"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1952 E., 2023/1197 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/309 E., 2022/152 K.
Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bedel ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların muris ...'ın mirasçıları olduğunu, murisin kendi babasından kalan ve uzun yıllar kullandığı mal varlığının büyük bir kısmını oluşturan Kayseri ili, .... ilçesi, .... mevkinde bulunan 396 ada 6 (eski 390) parsel sayılı taşınmaz ile Kayseri ili, ... ilçesi, ... mevkinde bulunan 143 ada 13 parsel sayılı taşınmazı karşılıksız olarak davalıya kazandırdığını, murisin, bu kazandırmaların iadeye tabi olmadığını da hiçbir şekilde belirtmediğini, aksine dava konusu taşınmazlarda diğer mirasçıların da hakkı olduğunu, davalıya ve diğer mirasçılara defalarca ifade ederek taşınmazların iadeye tabi olduğunu belirttiğini ancak murisin bu iradesine karşı davalının diğer mirasçılara hiçbir şekilde haklarını vermediğini, davalının 396 ada 6 parsel sayılı taşınmazı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhide vererek arsa üzerine 3 blok bina inşa ettirdiğini, bu 3 bloktan 1 bloğun davalıya düştüğünü, 1 bloktan/binadan davalı adına kayıtlı (8) adet bağımsız bölüm kaldığını, bunların 396 ada 6 parsel sayılı taşınmazda 1, 2, 7, 8, 9, 10, 17 ve 24 numaralı bağımsız bölümler olduğunu, davalının, tapu bilgilerini bilmedikleri (8) adet taşınmaz haricinde kalan taşınmazları da sattığını, bu durumun da araştırılarak taşınmazların terekeye iadesini talep ettiklerini, davalının bu taşınmazlardan uzun süre kira geliri elde ettiğini, kira gelirlerinin de terekeye iadesi gerektiğini, belirtilen tüm taşınmazların davalıya karşılıksız kazandırıldığını, bağımsız bölümler, satılmış olan bağımsız bölümler ve kira gelirlerinin TMK'nın 669/2. maddesi uyarınca iadeye tabi olduğunu, kazandırmanın iadeye tabi olmadığını, başka bir deyişle denkleştirmeye tabi tutulmadığını veya muris tarafından iadeden muaf tutulduğunu ispat yükümlülüğünün davalıda olduğunu ileri sürerek 143 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan 1/2 hissesinin iptali terekeye iadesine, olmadığı takdirde bedelinin terekeye iadesine veya davalıdan tazminine, 396 ada 4 parselde kayıtlı 1, 2, 7, 8, 9, 10, 17 ve 24 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile terekeye iadesine, olmadığı takdirde bedellerinin terekeye iadesine veya davalıdan tazminine, davalı tarafından elden çıkarılan ya da satılan muhtemelen dava konusu taşınmazlarla aynı binada yer alan diğer taşınmazların da tespit edilerek bedellerinin tespiti ile terekeye iadesine, olmadığı takdirde davalıdan tazminine, dava konusu ve elden çıkarılan taşınmazların elden çıkarılma tarihlerine göre geçmişe dönük elde edilen kira gelirlerinin faiziyle birlikte terekeye iadesine, olmadığı takdirde davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 13.02.2018 tarihli dilekçesinde özetle; netice-i taleplerini açıklamak üzere 12.12.2017 tarihli ara karar uyarınca taraflarına süre verildiğini, eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve tazminat isteğine ilişkin olduğunu, müvekkillerinin miras haklarından yoksun bırakılmaları gerekçesi ile açılmış olan miras payları oranında tapu iptali ve tescil, elden çıkarılan taşınmazlara yönelik bedelin tazmini ve tüm taşınmazlara yönelikte elde edilen kira gelirlerinin tazminine ilişkin muris muvazaası olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacıların murisleri tarafından açılmayan bu davanın, murisin ölümünden yıllar sonra açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacıların iddialarının asılsız ve haksız olduğunu, davacıların murisleri olan annelerinin müvekkilinin baba bir kız kardeşleri olduğunu, davacıların annelerinin bu satışların gerçek satış olduğunu bilmeleri nedeniyle sağ iken böyle bir dava açmadıklarını, taşınmazların müvekkiline karşılıksız olarak kazandırıldığı iddiasının gerçek olmadığını, muris .....'in dava konusu taşınmazı satmak istemesi üzerine müvekkilinin taşınmazları satın aldığını, o tarihte murisin başka mallarının da bulunduğunu, müvekkilinin taşınmazları satın aldığı tarihte Hava İkmal Merkezinde çalıştığını, 30 yaşında olduğunu, ayrıca hayvancılık ve çiftçilikle uğraştığını, birçok ek geliri olduğunu, murisin taşınmazları