Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5742 E. 2024/5992 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında çocuklarından birine yaptığı taşınmaz satışlarının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin malvarlığının tamamına yakınını ölmeden önce tek bir çocuğuna devretmesi, terekesinden mal çıkmaması ve satış bedellerinin düşük olması gibi hususlar, mirasbırakanın asıl amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna götürerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2009/340 E., 2014/1276 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ve davalının anneleri olan muris ...'ın 1997 yılında öldüğünü, mirasçı olarak müvekkileri ve davalıdan başka murisin ... isminde bir çocuğu daha olduğunu, murisin, sağlığında ..... Merkez 1953 parsel (yeni parsel no:3) sayılı taşınmazını 02.09.1996 tarihinde 7 milyon TL bedelle davalıya sattığını, aynı yerde bulunan 6277 sayılı taşınmazını 23.08.1996 tarihinde 20 milyon TL bedelle davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, yine 1937 parsel sayılı taşınmazını 02.09.1996 tarihinde 6 milyon TL bedelle davalıya sattığını, satış bedellerinin gerçek bedellerinden 15-20 misli az olduğunu, davalının muvazaa yoluyla taşınmazları üzerine geçirdiğini, murisin çocuklarının bakımı altında yaşadığını ve ölümünden önce tüm malvarlığını satacak kadar ihtiyacı olan biri olmadığını, bu sebeple yapılan satışın bağış niteliğinde olduğunu, nitekim murisin

terekesinden herhangi bir para çıkmadığını ve murisin satıştan sonra taşınmazlar üzerinde zilyetliğini sürdürdüğünü, amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek Aksaray ili, .... ilçesi, ... 1953 parsel (yeni parsel no:3), 6277 ve 1937 parsel sayılı taşınmazların muvazaa nedeniyle davalı adına olan tapularının iptali ile mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Mirasçı dava dışı ... İçli (...) 11.06.2009 tarihli duruşmadaki beyanında; açılan davaya muvafakat ettiğini, annesinin yatalak hasta olduğunu, bu sırada kardeşi ...'ın malları üzerine geçirdiğini, haberleri olmadığını, açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı ... vekili duruşmadaki beyanlarında, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle davanın esasa girilmeden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; murisin hasta ve yatalak olduğu, kanser hastası olduğu, diğer mirasçıların muris ile fazla ilgilenemedikleri, murisin davalı ...'nin yanında kalmasına rağmen diğer davalı ...'ın murisin işleri ile ilgilendiği, maddi yardımda bulunduğu, murisin kendisi ile ilgilenen maddi ve manevi yardımda bulunan davalı ...'a sattığı, her ne kadar taşınmazın satış senedindeki bedeli ile gerçek değeri arasında fark bulunsa da, salt tapuda gösterilen değer ile gerçek değer arasındaki nispetsizliğin muvazaanın varlığına yeterli delil sayılamayacağı, kaldı ki ölene kadar davalının kendisine sağladığı desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı, davacı tarafça hata, hile, tehdit sebeplerine dayalı bir davanın açılmadığı, o halde taraflar arasındaki pay devri isteminde muris muvazaasının olmazsa olmaz unsurlarından gizli sözleşme unsuru bulunmadığından işlemin gerçekten satış olduğunun kabulü gerektiği, davacılardan ...'ın Gülağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/118 Esas sayılı dosyasındaki feragat beyanı dikkate alındığında davacılardan ... açısından açılan davanın Gülağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/118 Esas sayılı dosyasının 4. celsesinde yer alan vaki feragat nedeniyle reddine, davacılar ...., Sıttık ve .... açısından açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; murisin sağlığında dava konusu taşınmazları davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, bütün bu satış gibi gösterilen işlemlerin aslında bağış olduğunu, satış bedellerinin satış tarihinde taşınmazların gerçek değerlerinden en az 15-20 misli kadar az olduğunu, davalının murisi etkileyerek diğer mirasçıları kötülediğini ve murisin malvarlığını sağlığında muvazaa yoluyla kendi üzerine geçirdiğini, murisin, sağlığında çocuklarının bakımı altında yaşayan bir kimse olduğunu, ölümünden 1 yıl önce tüm malvarlığını satacak kadar ihtiyaç sahibi biri olmadığını, bu nedenle yapılan satış işlemlerinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıdığını, davalının gerçek niyetinin satış adı altında diğer mirasçıların hisselerini berteraf etmek olduğunu, nitekim murisin terekesinde de herhangi bir para çıkmadığını, kaldı ki murisin satıştan sonra da taşınmazlar üzerinde zilyetliğini devam ettirdiğini, dosyada tanık olarak dinlenilen ...'ın beyanlarının da iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, murisin dava konusu işlemde diğer mirasçılardan mal kaçırma iradesinin ön plana çıktığını ve

