"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/73 E., 2022/174 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 29.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Artvin ili, .... ilçesi, .... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 149 ada 1, 150 ada 47, 60, 90, 159 ada 5, 7, 10, 162 ada 6, 172 ada 30, 173 ada 10, 18, 48, 174 ada 21, 182 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, söz konusu taşınmazların davacının dedesi ve davalının babası olan ...'dan intikal ettiğini ve taksim edilmediğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının murisi ...'un davacı dışında iki mirasçısı daha bulunduğunu bu nedenle eldeki davayı tek başına açmasının mümkün olmadığını, davacının babası ...'un sağlığında kardeşi ...'a karşı Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/559 Esas sayılı dosyasında 11 parça taşınmaz için kök muristen geldiği ve kendisine kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açtığını, o davada davacının murisi tarafından ileri sürülen iddialar ile eldeki davada ileri sürülen iddiaların birbiriyle çeliştiğini ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, öte yandan dava konusu edilen 149 ada 1 ve 159 ada 10 parsel sayılı taşınmazların muris ile ilgisinin bulunmadığını ve davalı tarafından satın alındığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2016 tarih ve 2014/319 Esas, 2016/244 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...'dan intikal ettiği, mirasçılar arasında usulüne uygun bir taksim yapılmadığı, bu durumda davalının zilyetliğinin tereke adına sürdürüldüğü kabul edilerek 149 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2016 tarih ve 2014/319 Esas 2016/244 Karar sayılı kararının davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.02.2020 tarih ve 2017/511Esas, 2020/187 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların öncesinin müşterek muris ...'a ait olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince taksim olgusu kapsamında değerlendirme yapılmış ise de bu değerlendirmenin olaya uygun düşmediği, dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların murisin sağlığında taşınmazlarını oğulları ... ve ... arasında paylaştırdığını ve dava konusu taşınmazların zilyetliğinin elli yıldan fazla bir süredir davalı ...'de olduğunu bildirmelerine karşılık İlk Derece Mahkemesince söz konusu paylaştırmanın bağış niteliğinde olup olmadığı üzerinde durulmadığı, öte yandan kök muris ...'un davacının babası olan 1926 doğumlu ... dışında 1929 doğumlu ve aynı isimde bir başka mirasçısı daha bulunduğu, Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/559 Esas sayılı dava dosyasında davacının babası 1926 doğumlu ... tarafından 1929 doğumlu ... aleyhine, babasından kendisine kalan ve 50 yılı aşkın zamandır zilyetliğinde bulunan taşınmazların aynı ismi taşıyor olmaları gerekçesiyle hataen kardeşi üzerine tespit ve tescil edildiği iddiasıyla dava açıldığı, bu davaya muris ...'un oğlu... tarafından sunulan beyan dilekçesiyle muris ...'in sağlığında kendilerinin de olurunu alarak köydeki taşınmazları kullanmak üzere köyde kalan kardeşleri ... ve ... arasında paylaştırdığını, diğer kardeşlerin memuriyet görevleri nedeniyle köyde yaşamadıklarını, ancak muris tarafından mülkiyetin devredilmediğini, yalnızca kullanıma yönelik paylaştırma yapıldığını ifade ettiği, buna karşılık İlk Derece Mahkemesince eldeki dava ve Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/559 Esas sayılı dava dosyasında alınan beyanlar arasında köyde yaşayan ve muristen gelen taşınmazları kullanan ...'in davacının babası olan ... mi yoksa amcası olan ... mi olduğu hususunda çelişki oluşmasına karşın çelişkinin giderilmediği, bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, öncelikle murisin sağlığında taşınmazlarını iki oğlu ... ve ... arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırmış ise söz konusu ...'in davacının babası mı yoksa amcası mı olduğu ve muris tarafından yapılan bu tasarrufun bağış niteliğinde olup olmadığı, ortada bağış niteliğinde bir tasarrufun bulunmadığının tespiti halinde ise murisin terekesinin usulünce taksim edilip edilmediği hususlarına ilişkin olduğu gözetilerek bu kapsamda değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kök muris ...'un sağlığında davacının babası ... ve davalı ... arasında taşınmazlarını paylaştırdığı ve kök murisin tasarrufunun bağış niteliğinde olduğu, davacının babası ... ve ...'un kendi yerlerine sahip çıkıp kullandıkları ve yaklaşık 60 senedir bu şekilde zilyetlik sürdürdükleri, kök murisin bağış niteliğinde olduğuna kanaat getirilen tasarrufunun da