak yerine “1234 ada 260 parsel sayılı taşınmazın” ibaresinin yazılmasına, kararın bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.