bu iradeye göre işlem yapıldığını, bu şekildeki devir işlemlerinin iptali gerektiğini, davacı ... yönünden Gülağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin (Kapanan) 1997/118 Esas sayılı dosyasında ise "tapu iptali talebimizden vazgeçiyoruz" şeklinde beyan mevcut olup, bu beyanın feragat olarak değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki, tenkis miktarının da davalı tarafından ödenmediğini ve takibe de konulmadığını, Yerel Mahkemenin usulden ret gerekçesinin de hatalı olduğunu, davanın tüm davacılar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili temyize cevap ve katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; davacıların taşınmazların gerçek değeri altında satıldığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, kaldı ki tapuda rayiç bedel gösterilse de tek başına taşınmazların düşük bedelle satılmış olmasının da muvazaa iddiasına delil olmadığını, taşınmaz satışında gösterilen bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark var olsa bile bu husus tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağını, davacının muvazaa iddiasının ve dolayısıyla dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, söz konusu temliklerin murisin mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakma amacıyla yapıldığından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin maddi durumu iyi olup söz konusu taşınmazları alım gücüne sahip olduğunu, müvekkile temlik edilen taşınmazların bedelinin murise ödendiğini, satışa konu edilen belli bir malın devrinin bir semen karşılığında olduğunun kuşkusuz olduğunu, muris muvazaası nedeniyle temlik yapıldığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, davacıların açmış oldukları dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı;

Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi; Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi; Tapu Kanunu'nun 26. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu muris ...'ın 18.07.1997 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu ..., davacı kızı ... (...), davacı kızı ... (...) davacı oğlu ..., davalı oğlu ... ve dava dışı kızı ... İçli (...)'ın kaldığı, murisin 6277 parsel sayılı taşınmazdaki 15000/20000 hissesini 28.08.1996 tarihli satış işlemi ile davalı oğlu...'a temlik ettiği, diğer dava konusu 1937 ve 1953 parsel sayılı taşınmazların ise muris adına kayıtlı iken 02.09.1996 tarihli satış işlemi ile yine davalı oğlu...'a devredildiği, dava konusu taşınmazlardan 6277 ve 1937 parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması neticesinde tapu kütük sayfalarının kapatıldığı farklı parsellere gittiği, 1953 parsel sayılı taşınmazın da imar uygulaması neticesinde tapu kütük sayfasının kapatıldığı ve 508 ada 3 parsel sayılı imar parseline gittiği, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak yine davacılardan ... tarafından Gülağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/118 Esas sayılı dosyasına açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkin davada davacı ... vekilinin 13.05.1998 tarihli 4. celsedeki beyanında; dava dilekçelerinde dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş iseler de tapu iptali talebinden vazgeçtiklerini, dava konusu yerlerin toplam değerinin saklı payına isabet eden kısmının bilirkişilere hesaplattırılarak bu değerin ödenmesini talep ettikleri, yargılama sonucunda davacının tenkis talebinin kabulü ile, davacının mahfuz hissesine tekabül eden bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

2. Davacılardan ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenle davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Davacılardan ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:

Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olayda; murisin ölmeden önceki süreçte malvarlığının tamamına yakın bir kısmını oğlu davalı ...'a bedelsiz olarak devrettiği, murisin terekesinden mal çıkmadığı, her ne kadar muris tarafından dava konusu taşınmazların davalının murise sağladığı bakım nedeniyle minnet duygusu karşılığı davalıya devredildiği belirtilmiş ise de eldeki dosya ile Gülağaç Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/118 Esas sayılı dosya içeriğinden murisin yanında dava dışı kızı ...'nin kaldığı ve murise ...'nin baktığı, davalı ...'ın dönem dönem gelerek maddi destekte bulunduğu, bu hususun ahlaki görev kapsamında olduğu, murisin çekişmeli taşınmazlardaki paylarını mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak devrettiği sonucuna varılmaktadır.

Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde murisin yapmış olduğu temliklerle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve bu amaçla temlikin gerçekleştirdiği kabul edilmeli; bu arada taşınmazların imar görmesi nedeniyle imar evraklarının ve öncesinin getirtilmesi; muris tarafından davalıya yapılan temlikin ne ölçüde ve hangi imar parsellerine yansıdığının da saptanarak davacılardan ..., ... ve ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

4. Davalı ...'ın katılma yoluyla temyiz itirazlarına gelince: davalı katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; muris muvazaası nedeniyle temlik yapıldığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, davacıların açmış oldukları dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini istemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1- Davacılardan ... vekili ve davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Davacılardan ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.