sattığı tarihte hasta olup paraya ihtiyacı olduğunu, satış tarihi olan 1967 yılında taşınmazların değerinin az olduğunu, son 10-15 yıl içinde taşınmazların değer kazandığını, müvekkilinin kız kardeşleri taşınmazların para ile alındığını bildiklerinden bu duruma itirazlarının olmadığını, murisin ölümü üzerine geriye kalan 3 taşınmazın davacıların murisleri ve müvekkili tarafından satılarak bedelinin paylaşıldığını, halen kök muris adına kayıtlı olan ... ilçesi, ... ... mevki, 2 pafta, 142 ada 9 parsel sayılı 5.760 m² yüz ölçümlü taşınmazın paylaştırılmadığını ve intikalinin yaptırılmadığını, bu haliyle muris muvazaasından bahsedilemeyeceğini, taşınmazların satışından neredeyse 50 yıl geçtiğini, müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile taşınmaz üzerindeki binadan hak sahibi olması üzerine dava açıldığını, müvekkilini mağdur etmeye yönelik bu davadan dolayı müvekkilinin uğrayacağı tüm zararların davacılardan tazmin edilmesini, haksız ve yersiz davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; murisin dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazlarının da mevcut olduğu, bu nedenle muris tarafından yapılan satış işleminin gerçek bir satış olup olmadığı ve aynı zamanda mal paylaşımında bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerektiği, buna göre murisin terekesinin aktif ve pasifinin tespiti amacıyla ilgili yerlere müzekkerinin yazıldığı, tespit edilen taşınmazların değerlerinin belirlendiği, buna göre murisin mal varlığının devir yapılan taşınmazlar göz önünde bulundurulduğunda saklı payını aştığı ancak aşılan miktar göz önünde bulundurulduğunda yapılan tasarruf işlemlerinin esasen mal varlığını paylaştırma amacı taşıdığı, nitekim muristen davalıya intikal eden taşınmazların satıldığı tarih itibariyle tek başına bedeller arasında fark bulunmasının muvazaaya konu olmayacağı, bu durumun yan delillerle desteklenmesi gerektiği, ancak duruşmada dinlenen tanık beyanları, murisin ve davalının sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafın muvazaa iddialarını ve tenkise yönelik taleplerini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları, taşınmazların alım satım bedelinin düşük olması, müvekkillerinin kız evlat olmaları, davalının ikinci eşten olma erkek evlat olması, yerel örf ve adetler, murisin ikinci eşinin baskın bir karakter olması, murisin devir tarihinde taşınmaz satmaya ihtiyacının olmaması, murisin davalıya yaptığı taşınmaz devri gibi mal paylaştırmaya yönelik müvekkillerine bir devir yapılmamış olması, ekonomik durumu iyi olduğu iddia edilen davalının dava konusu taşınmazın kendi üzerine devrinden sonra aynı taşınmazdan 3. kişilere iki hisse satmış olması gibi tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde murisin ikinci eşinin etkisi ile dava konusu taşınmazları muvazaalı bir şekilde davalıya devrettiğinin açık ve sabit olduğunu, dava konusu taşınmazların tapudaki satış değeri ile gerçek değeri arasında 9 misli fark bulunması, maddi durumu iyi olduğu iddia edilen davalının yine bir kısım tanıkların beyanlarına göre "in gibi bir yer" olarak tabir ettikleri 143 ada 13 parsel sayılı taşınmazda uzun yıllar ikamet etmiş olması, murisin mirasçılar arasında herhangi bir mal paylaştırma, denkleştirme de yapmamış olması nazara alındığında yapılan devir işleminin gerçek bir satış olmayıp bağışlama niteliğinde olduğunu, murisin davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, bağının, bahçesinin, tarlalarının bakımını yaptığı, gelir elde ettiği, oğlu ile birlikte kaldığı için geçime onun da katkı sağladığı, dolayısıyla acz halinde olmadığı, ikinci eşinden tek erkek çocuk olmasının ve erkek çocukların kızlara göre tutuluyor olması sebebiyle dava konusu taşınmazı bağışladığı sonucu çıktığını, muris ve davalının gerçekte bağışlanmak istenen taşınmazı satış göstermek suretiyle muvazaalı işlem tesis ettiklerini, Yerel Mahkemenin tenkis hesabı sonucunda müvekkillerin saklı payının ihlal edildiği açıkça tespit olunmasına rağmen tenkise ilişkin hususların ispatlanamadığı şeklindeki gerekçesinin yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar vekilinin en başta davayı mirasta iade, denkleştirme ve tazminat olarak nitelediği, yargılama sırasında 13.02.2018 tarihli dilekçe ile davayı muris muvazaası olarak açıkladığı ve miras payı oranında tapu iptali ve tescil ile tazminat isteminde bulunduğu, davacı tarafından gösterilen tanıklar ... ve ... murisin ve ailesinin ekonomik ve sosyal durumuna dair detaylı bilgi vererek devir tarihinde murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığını, ikinci eşi olan davalının annesinin isteği ile devrin yapıldığını beyan ettiklerini, davacı tanığı ...'in de yine murisin ailevi ve ekonomik durumu ile ilgili ayrıntılı bilgi vererek taşınmazın davalı tarafından parası ödenerek satın alındığını belirttiği, davalı tanıkları ..., ... ve ...'