"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/41 E., 2022/94 K.
HÜKÜM : Usulden Ret
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakanları ... köyü çalışma alanında bulunan 206 ada 8, 11, 24, 37, 50; 207 ada 8, 15, 18, 55, 63, 69, 85 parsel sayılı muhtelif yüz ölçümündeki taşınmazlar ile 206 ada 7 parsel sayılı taşınmazın çekişmeli 1/2 payının kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Durağan Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2016 tarihli ve 2014/114 Esas, 2016/19 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 206 ada 7, 8, 11, 37; 207 ada 8, 18, 55, 63 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile dosya içerisinde bulunan 02.06.2014 tarihli veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline; çekişmeli 206 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payı, 206 ada 50 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı, 207 ada 15, 69 ve 85 parsel sayılı taşınmazların ise 1/2 payının iptali ile dosya içerisinde bulunan 02.06.2014 tarihli veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2020/10694 Esas, 2021/670 Karar sayılı kararıyla; “Davacılar, mirasbırakanları ...’tan gelen miras hakkına dayanarak tapu iptali ve miras paylarının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Dosya kapsamına ve nüfus kayıtlarına göre davalı ...’nın eşi ...’nın halen hayatta olduğu anlaşılmakta olup bu haliyle davalı ...’nın mirasbırakan ...’ın terekesine göre 3. kişi konumunda bulunduğu kuşkusuzdur. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında mirasçılardan birinin ya da bir kısmının tek başına 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702 nci maddesinde yer alan düzenlemeye göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği kuşkusuzdur. Mirasçılardan bir kısmının kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davanın, diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle yürütülerek sonuçlandırılmasına da olanak bulunmamaktadır. Bu durumda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir. Hâl böyle olunca; Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle davanın esasına ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Durağan Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.05.2022 tarihli ve 2022/41 Esas, 2022/94 Karar sayılı kararıyla; davacılarca mirasbırakanları ...’tan gelen miras hakkına dayanılarak miras payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunulduğu, davalı ...’nın ... terekesine göre 3. kişi konumunda olup terekeye dahil bir taşınmaz hakkında mirasçılardan birinin veya bir kısmının tek başına üçüncü kişiye karşı miras payı oranında iptal -tescil isteğinde bulunamayacağı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasçı ...’ın evlatlık verildiğini, bu nedenle mirasçı olmadığından eldeki davada dava açıldığı tarihte taraf olmadığını, ancak sonrasında davaya muvafakat verdiğini, taraf teşkilinin sağlandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 640 ıncı, 701 inci, 702 nci ve 713 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... köyü çalışma alanında bulunan 206 ada 8, 11, 24, 37, 50; 207 ada 8, 15, 18, 55, 63, 69, 85 parsel sayılı muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlar ile 206 ada 7 parsel sayılı taşınmazın çekişmeli 1/2 payı davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
...
- KARŞI OY -
1. Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince "Davacılar, murisleri ...’tan gelen miras hakkına dayanarak, tapu iptali ve miras paylarının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Dosya kapsamına ve nüfus kayıtlarına göre davalı ...’nın eşi ...’nın halen hayatta olduğu anlaşılmakta olup, bu haliyle davalı ...’nın muris ...’ın terekesine göre 3. kişi konumunda bulunduğu kuşkusuzdur. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, mirasçılardan birinin ya da bir kısmının tek başına, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesinde yer alan düzenlemeye göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği kuşkusuzdur. Mirasçılardan bir kısmının kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davanın, diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle yürütülerek sonuçlandırılmasına da olanak bulunmamaktadır. Bu durumda davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle, davanın esasına ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir." gerekçesiyle İDM kararının bozulmasına karar veirlmiş, İDM'ce de bozma kararı doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da karar onanmıştır. Aşağıda belirtilen nedenlerle anılan karara iştirak etmek mümkün olmamıştır.
2. Davacı taraf dilekçesinin içeriğinde "Ekte sunduğum ölü ...'ın verasetine göre yukarıda bahsettiğim 20 adet gayrimenkul davalı ... adına tapuya tescil yapılmış olduğundan bu gayrimenkullerin iptali ile davalı ... , ... ve ölü kızı ... eşi davacı ... torunları ..., ..., ..., ve ... adına hisse nispetinde tapuya tescil yapılması hususunda iş bu davayı açmak zarureti hasıl olmuştur." demek suretiyle tüm mirasçılar adına dava açtığını ifade etmiş, dilekçenin sonuç kısmında ise davalı ve davacıların payları oranında tescil talebinde bulunmuştur.
3. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince dava dilekçesinin sadece sonuç kısmı nazara alınmış, dava dilekçesinin içeriğinde tüm mirasçılar adına söz konusu davanın açıldığı yönündeki beyan değerlendirilmemiştir.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir. Dava dilekçesinin sonuç kısmıyla içeriğinin çelişkili olduğu açık olup, davacı tarafa davasını tüm mirasçılar adına mı yoksa payları oranında mı açtıkları hususunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklattırıldıktan sonra bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.
5. Öte yandan, her ne kadar ön inceleme duruşmasında da taraflara bir kısım davacılarca "Dava dilekçesindeki beyanlarımı aynen tekrar ediyorum, davaya konu yerlerin adımıza tesciline karar verilmesini talep ediyorum.. " dedikleri anlaşılmakta ise de bu beyan da açık olmayıp davacıların davasını tüm mirasçılar yönünden mi yoksa sadece kendi payları oranında mı açtıkları kesin bir şekilde saptanamamaktadır. Zira bu ifadede de dava konusu yerlerin adımıza tescilini istiyoruz demek suretiyle çoğul bir ifade kullanılmıştır.
6. Bu itibarla, anılan hususta hakimin davaya aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacı tarafa dilekçesini açıklattırarak davanın tereke adına mı yoksa her bir davacının kendi payı oranında mı açıldığı hususunu açıklığa kavuşturduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken sadece dava dilekçesinin sonucu esas alınarak davanın aktif taraf ehliyetinden reddedilmesinin yerinde olmadığı ve bu nedenle İDM kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
7. Açıklanan nedenlerle, İDM kararının bozulması gerekirken onanması yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.