"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1740 E., 2023/2154 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/965 E., 2023/197 K.
Taraflar arasında görülen menfi tespit ve istirdat ile tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 2716 ada 3 parsel taşınmazın davacı ...'e veraseten intikal ettiğini, bu taşınmazda davalı ...'in de ½ oranında paydaş ve taşınmazın kiracısı olduğunu, davalı ...'in davacının ehliyetsiz olduğunu ve davacıyı kolayca kandırıp aldatabileceğini bildiğini, taşınmazda araç yıkama işletmeciliği sebebiyle kiracı durumunda olduğunu, anılan davalının davacı aleyhine 200.000,00 TL borçlu olduğundan bahisle Tokat 1. İcra Müdürlüğünün 2012/2787 sayılı dosyası ile takip başlattığını, ödeme emrinin davalı ...’ın birlikte yaşadığı dava dışı .... isimli kişiye "davacının birlikte yaşadığı yeğeni" olduğu belirtilerek tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini ve taşınmazın yapılan ihale sonucu borca mahsuben davalı ... adına tescil edildiğini, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı akrabası olan davalı ...’a, davalı ...’in de davalı ...’ya devrettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu, davalı ...’in taşınmazı alabilecek ekonomik gücü bulunmadığını, Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/5914 sayılı soruşturma dosyasında icra takibi aşamasında tebligat yapılan dava dışı....’in bu işlem karşılığında kendisine kooperatif hissesi verildiğini ifade ettiğini, davacının ehliyetsiz olduğunu, hastalığının uzun yıllar önce başladığını, davalı ...’a herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı ...’ın da davacıya borç para verecek maddi gücünün olmadığını ileri sürerek davacının Tokat 1. İcra Müdürlüğünün 2012/2787 sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, ödenenlerin istirdatına, dava konusu 2716 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini; cevaba cevap dilekçesi ile de kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; davacının kısıtlanma kararının 2015 yılı Ağustos ayına ait olduğunu, bu tarihten önce akıl sağlığının yerinde olmadığına yönelik bir delil sunulmadığını, davacı ... ....'nin geçmiş yıllarda taşınmaz satışları yaptığını, 281 ada 68 parsel ile aynı binadaki bir başka daire ve dükkanını 3. kişilere devrettiğini, bu işlemleri yapan davacının geçmişte akıl hastası olduğunu iddia etmenin hukuka aykırı olduğunu, tebligata yönelik şikayetlerin geçersizliği iddiasının 1 haftalık süre içerisinde şikayet yolu ile İcra Mahkemesine yapılabileceğini ve davacının yeğeni olan dava dışı ....’in tebligatların yapıldığı tarihlerde davacı ile birlikte oturduğunu, dava konusu taşınmazın davacı ve dava dışı kardeşi adına kayıtlı olduğunu, davalının taşınmazı satın almak istediğini ve satış bedeli ile daire vermek şartıyla davacı ve kardeşi ile haricen anlaştığını, davacının kardeşi .... ile yapılan anlaşmanın detaylı olarak resmi sözleşmeye bağlandığını ve tapu kaydına şerh edildiğini, davacı ile ise nakit verilen bedelin dışında kalan bedelin ayni olarak ödenmesi hususunda anlaşılamadığını, dolayısıyla tapu işlemlerinin ya da resmi sözleşmenin yapılamadığını, ilerleyen süreç içerisinde ...'e ait ½ payın satış yolu ile davalıya devredildiğini, davacının ise edimini yerine getirmediği için peşin olarak verilen satış bedelinin geri alınması amacıyla icra takibi başlatıldığını, davacının taşınmazın değerinin altında satıldığı düşüncesi ile eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; davalının yüklenici olduğunu, diğer davalılar ile bir ilgisinin bulunmadığını, taşınmazı 350.000,00 TL bedelle satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Ataoğlu davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davalı ...’ın dava konusu taşınmazda kayıt maliki olmadığından anılan davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine; davalı ... yönünden ise anılan davalının yüklenicilik yaptığı, taşınmazı da üzerine inşaat yapmak için satın aldığı, taşınmazın üzerinde hali hazırda adı geçen davalıya ait inşaat bulunduğu, davalı ...'