"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/816 E., 2020/1415 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/83 E., 2019/571 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.04.2023 tarihli ve 2021/6406 Esas, 2023/2363 Karar sayılı kararıyla, davalının temyiz isteği kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili 27.09.2023 tarihli dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının anılan davalılara usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli 2020/816 Esas, 2020/1415 Karar sayılı kararına karşı temyiz talebinde bulunmakla; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Of ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 142 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15 parseller ile 149 ada 28 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tapuya tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi olan ...'na ait olduğunu, murisin iki çocuğundan birinin davacı, diğerinin ise ... ... olduğunu, taşınmazların ...'in çocukları adına tapuya tescil edildiğini, ortak muristen kalan taşınmazların mirasçılar arasında taksim edilmediğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ortak muris ...'nun veraset ilamındaki davacının payı oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... ve ... cevap dilekçelerinde; davacının halaları olduğunu, dava konusu olan taşınmazlardan bir kısmının ortak murisleri olan ...'ndan intikal ettiğini, halalarının dedelerinden intikal eden taşınmazlardaki hisselerinin tamamını 07.08.2006 tarihinde Of Noterliğince eşit olarak kendilerine bıraktığını, ayrıca dava konusu taşınmazları yıllardan beri kullandıklarını, dava konusu taşınmazlardan bir kısmının babaları tarafından satın alınmış olan araziler olduğunu ve satın alınan taşınmazlarda halalarının hakkının bulunmadığını, yine taşınmazların bir kısmının ise dedeleri tarafından ölünceye kadar bakma karşılığında babalarına bırakıldığını, dedesinin tek erkek evladının babaları olduğunu, dedelerinin vefatına kadar da dedelerine babalarının baktığını, bu sebeple bu arazilerin de babalarına verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2018 tarihli ve 2016/591 Esas, 2018/455 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Hukuk Dairesinin 25.01.2019 tarihli ve 2018/1897 Esas 2019/152 Karar sayılı kararı ile; istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin dava şartlarında görülen eksiklik nedeniyle kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-a-4 bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamından dava konusu taşınmazların tarafların murisinden intikal ettiği, davacının Of Noterliğince düzenlenen 07.08.2006 tarihli ve 05320 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile murisinden intikal eden tüm taşınmazları davalılara devrettiği, davacı tarafın dava dilekçesinde sözleşme sırasında iradesinin sakatlandığı veya kendisine bakılmadığını öne sürmediği, dolayısıyla davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğu, TMK'nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oy birliği aranacağı, tasarrufi işlemlerin tüm mirasçıların katılımıyla yapılabileceği, kural olarak dava açmanın da tasarrufi bir işlem olduğu, mirasbırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin dahili davalı ...'e yönelik davanın mirasçılar dışında 3. kişi olması nedeniyle usulden reddi gerekirken esastan reddi yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, diğer davalılar açısından ise yapılan yargılama sonucunda davacıya bakılmadığının anlaşıldığı, davalılar tarafından sözleşmedeki bakım vazifesinin ifa edilmediği, buna göre davacının miras payını davalılara devir koşulunun oluşmadığı, davacının pay talebi ile ... dışındaki diğer davalılara açtığı davanın kabulü gerekirken reddi yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... dışındaki davalılar yönünden davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların ... dışındaki tapu kayıt maliklerinin paylarının iptali ile bu payların ½'sinin davacının adına tesciline, bakiye kısmının ilgili pay malikinin üzerinde bırakılmasına, davalı ... yönünden davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 25.04.2023 tarihli ve 2021/6406 Esas, 2023/2363 Karar sayılı kararıyla; “Dosyadaki mirasçılık belgesine göre mirasbırakan ...’ın 1968 yılında ölümüyle geride mirasçı olarak eşi Necibe ile davacı ve davalıların murisi ...'in kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla davacının miras payının hükümde belirtilen 1/2 değil 3/8 olmasına ve davacı taraf veraset ilamındaki miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince talep aşılarak fazla oranda kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine temyize konu taşınmazların kaydının tamamen iptal edilerek yarı hissesinin davacı adına, kalan bakiyenin ne olacağı açıkça belirtilmeden bakiye kısmın ilgili pay maliki üzerinde bırakılması şeklinde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur. Öte yandan, temyize konu taşınmazlarda her bir davalının eşit payı bulunmadığı gibi davalıların bir kısmı arasında harici pay devri ve taksim yapıldığından davalı yönünden