Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6145 E. 2024/1411 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın davacılar tarafından tapuya tescili istemine karşı Hazine ve asli müdahil tarafından açılan davada, taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında tapuda kayıtlı olmayan yolun tapu kaydının iptaline ve yargılama giderlerinin davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi hatalı olmakla birlikte, bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/53 E., 2023/21 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, asli müdahil ... vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar dava dilekçesinde; ... mevkii 136 ada 93 parselin ... adına ve 136 ada 94 parselin ... adına kayıtlı arsaların batı kısmında yol olmadığı halde köylerinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 136 ada 92 parsel sayılı arsa sahibi ... tarafından bu yerde yol olduğu söylenerek ve yol olduğuna dair sahte evrak verilerek dava konusu yerin yol olarak bırakıldığını ileri sürerek yolun adlarına tapuya tescilini talep etmişlerdir.

2.Asli müdahil ... vekili 02.11.2015, 03.12.2015 ve 08.01.2016 tarihli dilekçelerinde; davacılar tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, davacılara ait 93 ve 94 parseller ile dava dışı olan 91 parsel arasından geçen yolun ... köyü ile bir ilgisinin olmadığını, yolun asli müdahile ait olduğunu, 92, 93, 94, 91 parsellerin öncelerinin bir bütün olduğunu, tarafların babası olan ...'ya ait iken mirasbırkanın 92 parsel olan yeri 10.11.1991 tarihli senet ile asli müdahile düğününde altın karşılığı olarak verdiğini, taşınmazın güney hududunun senette yazılı olduğu üzere kendisine ait olduğunu, Kadastro komisyonu tarafından asli müdahilin zilyetliğine dayanarak dava konusu yeri zemine uygun şekilde paftasında yol olarak gösterildiğini, davacıların dava tarihine kadar hiçbir itirazları olmadığını, davadan bir süre önce ailevi bazı sebeplerden dolayı aralarına kırgınlık girdiği içni dava açıldığını, kadastro tespitinin doğru olup davanın yersiz olduğunu, mahalli bilirkişilerden ...ile davacı şahitlerinden ... ifadelerinde doğru beyanda bulunmadıklarını, asli müdahil ...ile ...'nin taraf olduğu bir davada karşı taraf tanığı olarak ifade verdiği için şahıslarla 10 yıldan beri küs olduklarını, davacı tanıkları ile asli müdahil arasındaki husumet durumunu bilen ...'nin tanık olarak dinlenmesini istediklerini, dinlenmeyen tutanak bilirkişilerin de dinlenmeleri gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, 1991 yılından beri yolun mevcut olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında mevcut bir yol olduğu için tespiti yapılamadığını belirterek davacıların davasının reddi ile asli müdahil olarak taleplerinin kabul edilerek dava konusu yolun asli müdahil adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Köy Tüzel Kişiliği dava dilekçesine cevap vermeyerek davayı inkar etmiş, ancak köy muhtarı duruşmadaki beyanında; bu yerin davacıların babalarına ait eve giden yol olduğunu, neden Köy adına tescil edildiğini bilmediğini, Köy Tüzel Kişiliği ile o yolun bir ilgisinin olmadığını, asli müdahil dilekçesine bir diyeceğinin olmadığını, evveliyatında orada yolun bulunmadığını, ancak kendi aralarında anlaşarak yol bırakmışlar ise bunu bilmediğini beyan etmiştir.

