Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6110 E. 2024/3649 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu oluşan tapu kaydına itiraz eden davacının, daha önce itiraz ettiği taşınmazdaki kendi payını davalıya satmış olmasının davanın devamı açısından hukuki sonuçları.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastrodan sonra oluşan ve daha önce dava konusu ettiği taşınmazdaki kendi payını davalıya satmış olması ve tapu tutanağının kesinleşmesinden uzun süre sonra dava açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve bu durumun hukuken korunamayacağı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1155 E., 2023/1161 K.

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/184 E., 2019/280 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Balıkesir ili, İvrindi ilçesi, ... mahallesi, ... mevkinde bulunan 252 ada 2 parsel sayılı taşınmazı amcasından yaklaşık 20 yıl önce satın aldığını, müvekkiline ait taşınmazın içerisinde bulunan yaklaşık 2 dönümlük alanın kadastro çalışmaları sırasında sehven davalı adına tescil edildiğini, davalı adına tescil edilen 252 ada 3 parselin müvekkiline ait olduğunu, 20 yılı aşkın bir süredir kullandığı bölümün davalı ile bir ilgisinin olmadığını, uzun yıllardır müvekkili tarafından ekilip biçildiğini öne sürerek çekişmeli 252 ada 3 parsele kaydı yapılan yaklaşık iki dönümlük alanın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; 252 ada 3 parselin davacı ve kardeşlerine ait olduğunu, taşınmazın mirasbırakan ... tarafından çocuklarına miras kaldığını, 3 parselin kadastro çalışmaları sırasında kendi adına değil mirasbırakan mirasçıları adına tescil edildiğini, müvekkilinin bu taşınmazı mirasbırakan ...'in mirasçılarından satın aldığını, satın aldıktan sonra tarlaya bir takım masraflar yaparak değer kattığını, tapudaki sınırlara güvenerek taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli ve 2017/184 Esas, 2019/280 Karar sayılı kararıyla; dava konusu yerin tarım arazisi niteliğinde olduğu, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre dava konusu yerin davacı tarafından yirmi yılı aşkın süredir kullanıldığı, davacının bu yeri amcasından satın aldığı, ekip biçtiği, davalının babası/ davacının kardeşi olan davalı tanığının da dava konusu yeri davacının kendi arazisiyle birlikte yirmi senedir kullandığını belirttikleri, 252 ada 2 parsel ve 252 ada 3 parselin tarafların akrabalarından kaldığının anlaşıldığı, davalıya ait 252 ada 3 parselin de tarafların ceddine ait olup davalı tarafından mirasçıların paylarının satın alınması suretiyle taşınmaza malik olunduğu, ancak keşif sırasında dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında 252 ada 2 parselin içerisinde olması gereken parçanın 252 ada 3 parselin içerisine kadastro sırasında kayıtlandığı, dava konusu yerin kadastro tespiti sırasında yirmi yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığının tüm tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.11.2020 tarihli ve 2020/390 Esas, 2020/1342 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli 252 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro sırasında davacı ile birlikte dava dışı bir kısım kişiler adına paylı olarak tespit edildiği, davacı dışındaki diğer tespit ve tapu kayıt maliklerinin çekişmeli taşınmazda ki paylarını 17.09.2014 tarihinde davalıya kayden sattıkları, sonrasında davacının da çekişmeli taşınmazda ki 3/18 payını 01.12.2015 tarihli satış işlemi ile davalıya kayden devrettiği, davacı dışındaki diğer tespit ve önceki tapu kayıt malikleri ile davalı arasındaki akrabalık bağı, davacının çekişmeli taşınmaza komşu olan 252 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönüyle sahip olduğu dava hakkına dayanarak eldeki davayı açması ve davacının taşınmazdaki kendi payını davalıya devretmesinin taşınmazda öncesinde kendisi ile birlikte malik olan diğer paydaşların payları yönüyle dava açmasına engel olmayacağı hususları birlikte gözetildiğinde, davalının davacı dışında kalan diğer önceki tapu kayıt malikleri yönüyle iyiniyet savunması dinlenilemez ise de; davacının da çekişmeli taşınmazdaki kendi adına kayıtlı 3/18 payını davalıya çapa bağlı olarak kayden sattığı, bu haliyle davacının adına kayıtlı 3/18 pay açısından çapa bağlı olarak satış yapmakla çap kapsamı içerisinde kalan alan yönüyle yaptığı satış ve devir ile bağlı olduğu, çekişmeli taşınmazda öncesinde adına kayıtlı bulunan 3/18 payı çapa bağlı olarak satış yapan davacının komşu 252 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan doğan dava hakkına dayanarak çapa bağlı olarak devir ettiği alan içerisinde kalan bölüme yönelik açtığı davanın TMK'nın 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği ve bu halin ise hukuk düzeni tarafından korunmayacağı gözetilerek Mahkemece davaya konu taşınmaz bölümü yönüyle davacının devir ettiği pay miktarı olan 3/18 payın davalı adına tesciline, geriye kalan 15/18 payın ise davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken nizalı bölümün tamamının davacı adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin istinaf isteminin yukarıdaki gerekçe ile sınırlı olarak kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 252 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 17.10.2018 tarihli rapor ve ek 2 nolu krokisinde taralı olarak gösterilen (alt alan hesabı kısmında A harfi ile belirtilen) 1263,23 metrekare yüz ölçümündeki bölümüne ait tapu kaydının iptali ile anılan bu kısmın aynı adanın son parsel numarası verilerek ve toplam 18 pay kabul edilmek suretiyle; 3/18 payının davalı ... adına, 15/18 payının ise davacı ... adına tapuya tesciline, davacının fazlaya dair isteminin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 13.02.2023 tarihli ve 2021/5753 Esas, 2023/806 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden ise davalının Türk Medeni Kanunu'nun 719/1 inci maddesine dayalı olarak çapa bağlı dava konusu taşınmazı satın aldığı, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleşme tarihinin 16.08.2007 olup davacının, adına kayıtlı 3/18 payı 01.12.2015 tarihinde sattığı, davayı ise 02.08.2017 tarihinde açtığı, dava konusu taşınmazı davalıya satan davacının aynı taşınmazla ilgili kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak özellikle tutanağın kesinleşmesinden uzun yıllar sonra dava açmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dürüstlük kuralının her durumda öncelikle incelenmesi gerektiği, öte yandan çekişmeli taşınmazın kadastro öncesi ve sonrası kendi adına kayıtlı parselle birlikte bütün olarak kullanıldığı nazara alındığında dava konusu miktar yönünden ayrı bir zilyetliğin varlığından söz edilemeyeceği, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2023 tarihli ve 2023/1155 Esas, 2023/1161 Karar sayılı kararıyla; davalının Türk Medeni Kanunu'nun 719/1 inci maddesine dayalı olarak çapa bağlı dava konusu taşınmazı satın aldığı, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleşme tarihinin 16.08.2007 olup davacının adına kayıtlı 3/18 payı 01.12.2015 tarihinde sattığı, davayı ise 02.08.2017 tarihinde açtığı, dava konusu taşınmazı davalıya satan davacının aynı taşınmazla ilgili kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak özellikle tutanağın kesinleşmesinden uzun yıllar sonra dava açmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dürüstlük kuralının her durumda öncelikle incelenmesi gerektiği, öte yandan çekişmeli taşınmazın kadastro öncesi ve sonrası kendi adına kayıtlı parselle birlikte bütün olarak kullanıldığı nazara alındığında dava konusu miktar yönünden ayrı bir zilyetliğin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıya ait 3/18 payın davalıya satılmasının akabinde TMK madde 712’ye dayalı olağan kazandırıcı zamanaşımı davasının açılmasının kötü niyet kapsamında değerlendirilmesini kanunun mantığının korumayacağını, müvekkilinin dava konusu 252 ada 3 parsel sayılı taşınmaz adına sehven yazılan ve gerçekte 252 ada 2 parsel sayılı taşınmaza tespit olunması gereken 1.263,23 metrekare taşınmazı bilirkişi raporunda ve tanık beyanlarında sabit olduğu üzere 20 yılı aşkın süredir kullandığını, istinaf merciince de tanık beyanlarıyla ve bilirkişi raporuyla müvekkilin bu alanı 20 yılı aşkın süredir ekonomik amacına uygun olarak kullandığının, bu hususta tereddüt olmadığının belirtildiğini, buna rağmen istinaf merciince pay devri üzerine dava açmanın hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceği ve dürüstlük kuralına aykırılık olacağı gerekçesinin isabetsiz olduğunu, kişilerin pay devirlerini sınırlayan bir hüküm olmadığı gibi pay devrinden sonra bu hususa ilişkin TMK'nın 712'den kaynaklı dava açılamayacağına dair sınırlandırıcı bir düzenleme bulunmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 719 uncu maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2019 tarihli ve 2017/5-2512 Esas, 2019/1263 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu; Balıkesir ili, İvrindi ilçesi, ... mahallesi, ... mevki çalışma alanında bulunan 252 ada 3 parsel sayılı, 15.428 m² yüzölçümlü ve"tarla" vasıflı taşınmazın 3/18 hissesi ... oğlu ..., 3/18 hissesi ... oğlu ..., 3/18 hissesi ... oğlu ..., 3/18 hissesi ... Oğlu davacı ..., 3/18 hissesi ... Oğlu ..., 1/8 hissesi ... oğlu ..., 1/8 hissesi ... oğlu ..., 1/8 hissesi ... kızı ... adına senetsizden tespit ve tescil edilmiştir. Tespit malikleri ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in 17.09.2014 tarih ve 2227 yevmiye numaralı tapuda düzenlenen resmi senetle taşınmazdaki paylarını davalı ...'e satış yoluyla temlik ettikleri, yine davacı ...'in 01.12.2015 tarih ve 3733 yevmiye numaralı resmi senet ile anılan taşınmazdaki payını (3/18) davalı ...'e satış yoluyla temlik ettiği, davalının anılan taşınmaz da tam hisse malik olduğu anlaşılmıştır.

2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usule, kanuna ve bozmaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.