harç ile vekalet ücretinden, pay sahibi olduğu taşınmazların toplam değeri üzerinden davacının miras payı oranında sorumlu olması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde tapuda pay sahibi olmadığı dava konusu tüm taşınmazların değeri üzerinden harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması da doğru değildir. Ayrıca, dahili davalı ...’e yönelik açılan davanın, terekeye karşı 3. kişi durumunda olması ve davacının tek başına miras payını isteyemeyeceği belirtilerek davanın pasif husumetten reddine karar verilmiş ise de; dahili davalı açılan davayı kabul ettiğinden kabul beyanının davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olduğundan, Mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır. Hâl böyle olunca; dava konusu edilen kısmın iptali ile yetinilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak ve davacının talebi doğrultusunda temyize konu 142 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kök murisin mirasçılık belgesindeki davacının miras payı oranında iptal edilmek suretiyle bu kısmın davacı adına tesciline karar verilmesi, temyize gelen davalı ...'in pay sahibi olduğu taşınmazların değeri üzerinden davacının miras payı oranının dava değeri belirlenerek bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi, dahili davalı ...'in kabul beyanı gözetilerek iptal-tescil kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin Daire bozmasına konu olan yukarıda belirtilen kararına karşı süresi geçtikten sonra davalılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili 27.09.2023 tarihli temyiz dilekçesinde özetle; davalılara yapılan karar tebliğlerinin usulüne uygun olmadığını, davalıların karardan 22.09.2023 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurduklarını, davacı tarafın talebinin sadece arazi üzerindeki paya yönelik olduğunu, araziler üzerindeki binalara yönelik bir talebi bulunmadığını, buna rağmen Mahkemece dava değerinin binalar ve arsa payı değerinin toplamı üzerinden belirlendiğini, binaların değeri düşüldükten ve davacının talep ettiği ½ payı hesaplandığında dava değerinin 130.543,00 TL olacağını, alınması gereken harcın ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin fazla hesaplandığını, taşınmaz üzerindeki yapıların davalılara ait olduğuna dair şerh düşülmesi gerekirken bu yönde bir karar verilmemesi nedeni ile davacının evler üzerinde de pay sahibi olduğunu, dosyaya sunulan eski tapu kayıtlarına göre kök muris ...’ın hisselerinin tamamını ve/veya bir kısmını kendisini bakıp gözetmek şartıyla oğlu davalıların murisi ...’e sattığını, bu kayıtların keşifte uygulanıp sadece iki sınırının gösterildiğini ancak tapu uygulamasının yetersiz olduğunu, tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile getirilmediğini, komşu parseller ile birlikte yerinin belirlenmesi, revizyon durumunun sorulması gerektiğini, bir an tapu kayıtlarının uymadığı kabul edilse dahi kök murisin davalıların babasına bağış yaptığını ve zilyetliğin devri ile mülkiyetin geçeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... tarafından, dava konusu 142 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15 parseller ile 149 ada 28 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tapuya tescil edildiği ancak dava konusu taşınmazların tarafların ortak murisi olan ...’na ait olduğu, ortak muristen gelen taşınmazların mirasçılar arasında taksim edilmediği ileri sürülerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescil isteği ile eldeki davanın açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... dışındaki davalılar yönünden davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların ... dışındaki tapu kayıt maliklerinin paylarının iptali ile bu payların ½'sinin davacı adına tesciline, bakiye kısmının ilgili pay malikinin üzerinde bırakılmasına, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılardan sadece ... tarafından temyizi üzerine Dairece, karar davalılardan sadece ... tarafından temyiz edildiğinden, hükme karşı temyiz başvurusunda bulunmayan diğer davalıların payı yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak olduğu gözetilerek ...’in 4/8 malik olduğu 142 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temyiz incelemesi yapıldığı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, Daire bozma ilâmından sonra davalılar ..., ..., ... ve ... vekili 27.09.2023 tarihli dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli 2020/816 Esas, 2020/1415 Karar sayılı kararının davalılar ..., ..., ... ve ...’a usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu nedenle temyizin süresinde kabul edilerek temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin anılan kararına karşı temyiz talebinde bulunduklarını bildirmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 361/1 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-c hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın davalı ...’na 04.03.2021 tarihinde, davalı ... ve davalı ...’na 28.