"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1000 E., 2023/1028 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/83 E., 2020/17 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse irtifak hakkı tesisi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda Karaman ili .... ilçesi .... köyünde bulunan 201 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, 201 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kendine ait olan taşınmazın bir kısmının yapılan hatalı ölçüm ya da davalının kastı ile davalı adına tescil edilen 201 ada 12 parsel sayılı taşınmazın içinde tespit ve tescil edildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan davacının evinin bir kısmının da hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edilen bölümde kaldığını ileri sürerek belirlenecek bu kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmaz üzerindeki evin değerinin zeminin değerinden daha fazla olması nedeniyle bu kısım yönünden kullanma irtifakı kurulmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacının taşkın yapı yapmak suretiyle davalının taşınmazına müdahale ettiğini, inşaata başladığı anda davalının davacıyı uyardığını, davacı tarafından yapılan yapının imara aykırı olduğunu, Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/86 Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine müdahalenin men’i ve yıkım davası açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Sarıveliler Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2020 tarihli ve 2017/83 Esas, 2020/17 Karar sayılı kararıyla; 26.04.2018 tarihinde keşif mahallinde dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından davacının 201 ada 13 parselde bulunan ve 201 ada 12 parsele taşan evinin 3 ilâ 5 yıl kadar önce yapıldığının, düzenlenen ziraat bilirkişi raporunda davacı tarafından dikildiği iddia olunan ağaçların yaklaşık 8 yaşlarında olduğunun ve bahsedilen tarihlerin kadastro tespit tutanağının kesinleşmesi sonrasına tekabül ettiğinin anlaşılması karşısında davacı taraf satış senedi ile kendisine devredildiğini iddia ettiği çekişmeli kısımlara zilyet olduğunu kanıtlayamadığı, diğer yandan taraflara ait parsellerin 2009 yılında kesinleşen kadastro ile çapa bağlandığı, her iki parselin komşu olduğu, davacının davalıya ait 201 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ayni bir irtifak hakkının bulunmadığı, davalıya ait parsele tecavüzlü olduğu belirlenen yapının kadastro tespitinden sonra inşa edildiği, davacının inşaata başlamadan önce parsel sınırlarını zeminde belirlemek üzere resmi kurumlara müracaat etmediği, kendisinden beklenen özeni göstermediği, yapı sahibi davacının iyi niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından irtifak hakkı kurulması için yasal şartların bulunmadığı gerekçesiyle iptal - tescil ve irtifak hakkı kurulması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ve 2020/611 Esas, 2020/530 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte davacının talep ettiği kısmın miktarının 88,26 m² olduğu, ziraat mühendisi bilirkişisi raporuna göre dava konusu taşınmazın değerinin 441,30 TL olduğu, eldeki terditli dava açısından da dava değerinin kesinlik sınırı içerisinde kaldığı, hüküm tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın değerinin kesinlik sınırı olan 5.390,00 TL'den az olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 341/2. ve 352/1-b. maddeleri gereğince davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olan karara karşı yapılan temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 08.02.2023 tarihli ve 2021/5699 Esas, 2023/651 Karar sayılı kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek 6. maddeyle kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararların miktar ve değerine bakılmaksızın kanun yolu incelemesine tabi tutulması suretiyle etkin denetim mekanizması oluşturulması amaçlandığı, somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri istinaf ve temyiz incelemesine ilişkin parasal sınırın altında kaldığı gerekçesiyle kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında, istinaf isteğinin reddine karar verilmesi ve bu karara yönelik temyiz dilekçesinin de ek karar ile reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, böylece davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan incelenmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı adına tescil edilen 13 parselin kadastro tespit tutanağında 20 yıl zilyetlikten dolayı davacı adına tescil edildiği yazılmış ise de 493,75 m2'lik bu parselin satış sözleşmesine konu kadastro tespitinden önce davacıya satıldığının tarafların kabulünde olduğunu, davacı, kendisine satılan yerin dava konusu yerle birlikte toplam 581,83 m2 olduğunu sözleşmede 1000 m2 ibaresinin davalı tarafın beyanı üzerine yazıldığını keşifte ifade ettiğinden kendisine satılan yerin 493,75 m2 değil de 581,83 m2 olduğunu, yani dava konusu yerin de sözleşme kapsamında kaldığını, başka bir ifadeyle satılanın sınırlarını ve yüz ölçümünü tam olarak ispat etmesi gerektiğini, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin satışı yapılan yerin sınırları ve yüz ölçümü konusunda bilgi sahibi olmadıkları, davacının dava konusu yerin de sözleşme kapsamında kendisine satılan yer olduğunu ispatlayamadığı gibi dava konusu evi de kadastro tespitinden sonra yaptığından iyiniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının kadastro çalışmalarından önce davacıya ait 13 parselle birlikte dava konusu edilen kısmı tarafların amcası ...'dan satın aldığını, satın aldığı yerlerin tamamını davacıya satmasına rağmen kadastro tespitlerinin hatalı olduğunu, 20.04.2005 tarihli senette taşınmazın yönlerine yer verildiğini, taşınmazın batısı ... olmasına rağmen fiiliyatta davalıya ait 12 parsel sayılı taşınmazın bulunduğunu, davacının 2005 yılından bu yana taşınmazı kullandığını, taşınmazda bulunan ağaçların yaşının 20'nin üzerinde olduğunu, diğer yandan davacının evinin yıkılması halinde davacının ağır zarar göreceğini, bu nedenle davacı lehine taşınmazda irtifak hakkı tesisi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil mümkün değilse irtifak hakkı tesisi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu, Karaman ili ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 201 ada 12 parsel sayılı 2.167,05 metrekare yüz ölçümündeki bahçe nitelikli taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... oğlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı .... oğlu ..., aynı yer 201 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kendi adına tescil edildiğini, bu taşınmaza dahil bir kısmın davalı adına kayıtlı 12 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.