ın ise taşınmazların devir tarihindeki çevresel özellikleri ve muris ile davalının ekonomik durumu hakkında ayrıntılı bilgiler vererek savunmayı destekler nitelikte beyanda bulundukları, dosyaya yansıdığı kadarıyla davaya konu taşınmazların devir tarihinde değerli olmadığı, davalının o tarihte 30 yaşında olup....Bakım merkezinde çalıştığı, aynı zamanda tarımla da uğraştığı, sonradan şehrin Talas tarafına doğru gelişmesi ve büyümesi neticesinde özellikle bağ niteliğindeki taşınmazın arsa vasfını kazanarak davalı lehine önemli kazançlar sağladığının görüldüğü, dava tarihinden yaklaşık 50 yıl önce yapılan devirlerin gerçek mahiyetinin ve 1975 yılında ölen murisin amacının ne olduğunun tartışmasız bir şekilde ortaya konulmasının oldukça zor olduğu, yine de bu zorluğun davacı tarafın ispat yükünü ortadan kaldırmadığı, ne var ki dinlenen tanık beyanları ile toplanan delillerin davacıların davasını ispata yeterli mahiyet taşımadığı, davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bedel ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı;
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. maddesi,
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,
Tapu Kanunu'nun 26. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1888 doğumlu muris ...'ın 15.06.1975 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı oğlu ..., kızı ...'den olma torunları davacılar .... ile ... kızı ....'dan olma torunları..., ... ve...'nin kaldığı, dava konusu Kayseri ili .... ilçesi, ... mevkii 369 ada 6 parselin (eski 39 pafta, 390 parsel) tam hisse ile, Kayseri ili, .... ilçesi, ... mevkii 142 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ise 1/2 hisse ile muris ... adına kayıtlı iken muris tarafından 16.06.1997 tarihinde dava konusu 142 ada 143 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin 150 lira bedelle, 369 ada 6 parselin ise (eski 39 pafta, 390 parsel) 1.000 lira bedel ile davalı ...'a satış yoluyla temlik edildiği, dava konusu 143 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı ..., diğer 1/2 hissesinin ise dava dışı "ölü.... oğlu" adına kayıtlı olduğu, dava konusu 369 ada 6 parsel (eski 39 pafta, 390 parsel) sayılı taşınmazın daha sonra 15.06.1969 tarihli tesis kadastrosu ile 16.06.1967 tarihli tapu kaydına istinaden davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, kadastronun 21.04.1970 tarihinde kesinleştiği, sonrasında davalının 03.11.1978 tarihli ve 13114 yevmiye numaralı resmi senet ile 9600/10700 hissesini uhdesinde bırakarak 550/10700 ve 550/10700 hisselerini, her biri 1.500 lira bedelle dava dışı ... ve ...'a satış yoluyla temlik ettiği, akabinde 03.04.1996 tarihinde dava konusu 390 parsel sayılı taşınmazda imar uygulaması yapıldığı ve ifraz sonucu taşınmazın 396 ada 6 parsel numarası, 5.583,20 m2 yüz ölçümü ve “arsa” vasfı ile davalı adına 2154/2400 hisse ve diğer hissedarları adına 123/2400'er hisse olarak tescil edildiği, davalı ...'ın bu taşınmaz üzerine daire yapılması hususunda Dadal İnşaat firması ile 14.10.2005 tarih ve 22352 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalıya 396 ada 6 parselde kayıtlı A Blok 1, 7, 8, 9, 16, 17, 24 ve 25 numaralı bağımsız bölümler ile C Blok 2, 3, 7, 10, 11, 14, 18, 19 numaralı bağımsız bölümlerin isabet ettiği, 396 ada 6 parselde kayıtlı A Blok 1, 7, 8, 9, 17 ve 24 numaralı bağımsız bölümler ile C Blok 2 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin davalı adına kayıtlı olduğu, A Blok 16 ve 25 numaralı bağımsız bölümler ile C Blok 3, 7, 11, 14, 18 ve 19 numaralı bağımsız bölümlerin davalı tarafından dava dışı 3. kişilere satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmıştır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.