"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/625 E., 2022/983 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Midyat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/83 E., 2021/13 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... mahallesinde bulunan 148 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, arsa niyetiyle 1999 yılında dava dışı ... ve ...'dan satın aldığını, 2003 yılında ücretlerini verip traktörler ile taş taşıtarak 3 tarafının yaklaşık 1 metre yüksekliğinde duvar ile örüldüğünü, uydu fotoğraflarından kontrol edilerek duvarın yapıldığı tarihin tespit edilebileceğini, 2017 yılında dava konusu taşınmaza ahır ve ev inşa etmek için tapu müdürlüğüne müracaat ettiğinde arsanın Hazine adına yazıldığını öğrendiğini, ayrıca kendisi gibi en az 200 kişinin arsa ve arazilerinin Hazine adına yazıldığını öğrendiğini, bu yanlışlığın düzeltilerek bedelini ödediği ve duvarını ördüğü arsanın adına tescil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro çalışmalarının üzerinden 10 yıla yakın bir süre geçtiğini ve dava açma hakkının ortadan kalktığını, taşınmazın kıraç, taşlık ve kayalık olduğunu, tarımsal faaliyet bulunmadığını, davacının hiçbir zaman malik sıfatıyla zilyet olmadığını, dava konusu taşınmazı satın aldığını gösterir bir senet ya da sözleşmenin mevcut olmadığını, davacının nizasız ve fasılasız 20 yıla yakın süredir zilyetliğini gösteren objektif yazılı bir delil veya herhangi bir emare bulunmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazın bu haliyle özel mülkiyete elverişli olmadığını, imar-ihya ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava konusu 148 ada 40 parsel sayılı taşınmazda zilyetliğe dayanan hak iddiasında bulunduğu, bu doğrultuda icra edilen keşifte dava konusu taşınmazın hali arazi görünümünde olup kıraç arazilerden olduğu, üzerinde ekili dikili herhangi bir ürün bulunmadığının gözlemlendiği, dinlenen mahalli bilirkişiler ve davacı tanıklarının beyanlarında dava konusu arazinin davacının satın aldığı 3. kişi ...'un babası ve babası öldükten sonra dava dışı ... ve kardeşi ... tarafından herhangi bir ürün ekilmeden kullanıldığını, sonrasında davacıya satıldığını, davacının da buraya herhangi bir ürün ekip biçmediğini, mahalli bilirkişilerin ayrıca dava konusu taşınmazın ekilmediğini beyan ettikleri, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan duvarın ise davacı tarafın da beyan ettiği üzere 2003 yılında örüldüğünün anlaşıldığı, 21.02.2020 tarihli hükme esas almaya yeterli olduğu kanaatine varılan jeodezi ve fotogrametri mühendisinin dava konusu taşınmazın topoğrafik olarak dosyada bulunan 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğrafları ile değerlendirilmesi sonucu sunduğu raporunda taşınmazın tescil tarihinden itibaren geriye doğru 20 yıl öncesinden başlayan belirgin bir tarımsal faaliyetin ve kullanımın olmadığını bildirdiği; yine ziraat bilirkişi heyetinin hükme esas almaya yeterli olduğu kanaatine varılan 28.02.2020 havale tarihli raporunda dava konusu taşınmazda kadastro tespit tarihi itibari ile geriye doğru 20 yıl öncesinden imar- ihyanın tamamlanmadığı ve taşınmazda tarımsal bir faaliyetin olmadığını bildirdikleri, sınırları ve zilyetliği belirlemek amacıyla davacı tarafından örülen duvarın da 2003 yılında inşa edildiği gözetildiğinde kadastro tespit tarihi olan 2009 yılından geriye dönük 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddelerine göre ekonomik amaca uygun, ekonomik getirisi olan ve 20 yıldır davasız aralıksız süren zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın vasfının hatalı değerlendirildiğini, aslında arsa vasfında olduğunu, müvekkilinin kendisine ev ve ahır yapmak için dava konusu taşınmazı satın aldığını, Mahkemenin taşınmazın etrafındaki duvarın 2003 yılında davacı tarafça yapıldığına dair tespitin tespit bilirkişilerinin, mahalli bilirkişilerin, tanıkların beyanları ile çeliştiğini, duvarın kadimden beri ... ve ...'un babaları tarafından yapıldığının alınan beyanlarla sabit olduğunu, müvekkili arsayı satın aldığında da etrafındaki söz konusu kadim duvarın var olduğunu, müvekkilinin sadece mevcut duvarı onararak ekleme yaptığını, gerek dava konusu taşınmazın etrafındaki duvar ve gerekse müvekkilinin eklemeli zilyetliğinin 60 yıldan fazla olduğunu, taşınmaz arsa olduğu için ekonomik değerinin tespit edildiğini ve tamamlama harcını yatırdıklarını, arsa olmasaydı değer tespiti yapılmamasının gerekeceğini, davalı lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin de hatalı olduğunu, ileri sürdükleri vakıların tamamını ispatladıklarını, buna rağmen delillerin hatalı değerlendirilerek davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli taşınmazın ziraat bilirkişi raporundan orta derecede taşlıklı olduğu, yer yer kayalık alanlar barındırdığı, yaklaşık %10 > eğimi nedeniyle erozyon problemi olduğu, evveliyatında herhangi bir tarımsal faaliyete tabi tutulmadığı, imar-ihya edilmediği, keşifte elde edilen beyanlardan davacının taşınmazda tarımsal faaliyet yapmadığı, hava fotoğraflarına dayalı fotogrametrik incelemeden her ne kadar davacı, bayiinin zilyetliğine ve dava konusu taşınmaza duvar ördüğü olgularına dayanmakta ise de dava konusu taşınmazda 1984 yılında da tarımsal faaliyet ve kullanım olmadığı, taşınmazın 2002 yılındaki durumunun dahi aynı olduğu, tescil tarihinden geriye doğru 20 yıllık süreçte belirgin bir şekilde tarımsal faaliyete konu olmadığı, taşınmazın 3 yönüne ördüğü duvarı Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacının dava dilekçesinde taşınmazın tespit ve tescil tarihi olan 2009 yılından 6 yıl önce (2003 yılında) oluşturduğunu beyan etmesi ve bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli oluşu da nazara alındığında davacının dava konusu taşınmaz bakımından taşınmaz iktisabına dair kazandırıcı zamanaşımı koşullarını sağlamadığı, davacının keşif sonucu bilirkişi raporuyla belirlenen değer üzerinden nispi harcı tamamladığı, vekalet ücretinin harç tamamlandığından nispi olarak hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, neticede davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı kuralları uyarınca taşınmaz iktisabı koşullarının oluşmadığı, bu nedenle Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Mardin ili, Midyat ilçesi, ... mahallesi, ... mevki çalışma alanında bulunan 148 ada 40 parsel numaralı taşınmaz 6.266,78 m² yüzölçümü ve ham toprak vasfı ile senetsizden Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.