ın resmi akitte gösterilen 350.000,00 TL satış bedelini ...'a banka kanalı ile havale ettiği, önceki kayıt malikleri ... ve ... ile herhangi bir tanışıklığının bulunmadığı, iyi niyetli üçüncü kişi olduğu gerekçesi ile davalı ... yönünden tapu iptal ve tescil istekli davanın reddine; menfi tespit ve istirdat istemleri bakımından ise davalı ...'in alacağını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, ancak takip talebinin herhangi bir yazılı belgeye dayanmadığı, tanık beyanlarına göre de davacının yeğeni ve aynı zamanda davalı ... ile birlikte yaşayan ...'in soruşturma dosyasındaki ifadesi birlikte değerlendirildiğinde davacının borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile menfi tespit ve istirdat istemleri bakımından davanın kabulüne; davacı ... ’nin Tokat 1. İcra Müdürlüğünün 2012/2787 (yeni esas Tokat İcra Müdürlüğü 2020/9669) sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına ödenen toplam 200.000,00 TL'nin (taleple bağlı kalınarak) davalı ...'den alınarak davacıya ödenmesine ve şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 20 yıldır ehliyetsiz olduğunun herkesçe bilindiğini, dava konusu taşınmazda kiracı iken yarı payını satın alan davalı ...'in birlikte yaşadığı bilinen yeğeni ...’e ödeme emri tebligat edilerek takibin kesinleştirildiğini, davalı ...’nın iyi niyetli olmadığını, davalı ... ile işbirliği içinde hareket ettiğini, anılan davalının diğer davalı ...'ın taşınmazı alıp sattığını bilmemesinin kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, taşınmazın davalı ...'a davacının eski eşi ve çocuklarının satışı öğrenmesinden iki gün sonra ve kısıtlama için başvurulduğu gün yapıldığını, çok kısa bir süre sonra da taşınmazın davalı ...’a devredildiğini, davalı ...’nın kötüniyetli olarak taşınmazı devraldıktan kısa süre sonra 21.12.2015 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelle ipotek tesis ettirdiğini, ödendiği savunulan satış bedelinin taşınmazın gerçek değerine göre çok düşük olduğunu, davalı ... vekilinin İcra Hukuk Mahkemesinde görülen 2015/431 Esas sayılı davada 02.05.2019 tarihinden itibaren duruşmalara girdiğini, 2020/69 Esas sayılı dosyada duruşmalara girdiğini, kararı istinaf ve temyiz ettiğini, bu durumun davalı taraflar arasında eylem ve fikir birliği olduğunu, menfaatlerinin bir olduğunu gösterdiğini, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Raporunda davacının 18.04.2012 tarihindeki fiil ehliyetinin incelendiğini, ihale tebligatı ile ihale tarihinin üç yıl sonrasına ait olduğunu, 18.06.2015 tarihi itibariyle davacı ...'in fiil ehliyetine sahip olup olmadığının araştırılmadığını, icra dosyasında yapılan ihalenin açıkça usulsüz olduğunu, davalı tarafından tanık olarak bildirilen ...'in dinlenmemesinin de hatalı olduğunu, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş olmasının da doğru olmadığını belirterek tapu iptal ve tescil istekleri yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, davacı tarafın davaya konu edilen icra takibi borçlusu olan davacının akıl hastası olduğunu iddia ettiğini, İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/431 Esas sayılı dosyasında aynı iddiaların ileri sürüldüğünü, yargılama sonucunda alınan Adli Tıp Genel Kurulu Raporu ile iddiaların doğru olmadığını ortaya çıkarıldığını, icra takip dosyasındaki tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığını, satış işleminin kesinleştiğini, dava tarihinde borcun ödenmiş olduğu durumda davanın istirdat davası olarak açılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; son kayıt maliki davalı ...'ın kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, davalı ...’ın takip tarihinde davacıdan alacaklı olduğuna dair yasal deliller sunmadığı ve kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacı ve davalı ... vekillerinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ve davalı ... vekilleri temyiz dilekçelerinde, istinaf dilekçelerindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit ve istirdat istekleri ile ehliyetsizlik ve yolsuz tescil hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9., 10., 13. ve 15. maddeleri ile 705, 1022/1, 1023., 1024 ve 1025. maddeleri;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Tokat 1. İcra Dairesinin 2012/2787 sayılı takip dosyası ile davalı ...’in, davacı ... ye karşı 200.000 TL bedelli ilamsız icra takibi başlattığı, borcun sebebinin sözlü anlaşma gereği ancak gerçekleşmeyen taşınmaz satışı nedeni ile ödenen bedelden doğan alacağa ilişkin olduğu, ödeme emrinin borçlunun çarşıda olması sebebi ile birlikte oturduğunu beyan eden yeğeni ... imzasına tebliğ edildiği, takibin itiraz edilmemesi sonucu kesinleşmesi ile dava konusu taşınmazdaki davacıya ait ½ payın 01.07.2015 tarihinde davalı ...’a alacağına mahsuben ihale edildiği, takip dosyasında yaptırılan 20.03.2023 tarihli dosya kapak hesabında ilgili icra dosyasına toplam 289.276,75 TL para yatırıldığının ve bakiye borcun 39.062,75 TL olduğunun tespit edildiği, davalı ...’ın dava konusu taşınmazdaki dava dışı ½ payı da ... mirasçılarından 05.03.2015, 06.03.2015 ve 09.03.2015 tarihlerinde devraldığı, 05.08.2015 tarihinde taşınmazın tamamının davalı ...’a, anılan davalının da 06.11.2015 tarihinde davalı ...’ya temlik ettiği, davanın 17.11.