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu, temyiz dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 27.09.2023 tarihinde verildiği görülmüş olup davalılar ..., ... ve ... ‘ın temyiz dilekçelerinin süresinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ...’na 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasında "Muhatap tevzi saatlerinde adreste bulunmadığından, imzadan imtina eden Daire 4 komşusunun beyanına göre işte olduğundan, aynı komşusuna haber verilerek 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı” açıklamalarına yer verilerek mahalle muhtarına isim ve imzasıyla tebliğ edildiği görülmüştür. Anılan tebligatta, haber verildiği belirtilen komşunun isminin belirtilmediği ve imzasının da alınmadığı, bu nedenle 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine ve Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesine uygun bir tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, davalı ... yönünden yapılan tebligat usulsüz olduğundan, temyiz dilekçesi süresinde kabul edilip temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
İlk Derece Mahkemesince çekişmeli taşınmazların tarafların ortak murisleri ...'ndan geldiği, davacının babasından gelen hissesini davalılardan ..., ..., ... ve ...'na eşit hisseli olacak şekilde ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile devrettiği, davacı tarafın bakım sözleşmesine ilişkin dava dilekçesinde kendisine bakılmadığını ileri sürmediği ve sözleşme sırasında iradesinin sakatlandığının belirtilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların bir kısmı ile davacı arasında düzenlenen ölünceye kadar bakım sözleşmesine değer verilerek davalıların davacıya bakmadığı gerekçesi ile davacının 1/2 miras payı olduğu kabul edilerek çekişmeli taşınmazlarda dahili davalı ... dışındaki payların iptali ile ½ payın davacı adına tesciline, bakiye kısmının ilgili pay malikinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Daha önceden kararın davalılardan sadece ... tarafından temyizi üzerine karar sadece davalı ... yönünden bozulmuş, daha sonra davalılar ..., ..., ... ve ...’ın kendilerine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunmaları üzerine davalılardan ..., ... ve ...’a yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu, dolayısıyla temyiz istemlerinin süresinde olmadığı görülmüş, davalı ...’ye yapılan tebligatın ise usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, bu kez davalı ...’nin 1/8 oranında malik olduğu 149 ada 28, 142 ada 15, 142 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan temyiz incelemesinde; bu taşınmazların bir bütün olarak 20 yılı aşkın zamandır çekişmesiz aralıksız malik sıfatıyla ... ...’nun zilyet ve tasarrufunda iken çocuklarına hibe ettiği, çocuklarından ..., ..., ... ve ...’ın haricen ifraz ve rızaen taksimde bulundukları, ancak kız kardeşlerinin her parselde hisseleri oranında haklarının ... ve sabit kalarak senetsizden 1/8’er paylarının davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki mirasçılık belgesine göre mirasbırakan ...’ın 1968 yılında ölümüyle geride mirasçı olarak eşi Necibe ile davacı ve davalıların murisi ...'in kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla davacının miras payının hükümde belirtilen 1/2 değil 3/8 olmasına ve davacı taraf veraset ilamındaki miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince talep aşılarak fazla oranda kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine temyize konu taşınmazların kaydı tamamen iptal edildikten sonra yarı hissesinin davacı adına tesciline karar verilmesine rağmen, kalan kısmın ne olacağı açıkça belirtilmeden bakiye kısmın ilgili pay maliki üzerinde bırakılması şeklinde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Öte yandan temyize konu taşınmazlarda her bir davalının eşit payı bulunmadığı gibi davalıların bir kısmı arasında harici pay devri ve taksim yapıldığından davalının, harç ile vekalet ücretinden, pay sahibi olduğu taşınmazların toplam değeri üzerinden davacının miras payı oranında sorumlu olması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde tapuda pay sahibi olmadığı dava konusu tüm taşınmazların değeri de dahil edilerek harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması da doğru değildir.
Hâl böyle olunca; dava konusu edilen kısmın iptali ile yetinilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak ve davacının talebi doğrultusunda temyize konu 149 ada 28, 142 ada 15, 142 ada 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kök murisin mirasçılık belgesindeki davacının miras payı oranında iptal edilmek suretiyle bu kısmın davacı adına tesciline karar verilmesi, temyize gelen davalı ...'nin pay sahibi olduğu taşınmazların değeri üzerinden davacının miras payı oranı dava değeri belirlenerek bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüş, kararı süresinde temyiz etmeyen davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu da değerlendirilerek karar verilmesi için hüküm bozulmuştur.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar ..., ... ve ...’in temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,
Davalı ...’nun değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... yönünden de BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.