"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/18 E., 2021/127 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali terkin, el atmanın önlenmesi ve yıkım davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı Hazine vekili, davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; davalılar adına tespit ve tescil edilen 162 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapusunun iptali ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2007 tarihli ve 2004/601 E.2007/1060 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne 959,94 m2 lik kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine, davalıların müdahalesinin menine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararları
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Ahmet ve Nazan temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 07.05.2009 tarihli ve 2009/4266 Esas, 2009/5407 Karar sayılı kararıyla;14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesine eklenen 3 üncü fıkra 2 ve 3 üncü cümle ile geçici 10 uncu maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğu gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 19.10.2009 tarihli ve 2009/8972 E., 2009/10395 K. sayılı kararıyla reddedilmiş Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.05.2010 tarihli ve 2009/1337 Esas, 2010/554 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş; Dairenin 04.10.2010 tarihli ve 2010/8703 Esas, 2010/9705 Karar sayılı kararıyla; “... Mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli taşınmazın belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre bir kısmının kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazinenin davasında haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir...." gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda bozmaya uyularak davanın esası hakkında daha önce verilen karar bozma dışı bırakıldığından yeniden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin de davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiş; Dairenin 17.10.2011 tarihli ve 2011/8442 Esas, 2011/10390 Karar sayılı kararıyla; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak, anılan Yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 Esas 2011/77 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir. Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa'nın 153 üncü maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer. Hal böyle olunca, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır..." gerekçesiyle bozulmuş davalı ...'in karar düzeltme isteği Dairenin 01.11.2012 tarihli ve 2012/9411 E., 2012/12086 K. sayılı kararıyla reddedilmiş; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 162 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (Fen bilirkişi ...'ın 06.04.2015 günlü ek raporda göstermiş olduğu (A) ve (B) harfi ile işaretli alanda ) gösterilen 959,94 m2'lik kısmı yönünden davalıların el atmasının önlenmesine, aşan talebin reddine, bu kısım kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığından davalılar adına olan tapunun iptali ile kamu yararına terkinine karar verilmiş; hüküm davalılardan ... vekili ile davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.06.2020 tarihli ve 2020/1309 Esas, 2020/3464 Karar sayılı kararıyla; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, Mahkemece kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi gidermek kaydıyla vicdani kanaate göre yeni bir karar vermek gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı sonrası mahallinde keşif yapıldığı, gözlem çukurları açıldığı bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın eski kıyı-kenar çizgisi kapsamında kaldığı, (A) harfi ile gösterilen kısmın ise 15.08.2006 tarihinde belirlenen kıyı-kenar çizgisi kapsamında kaldığı, her iki kısım toplamının 959,94 m2 olduğu, (C) harfi ile gösterilen kısmın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı, Jeoleji Mühendisi bilirkişi kurulunun 5 adet zemin araştırma sondajı yaptığı, önceki raporlar ile hükme esas raporun birbirleri ile örtüştüğü, kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan kısımda yapı bulunmadığı, bu nedenle kal kararı verilemeyeceği, kıyıların Anayasa ile güvence altına alınan, kimsenin hüküm ve tasarrufu altında olamayacağı yerlerden bulunduğu, davacı Hazinenin 162 parsel sayılı taşınmazın tamamına yönelik dava açtığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 959,94 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile kamu yararına terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili, davalı ... ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, daha fazla alanın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını, davanın kısmen kabulü nedeniyle davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... temyiz dilekçesinde; taşınmazın 1/4 payını 1985 yılında kayınpederinden satın aldığını ve vergisini ödediğini, kıyı hattında site ve müstakil evler bulunduğu halde kendileri tarafından herhangi bir yapı inşaa edilmediğini, yapı inşaa ederek kazanç elde etmediklerini aksine yıllarca vergisini ödediklerini, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... temyiz dilekçesinde; taşınmazın 1924 tarihli nüfus mübadelesi kapsamında Selanik'ten gelen dedesine verilen yer olduğunu, karayolu yapıldıktan sonra dedesinin 6500 m2 lik kısmı mezarlık yapılması için bağışladığını, kıyı-kenar çizgisi olarak belirlenen kısımda herhangi bir yapı inşa edilmediğini, 100 yıla yakın süredir vergisini ödeyerek ağaçlandırdıklarını, kararın bir nevi cezalandırma olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin, müdahalenin men'i ve kâl istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43 üncü maddesi,
2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci ve 6 ncı maddeleri,
3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekili, davalı ... ve davalı ...'ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75'er TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...