mevcut durumdan farklı şekilde yapıldığının davacı tarafça ispatlanamadığı, öte yandan davacının kök muristen kalan taşınmazların eşit şekilde paylaştırılmadığına yönelik itirazının ise tenkis davasının konusunu oluşturduğu, buna karşılık eldeki davada tenkis talebinin de bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazların kök muris tarafından bağışlandığı değerlendirilmiş ise de değerlendirmenin doğru olmadığını, davacının babasına intikal etmesi gereken yerlerin davalı adına tescil edildiğini, esasen ortada bir paylaşım dahi olmadığını zira taşınmazların davalı adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların kök muris tarafından bağışlanmadığını aksine paylaştırıldığını, kök muristen bizzat aktaran mahalli bilirkişilerin dahi taşınmazların paylaştırıldığını beyan ettiğini, buna karşılık paylaşımın resmiyete yansımadığını ve dava konusu taşınmazların davalı adına tescil edildiğini, kök murisin paylaştırma iradesinin bağış şeklinde yorumlanamayacağını, bir paylaşımın kabulü halinde dahi paylaşım konusu taşınmazların davalı adına tescil edildiğini, İlk Derece Mahkemesince belirtilen davacının taşınmazların eşit paylaştırılmadığına ilişkin itirazının ise yaşanan eşitsizliği dile getirmek amacıyla söylendiğini, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları itibariyle dava konusu taşınmazların kök muris tarafından bağışlandığına ilişkin bir ifadenin bulunmaması ve söz konusu paylaşımın bağış şartlarını taşımıyor olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı ve delillerden; Artvin ili, Şavşat ilçesi, Veliköy köyünde 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda; 149 ada 1, 150 ada 47, 60, 90, 159 ada 5, 7, 10, 162 ada 6, 172 ada 30, 173 ada 10, 18, 48, 174 ada 21, 182 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, tarafların kök murisi 01.07.1896 doğumlu ...'un 10.07.1983 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak çocukları ... (1926 doğumlu), ... (1929 doğumlu), ..., Alim Uygur, Özdemir Uygur, Bulunmaz Tokdemir ile kök murisin kendisinden önce ölen kızı Elmas Yüksek'in çocukları Makbule, Raif ve Vahip'in kaldığı, davacının babası 1926 doğumlu ...'un 30.08.2012 tarihinde vefatı ile geriye mirasçı olarak eşi ..., kızı ... ve kızı davacı ...'in kaldığı, davacı ...'in miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescili istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince 27.05.2021 tarihinde icra edilen keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişiler kök murisin sağlığında kendisine ait taşınmazları köyde yaşayan çocukları ... (1926 doğumlu) ve ... arasında paylaştırdığını ifade etmiş, İlk Derece Mahkemesince bu beyanlar esas alınarak kök murisin sağlığında maliki olduğu tüm taşınmazları davacının babası olan ... ve davalı ... arasında paylaştırdığı, dava konusu taşınmazların davalı ...'e bırakıldığı, söz konusu tasarrufun bağış niteliğinde olduğu, davacının babası ve davalının kök muris tarafından kendilerine bağışlanan yerler üzerinde 60 yıldır zilyetliklerini sürdürdükleri kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dava konusu taşınmazların öncesinin müşterek muris ...'a ait olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Eldeki davada uyuşmazlık, öncelikle murisin sağlığında taşınmazlarını köyde yaşayan iki oğlu ... ve ... arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırmış ise muris tarafından yapılan bu tasarrufun bağış niteliğinde olup olmadığı, ortada bağış niteliğinde bir tasarrufun bulunmadığının tespiti halinde ise murisin terekesinin usulünce taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Öte yandan, Dairenin eksiklik talep yazısı ile dosya kapsamına kazandırılan Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.09.2018 tarih ve 2011/559 Esas, 2018/136 Karar ve 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı dosyaları incelendiğinde; davacının babası olan 1926 doğumlu ... tarafından kök murisin ...'in oğlu 1929 doğumlu ... aleyhine Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/559 Esas sayılı dosyasında açılan davada Artvin ili, Şavşat ilçesi, Veliköy köyünde kain 105 ada 18, 150 ada 48 ve 59, 159 ada 8 ve 24, 162 ada 10, 173 ada 8 ve 30, 182 ada 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kök muristen davacı 1926 doğumlu ...'e kaldığı ancak kadastro çalışmaları sonucunda hatalı şekilde 1929 doğumlu ... adına tespit ve tescil edildiği ileri sürülerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilinin talep edildiği, yargılama sırasında davacı ...'un 30.08.2012 tarihinde ölümü üzerine davanın mirasçıları ..., ... ve ... tarafından takip edildiği, İlk Derece