"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/158 E., 2022/431 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/207 E., 2021/317 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 1615 ada 6 parsel sayılı taşınmazda kendisi, dava dışı kızı ... ve davalının paydaş olduklarını, dava konusu taşınmaz üzerinde inşaat yapılması hususunda paydaşlar arasında anlaşmaya varıldığını, işlemlerin tek elden yürütülmesi için dava konusu taşınmazdaki payını davalı oğluna bedelsiz olarak devrettiğini, imar işlemleri sonucu taşınmazın 3181 ada 9 parsel numarasını aldığını, anılan taşınmaz üzerine yüklenici ... tarafından bina inşa edildiğini, kendisine iki adet bağımsız bölüm verilmesi hususunda anlaşıldığını, kendisine düşecek bağımsız bölüm bedellerini yüklenici ...’e ödediğini, yapılan inşaat sonucu 3181 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki tüm bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini, oysa yapılan anlaşma gereği 4 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin kendine ait olduğunu, ancak tüm taleplerine rağmen davalının anılan bağımsız bölümleri kendisine devretmediğini ileri sürerek çekişme konusu 3181 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki 4 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; temlikin üzerinden 22 yılı aşkın süre geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davalının 1615 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki davacıya ait payı 17.12.1997 tarihinde bedelini ödeyerek satın aldığını, davalının taşınmazdaki diğer paydaşlar ... ve Aksaray Belediye Başkanlığının paylarını da bedelini ödeyerek satın aldığını, tüm inşaat masrafının kendisi tarafından karşılandığını, akrabası olan ...’ün de yüklenici olarak bina yapmadığını, sadece inşaat işlerinin yürütülmesinde kendisine yardımcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli, 2019/207 Esas, 2021/317 Karar sayılı kararıyla; davalı ...’un bedelini ödeyerek satın aldığı arsaya, yine bedelini ödeyerek apartman inşa ettirdiği, kendisi yurt dışında yaşaması nedeniyle de ücretsiz olarak yakınlarını oturttuğu, davacı tarafça iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 1615 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını hiç bir bedel almadan oğlu olan davalıya devrettiğini, davalının taşınmaz üzerine inşaat yapmak istediğini, bu nedenle taşınmazdaki Belediye Başkanlığına ait payı da satın aldığını, taşınmazda davacının kızı dava dışı ...’ın da payı bulunduğunu, bu payın da davalıya devredildiğini, taşınmaz üzerinde yapılacak olan binadan davacıya iki adet bağımsız bölüm verilmesi konusunda davalı ile anlaştıklarını, ...’un inşaatın yapılması için görderdiği paraların ... tarafından yükleniciye verildiğini, Mahkemece sadece tanık ...’ın beyanları dikkate alınarak karar verildiğini, ancak dava konusu taşınmazda ...’ın da menfaati olduğundan davacı aleyhine tanıklık yaptığını, ...’ın yapılan inşaat için hiç bir bedel ödemediğini, sadece devrettiği payın karşılığında taşınmazdan bir daire ve bir dükkan aldığını, davacının ise hem taşınmazdaki payını devrettiğini, hem inşaatın yapımı için bedel ödediğini, ancak tüm bunlara rağmen davacıya verilmesi gereken iki adet bağımsız bölümün verilmediğini, Mahkemece davacının kızı olan diğer tanık...’nün beyanının dikkate alınmadığını, ...’ın menfaati olduğu için taraflı beyanda bulunduğunu, oysa...’nün beyanının doğruları yansıttığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.03.2022 tarihli, 2022/158 Esas, 2022/431 Karar sayılı kararıyla; dava dilekçesinin içeriğine, iddianın ileri sürülüş biçimine, özellikle davacı vekili tarafından sunulan 15.10.2021 tarihli ve 23.11.2020 tarihli dilekçelere göre açıkça inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayanıldığı, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inanç sözleşmelerine ilişkin iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerektiği, yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, ispata yönelik yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188), yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK'nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesinin "tanık" dahil her türlü delille ispat edilebileceği, böyle bir durum söz konusu değilse taraflar yakın akraba olsalar dahi inanç ilişkisinin varlığının tanıkla kanıtlanamayacağı, şayet yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu, davacının adına kayıtlı dava konusu taşınmazın geldisi 1615 ada 6 parselin 1/2 hissesinin davacı tarafından davalıya 17.12.1997 tarihinde satış yoluyla temlik edildiği, açıklanan ilkeler uyarınca davacının iddiasının inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olduğu, böylece davacı tarafından inanç sözleşmesinin varlığına dair yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir delil sunulmadığı, dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmasına rağmen yemin deliline başvurulmadığı, bu durumda 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararınında öngörülen şekilde iddianın yazılı delil veya delil başlangıcı ya da inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188), yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilemediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26, 27 ve 97. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1616 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ½ payının davacı, ½ payının dava dışı ... adına kayıtlı olduğu, davacının taşınmazdaki ½ payını 17.12.1997 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiği, imar uygulaması ile taşınmazın 3181 ada 9 parsel sayılı taşınmaz olarak 200/510 payının ..., 110/510 payının Aksaray Belediye Başkanlığı, 200/510 payının davalı ... adına tescil edildiği, 14.05.2003 tarihinde Aksaray Belediye Başkanlığına ait payın yarısını ...’ın, yarısını ...’ün satın aldığı, ...’ın taşınmazdaki 255/510 payını 20.05.2003 tarihinde davalıya satış suretiyle devretmesi üzerine davalının taşınmazda tam pay sahibi olduğu, 29.08.2006 tarihinde taşınmazda kat mülkiyeti tesis edildiği ve dava konusu 4 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.