2.Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesinde; Dava konusu yerin kamuya ait Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, kadastro tespitinin doğru olduğunu, bu davanın bildirilmesi üzerine Hazinece yapılan idari tahkikatta bu yerin yol olduğunun tespit edildiğini, davacıların davaya konu taşınmaza zilyet olmadıklarını, zilyetlikle iktisap koşullarını gerçekleştirmediklerini, Memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planlarından yararlanılarak bu yerin 20 yıl önceki durumu, davacıların zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştirildiği iddiasının doğru olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bunlardan yararlanılırsa bu yerin çok önceden beri yol olduğu görüleceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesinin17.02.2016 tarihli 2015/116 Esas, 2016/26 Karar sayılı kararıyla; müdahil ... 'nın davasının reddine, diğer davacıların davalarının kabulüne, davalı ... adına tescili yapılan yolun tapu kaydının iptali ile, taşınmazın fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 25.11.2015 havale tarihli rapor ve eki haritada (A) harfiyle ile gösterilen kırmızı taralı 265,41 metrekare yüz ölçümündeki bölümün davacı ... adına, aynı rapor ve eki haritada (B) harfiyle gösterilen yeşile boyalı 166,56 metrekare yüz ölçümündeki bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve asli müdahil ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2019 tarihli, 2016/13461 Esas, 2019/8650 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece öncelikle davacılara ve müdahil davacıya, davalarını Hazineye yöneltmeleri için süre ve imkan tanınması; taraf teşkilinin sağlanması halinde Hazineden de savunma ve delilleri sorulması, bildirdiği takdirde delilleri toplanması, bundan sonra iddia ve savunmaya ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilip TMK'nın 713/4-5 inci maddeleri uyarınca zorunlu olan yasal ilanlar da yaptırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmuştur.

C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı

Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 136 ada 93 ve 94 numaralı parsellerin batısında bulunan ve (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımların hiç bir zaman yol olarak kullanılmadığı, (A) harfi ile gösterilen kısmın 136 ada 93 parsel ile (B) harfi ile gösterilen kısmın ise 136 ada 94 parsel ile bir bütün olarak kullanıldığının belirtildiği, bu taşınmazların bir bütün halinde ...'ya ait olduğu, ...'nın sağlığında bu yerleri çocuklar arasında pay ettiği, asli müdahilin dosyaya sunduğu senedin dava konusu yeri kapsamadığı, dava konusu yerdeki yolun dava tarihine kadar zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız önceki malik ...'dan aktarmalı şekilde en az 20 yıl devam ettirdikleri kanaati ile davanın ... ve ... yönünden kabulüne, davalı ... adına tescili yapılan yolun tapu kaydının iptali ile, 25.11.2015 tarihli krokide (A) ile gösterilen kırmızı taralı 265,41 m² lik kısmın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 25.11.2015 havale tarihli raporda (B) ile gösterilen yeşile boyalı 166,56 m² lik kısmın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, asli müdahil ...'nın talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve asli müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

1.Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, 04.11.2020 tarihli idari tahkikat raporunda 15 yıldan fazla süredir ... tarafından kullanıldığının tespit edildiği, 2007 yılında yapılan kadastro sonucunda taşınmazın yol olması nedeni ile açılan davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava tescil niteliğinde olduğunudan Hazine yasal hasım olmasına rağmen aleyhine yargılama giderlerine hükmedildiğini belirterek ve re'sen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Asli müdahil ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davadan bir süre önce ailevi bazı sebeplerden dolayı aralarına kırgınlık girdiği içni dava açıldığını, 1991 yılından beri asli müdahil tarafından güneye inmek için 25 yıldır yol olarak kullanıldığını, kuzeyinin çay olduğunu, dava konusu yerin eski bir yol olduğunu, idari tahkikat raporunda da yol olarak tespitin yapıldığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi;

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326/1-2 maddesi;

3. Değerlendirme

2007 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmaz bölümü yol olarak tescil harici bırakılmıştır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre asli müdahil vekilinin ve davalı Hazine temsilcisinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2 nci maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Kanun maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.

Somut olayda fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil harici bırakılan kısımların tapuda kayıtlı olmamasına rağmen, Mahkemece ".... adına tescili yapılan yolun tapu kaydının iptaline.." dair hüküm tesisi doğru değildir.

Diğer taraftan; Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında; kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında TMK'nın 713 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları benimsenmiştir.

Eldeki dava, tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olduğundan, davanın mahiyeti gereğince yapılan yargılama giderleri ve harcın davacı üzerine bırakılması gerekirken harç ve yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin ve asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile:

Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;

(1) numaralı bendinde yer alan “...davalı ... adına tescili yapılan yolun tapu kaydının iptali ile...” ibaresinin hükümden çıkarılmasına,

(4) numaralı bendinde yer alan "...davalılardan alınarak davacılara verilmesine," ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "...davanın niteliği gereği davacı üzerinde bırakılmasına," ibaresinin eklenmesine,

Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden asli müdahile iadesine,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmağına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

21.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.