Mahkemesince, Harçlar Kanunu uyarınca ikmali gereken tamamlama harcının yalnızca ... tarafından yatırılması nedeniyle ... tarafından açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, diğer mirasçılar yönünden ise dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve üç aylık sürenin geçmesinden sonra 07.09.2018 tarih ve 2011/559 Esas, 2018/136 Karar sayılı karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, ... yönünden tefrik edilen davada ise Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı kararı ile; davaya konu taşınmazların tarafların ortak murisi ...'dan miras yoluyla intikal ettiği ve tüm mirasçıların dahil olduğu hukuken geçerli bir miras taksim sözleşmesi ile paylaşılmadığının tanık, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişisi beyanlarından anlaşıldığı, bu kapsamda davaya konu taşınmazların muris ... terekesine dahil olduğu ve ...'un tüm mirasçılarının dava konusu taşınmazlar üzerinde miras payları oranında malik olduğu, bu kapsamda davacı ... her ne kadar dava konusu taşınmazların tamamının babası 1926 doğumlu ... adına ve dolayısıyla ...'dan gelen miras payı oranında kendi adına tescili gerektiğini ispatlayamamışsa da ortak murisi ... mirasçısı olduğundan davacının kök muristen gelen miras payı oranında davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının istinaf başvurusundan sonra sunduğu 12.07.2023 ve 07.02.2025 tarihli dilekçeleri istinaftan feragat dilekçesi olarak değerlendirilerek 28.02.2025 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verildiği, anılan kararın 12.03.2025 tarihinde davacı ...'e bizzat tebliğ edildiği ve kararın 27.03.2025 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu dosya ve Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.09.2018 tarih ve 2011/559 Esas, 2018/136 Karar ve 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı dosyaları bir arada değerlendirildiğinde; her iki davada da dava konusu taşınmazların kök muris ...'dan geldiği tespit edilmiş olmasına rağmen, eldeki davada kök murisin sağlığında maliki olduğu tüm taşınmazları davacının babası olan ... ve davalı ... rasında paylaştırdığı ve bu tasarrufun bağış niteliğinde olduğu belirlenmişken Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı dosyasında ise dava konusu taşınmazların tüm mirasçıların dahil olduğu hukuken geçerli bir miras taksim sözleşmesi ile paylaşılmadığı, bu nedenle söz konusu taşınmazların terekeye dahil olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, kök muristen geldiği tartışmasız olan taşınmazların akıbetine ilişkin varılan sonuçların birbiriyle çeliştiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.09.2018 tarih ve 2011/559 Esas, 2018/136 Karar ve 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı dosyaları eldeki dava dosyası içerisine alınmalı, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan ve daha önceki keşiflere iştirak etmemiş şahıslar arasından belirlenecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan murisin sağlığında taşınmazlarını bir kısım mirasçılarına satış, bağış veya başka bir hukuki sebeple devredip devretmediği, böyle bir devir yapıldı ise bunun hangi tarihte ve ne şekilde gerçekleştiği, taşınmazların zilyetliğinin devredilip devredilmediği, devir tarihinden itibaren taşınmazları kimin ne şekilde ve hangi sıfatla kullandığı, devir olmadığının anlaşılması halinde terekenin usulünce taksim edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınmalı, Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.09.2018 tarih ve 2011/559 Esas, 2018/136 Karar ve 04.12.2018 tarih ve 2018/169 Esas, 2018/194 Karar sayılı dosyalarında verilen beyanlar da nazara alınarak keşif sırasında alınan beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; çelişkilerin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde gösterilmeli; sözü edilen dava dosyalarının eldeki uyuşmazlık yönünden güçlü delil olarak kabul edilip edilemeyeceği karar yerinde tartışılmalı; fen bilirkişisine keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince bu yönler gözetilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de 05.05.2016 tarihinde icra edilen keşifte davacının dava konusu 149 ada 1 parsel yönünden feragat ettiği gözetilerek söz konusu parsel yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın esastan reddedilmiş olması da doğru görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Temyiz eden davacı vekili duruşmaya gelmediğinden lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosyanın Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere
15.05.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.