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi çerçevesinde, girişilmiş bir icra takibine konu borcun bulunmadığının tespiti istemiyle açılan davalarda takip alacaklısı, takibe konu ettiği alacağın varlığını kanıtlamak durumundadır. Bir başka ifade ile ispat yükü takip alacaklısı durumundaki davalıya aittir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2.2.1982 gün ve 1980/3-147, 1982/73 sayılı kararı “belgesiz olarak yapılan ilamsız icra takiplerine itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşmesi sonucu takip konusu borç ödendikten sonra açılan geri alma davalarında ispat yükünün davalı durumunda olan alacaklıya ait olacağı vurgulanmıştır. (Yargıtay 13. HD 2006/11163 Esas, 2007/2153 Karar sayılı kararı) O halde, davalı alacaklının, ilamsız icra yolu ile takip konusu yaptığı borcu kanıtlayamadığı gözetilerek davacının borçlu olmadığının tespitine ve icra dosyasına ödenen bedelin taleple bağlı kalınarak davalı takip alacaklısı ...’dan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’in temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının kötüniyet tazminatına ilişkin temyiz itirazına gelince;
Menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.'nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 7.12.2011 sayılı ve 2011/13-576 E. 2011/747 K ve 20.03.2013 gün ve E:2012/19-778, K: 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmış olup dinlenen tanık beyanları ile soruşturma dosyasındaki ifadeler birlikte değerlendirildiğinde davalı ...’in takip yapmakla kötüniyetli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup; bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin güvenilirliği (aleniliği), diğeri Hazine'nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise; geçerli bir hukuki sebebin bulunması, bir başka ifadeyle, illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olması zorunludur.
Öte yandan, Hukuk Genel Kurulunun 19.1.1955 tarihli, 1/4 sayılı kararında "cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmazın satın alınması halinde dahi Medeni Kanunun 932. maddesinde dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabilir. Alıcının satışa konu taşınmaz mala ait tapu kaydının yolsuzluğunu bile bile ve kötüniyetle arttırmaya girerek satın aldığı ispatlandığı taktirde davanın kabulüne karar verilir" denilmektedir.
Somut olayda, icra takibinin dayanağını teşkil eden bir borcun bulunmadığı tespit edildiğine göre davalı ... adına yapılan tescilin yolsuz olduğu açık olup, ikinci el konumunda olan davalılar ... ve ...’ın iyiniyetli olmaları durumunda edinimlerinin korunacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, öncelikle ikinci el konumundaki davalı ...’in ediniminde iyiniyetli olup olmadığı hususu değerlendirilmediği gibi son kayıt maliki olan davalı ...’ın iyiniyetli olup olmadığı yönünden hükme elverişli şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidilmiştir.
Şöyle ki, davalı ... ile aynı mahalle nüfusuna kayıtlı olduğu anlaşılan davalı ... davaya cevap vermemiş, diğer davalı ... vekili ise davalının yüklenici olduğunu, diğer davalılar ile bir ilgisinin bulunmadığını, taşınmazı 350.000 TL bedelle satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, 19.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile davalının İtalya’dan geldiğini, inşaat işi ile iştigal ettiğini ve taşınmazın satın alınmasında aracı olan ve diğer davalılar ile davalı ...’ı tanıştıran ...’i tanık olarak dinleteceklerini bildirmiş, davalının tacir olduğuna dair ticaret sicil gazetesi örneği, vergi levhası, inşaat yapımı için düzenlenen bir takım faturalar ile davalı ...'a 06.11.2015 tarihinde gönderilen 350.000 TL tutarlı “arsa satış bedeli” açıklamalı dekontu sunmuş olup dava konusu taşınmazın davalılara devredildiği 2015 yılındaki değerinin keşfen 1.289.765,29 TL olarak tespit edildiği, satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında fark olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, öncelikle davalı ...’in 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı üzerinde durulması, davalı ...’ın bildirdiği tanığın dinlenmesi, davalılar ... ve ...’ın iyiniyetli olarak hareket edip etmediklerinin temlik tarihleri, savunma ve taşınmazın temlik tarihinde keşfen saptanan değeri de gözetilerek duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik değerlendirme ve inceleme ile yetinilerek tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmesi doğru olmadığı gibi davacının kötüniyet tazminatı isteminin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi de doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.